90 gün

Kıran kırana bir seçim dönemi yaşayacağız. Tam 90 gün sürecek bir gerginlik...

- Katlanacağız.

Karakolluk olmadan bunu da atlatırsak 4-5 yıl seçim falan yok.

Öyleyse başlayalım.

ÖNCE İSTANBUL, ne demişti Muharrem İnce? O Muharrem İnce ki, ömür boyu “Cumhurbaşkanı adayı” diye bir titri var:

- İstanbul Belediye Başkanlığı’nı kazanan insan, Türkiye’nin en kudretli adamı olur.

Gerçi Erdoğan hariç, hiçbir Belediye Başkanı Türkiye’nin en kudretli adamı olmamıştır ama yine de yabana atılacak bir laf değil.

İMAMOĞLU, genç, çalışkan ve yetenekli bir aday.

Eğer kazanırsa, Türkiye’nin değilse bile “partisinin en kudretli adamı” olacağı muhakkak... O meseleyi “başkaları” düşünsün.

Haa, eğer kaybederse...

Onu da “başkaları” düşünsün.

BİNALİ YILDIRIM’a gelince. İşte buna yanarım.

İstanbul Belediye Başkanlığı’nı kazanıp “en kudretli adam” olup da ne yapacak?

- Tekrar Ulaştırma Bakanlığı’na mı yükselecek? (Oradan ne zaman koptu ki)

- Başbakan mı olacak? (Başbakanlık kalmadı ki)

- Cumhurbaşkanlığı’na mı talip olacak? (O bir Abdullah Gül değil ki)

İYİ PARTİ’ye dair de bir not var... Kayda geçsin...

CHP, İstanbul’da kendine ait 14 ilçenin hepsine de kendi adaylarını koymak istiyor?

Düz mantıkla bakarsak elbet hakkıdır lakin İYİ Parti’yle yaptığı ittifaka uygun mudur?

Yoksa bu bir ittifak falan değil düpedüz istismar mıdır?