Paylaş
Sonra o alçak Katil’e bakalım: İstanbul’da 17 gün saklanabileceği üç dört ev bulabiliyor. Bunu bir İstanbullu bile kolay bulamaz.
Afrika uyruklu o üç kadın nedir?
Burada ne işleri vardır?
Nasıl gelmişlerdir?
Yani, düşündükçe insan sinirleniyor.
En iyisi, Polis’i kutlamakla yetinelim.
Yine de merak ediyoruz: Bu alçak katilin tarafında yer alanlar çıkacak mı acaba?
Ve siyaset
Dönelim siyasete...
Muhalefet, elinden geleni yaptı.
Anayasa değişikliğini engellemek için, şimdiye kadar görülmemiş bir direniş sergiledi.
Daha ne yapsın?
Eğer ikinci tur da birincisi gibi çıkarsa, referandum sürecinde Kılıçdaroğlu meydanlara çıkıp herhalde diyecek ki:
- Her yolu denedim. Sonunda Bahçeli’ye bile gidip onu ikna etmeye çalıştım. Ey millet!.. Benden bu kadar!.. Gerisine sen karar ver.
Haklıdır.
Her yola başvurduğu halde, oylamanın akıbetini engelleyemiyorsa, bu meseleyi millete bırakmaktan başka çare yok.
Gerçi “sandık her şey değildir” diye düşünmektedir ama başka hangi yol var bilinmiyor.
Bilen varsa söylesin.
Uzatmayalım.
Kılıçdaroğlu’nun ne kadar üzgün, hatta kırgın olduğu gözüküyor.
Fakat körolası demokrasi böyle bir meret.
Siyasal ağırlık çok güzel bir şey olsa bile, sayısal ağırlık karşısında daima mağlup.
Yani:
- Dağdaki çoban daima galip.
Paylaş