Yeni bir yıla yeni hedefler lazım

Her gece deliksiz bebek uykuları uyuyup her sabaha zinde uyanmak, yeterince görmek, dinlemek, anlamak ve anlatmak... Her gün yeterince gülüp kahkaha atmak, güzel ve yeni şeyler duyup eskileri hatırlamak... Dostlarımız ve ailemizle sohbet edip torunlarımızla mutlu anlar yaşamak, bilelim ki sadece alınyazımızın, yalnızca kaderimizin değil biraz da bizim hayat tarzı seçimlerimizin eseridir. Yani bir ölçüde de bizim elimizdedir. Yeter ki biz zamanında ve yerinde, doğru ve kalıcı bazı kararları alalım ve onları uygulamaya geçirebilelim. Yeni bir yılın başlangıcı bunun için iyi bir şans, mükemmel bir fırsattır. Peki, nasıl?



SORU ŞU
2023 İÇİN İYİ HAYAT PLANI NE OLMALI

YENİ bir yıla girerken kendinize öncelikle ve mutlaka şu soruyu sorunuz: “Zarif, sağlıklı, bilge, genç ve dinç bir yaşlı olmak mı? Yoksa başkalarının yardımına muhtaç zavallı bir ihtiyarlığa doğru koşmak mı istiyorum?”

Bu soru da yanıtı da çok ama çok önemlidir. “Peki, iyi bir hayatı nasıl elde edeceğiz hocam?” sorusunun yanıtına gelince... O sorunun yanıtı “sizin nasıl yaşadığınızda, hayatınıza ilişkin hangi seçim ve kararları aldığınızda ama muhakkak ki bir ölçüde de genetik mirasınız, kader çizginiz yani Allah’ın takdirinde gizlidir”.

İYİ BİLGİ 1
SAĞLIKTA YENİ YIL PLANLARI

YENİ bir yıla hazırlanırken istesek de istemesek de hepimizde az çok bir yeni heyecan, arayış, beklenti, hatta yeni hesaplar yapma arzuları var. O arzulardan önemli bir bölümünü de “SAĞLIĞIMIZI KORUMA VE UZUN YAŞAM HESAPLARI” oluşturuyor. Oysa mesele son derece basit. Sağlığı korumanın dört, bilemediniz beş temel sırrı var: Dengeli, yeterli ve çeşitli besleneceksiniz, tembellik yapmayıp yeteri kadar hareket edeceksiniz, yanlışlarınızdan vazgeçip uykunuzdan taviz vermeyeceksiniz, şartlar ne olursa olsun huzura odaklanacak, stres çukurlarına düşmemeye gayret edeceksiniz, hepsi bu.



İYİ BİLGİ 2
UZUN BİR ÖMRÜN KISA BİR ÖZETİ

EĞER sağlıklı ve keyifli bir ömür sürmüşseniz, neşeli ve huzurlu, kendinizle, işinizle, eşinizle, ailenizle, yaşadığınız çevreyle dost, komşu ve arkadaşlarınızla barışık biriyseniz sizin için yaşamın süresi ne olursa olsun, içeriği zaten dopdolu olduğu için düşündüğünüzden çok daha uzun ve keyifli olacaktır. Ama ille de “Hocam, kısa bir özet yapsanız?” diye ısrar ediyorsanız, aşağıdaki kutuda özetlemeye çalıştığım 7 maddeyi bir kenara not edebilirsiniz.

KESİP SAKLAYIN
BU MADDELER ÇOK ÖNEMLİ

1. Uzun bir yaşamın sırlarını uzaklarda aramayın, mucize haplar, otlar(!), iksirler, çöpler(!) peşinde koşmayı bırakıp işe “kendinize iyi bakmak” ile başlayın.

2. Hayatınızı, doğrularınız, yanlışlarınız, yaşam tarzı seçimleriniz, işiniz, aileniz, yaşadığınız çevre ve dostlarınızla ilişkilerinizi samimiyetle gözden geçirip sorgulayın. Kötülerini çöpe atıp iyilerini çoğaltın.

3. İnanç dünyanızı zenginleştirip manevi yaşamınızı güçlendirin. Hayatın sadece maddesel değil, ruhsal/duygusal yanlarını da kucaklamayı, mükemmel bir insan olmayı hedefleyin.

4. Daha çok hoşgörün, daha sık affedin, daha çok sevin, daha samimi barışmalara ve kucaklaşmalara samimiyetle “Evet!” deyin.

5. Bedeniniz kadar ruhunuzu da beslemeyi, kaslarınızı, eklemlerinizi olduğu kadar düşüncelerinizi daha sık hareket ettirmeyi, daha sık ve çok öğrenmeyi ve kendinizi geliştirmeyi hedefleyin.

6. Güçlü ve samimi bir sosyal ilişki ağı oluşturup onu korumaya ve sürekli büyütmeye gayret edin.

7. Sağlığınızı dikkatle izleyin. Sağlık sorunlarınızı zamanında ve süratle çözmeyi hedefleyin.

BİR UYARI
ÜÇLÜ ÇETEYE DİKKAT EDİN 

BAŞLIKTAKİ sorunun en samimi yanıtı sanırım “Zamana direnemiyor da ondan!” olmalarıdır. Hormonal kayıplar, mitokondrilerimizin yaşlanması, çalışan ve üreten her cihaz gibi hücrelerimizin de zamana direnemeyip gücünün azalması yaşlanmamızın başlıca nedenleridir. Beslenme, uyku, egzersiz, stres yönetimi alanlarındaki yanlışlarımız, tabii ki bu süreci daha da hızlandırıyor. Kısacası bizi bir değil, birçok neden ve sinsi bir süreç, akıl almaz bir işbirliği içerisinde “çaktırmadan!” eskitiyor. Mesela, bir taraftan serbest radikaller hücrelerimizi saldırılarıyla yaralarken (oksidasyon/paslanma), aşırı şeker yükü özellikle protein yükü fazla yapılarımızı sertleştirip katılaştırıyor (glikasyon/şekerlenme), diğer taraftan da içten içe süregiden steril, sinsi ve sessiz bir kronik yangın, için için yanan dokusal bir çürüme (inflamasyon/iltihaplanma) hali, hücre, organ ve sistemlerimizi eskitiyor. Tekrar hatırlatayım: Yaşlanmayla ilgili hastalıkların çoğundan (Alzheimer, parkinson, şeker hastalığı, romatizmal sorunlar, kanserler, kalp damar hastalıkları) bu “ÜÇLÜ ÇETE” sorumlu.