Paylaş
(Tabii YSK’ya yapılan itirazın sonucu henüz tescil edilmeden...)
Bir numaralı not şu:
“İstanbul’u kazanan, seçimi de kazanır” ezberi bozulmuştur.
Hayır hayır, bozulmamıştır.
Bilakis, seçimle referandum arasındaki fark ispatlanmıştır.
Saadet Partisi seçmeninin HAYIR’a epey hayrı dokunduğu Üsküdar ve Eyüp gibi semtlere bakarak çok kolay anlaşılıyor. Kaldı ki, Saadet Partisi ile CHP arasında kurulan gönül köprüsü, laik cumhuriyet adına da bir kazanç oldu.
Yüzde 50+1 gibi bir üstünlük, her ülkeye, hatta Amerika’ya ve İngiltere’ye helal de, sadece bize mi haram? Hem de yüzde 86’lık bir katılım varken...
Liderler, açık hava mitinglerinde elbette ki birer siyasetçi gibiydiler ama salon konuşmalarında birer devlet adamı izlenimi bıraktılar...
Doğu ve Güneydoğu oyları, bence yeni bir Kürt Açılımı için, adeta bir istek niteliği taşıyor... Bu sıcak mesaj, cevapsız kalabilir mi?
Tayyip Erdoğan’ın performansı biliniyordu ama Binali Yıldırım’a da ayak uydurmanın pek kolay olmadığı görüldü.
Efendim “bu yetkiler, ya Erdoğan’dan sonra bir başkasının eline geçerse ne olur” endişesi var ya...
Bırakın bu sahtekârlığı.
Sizin bütün endişeniz, bizatihi Erdoğan’ın ta kendisi değil mi? Çıkarın artık şu baklayı ağzınızdan.
Paylaş