Paylaş
Birincisi, günlük vaka sayıları. İkincisi ise günlük iyileşen hasta rakamları. O zaman da bu iki rakam arasındaki oranın önemini belirtmiş, altını ısrarla çizmiştik ve demiştik ki: “Ne zaman ki iyileşen hasta sayısı günlük yeni vaka sayısının üzerine çıkar, ikisi arasındaki makas açılır, işte ancak o zaman rahat bir nefes alabiliriz.”
Bu “pandemi matematiği”nin basit ama önemli bir kuralı idi. Beklentimiz mayıs ayı ortalarında gerçekleşti. Günlük yeni teşhis konan COVID-19’lu hasta sayısı, hastanelerde tedavileri tamamlanarak taburcu edilen günlük hasta sayısının altına düştü. Yani makas önce kapandı, sonra da pozitif yönde açıldı. Ben, Mehmet Hoca ve işin uzmanları da derin bir nefes aldık. Üzülerek belirteyim ki son bir ayda ise durum değişti. Makas önce yeniden kapandı, sonra da tersine bir açılım gösterdi, yeni vaka sayıları iyileşenlerin iki katına yükseliverdi.
UYARIYORUM! Ve bu size yapabileceğim en önemli uyarıdır. İçine düştüğümüz korkutucu rehavet ve inat dalgasının en ciddi göstergesidir.
DURUM CİDDİ
BU RAKAMLAR KORKUTUCU
GÜNLÜK vaka sayılarının da yoğun bakımlarda yatan ve kaybedilen insanlarımızı gösteren rakamların da korkutucu boyutlara vardığı kesin. Bu içine düştüğümüz korkutucu rehavet dalgasının boyutlarını gösteren en ciddi göstergedir. Lütfen, rica ediyorum hatta biraz daha ileri gidiyor, uyarıyorum: Şapkalarımızı önümüze alıp bu bilgilerin üzerinde ciddiyetle durmak zorundayız. Her gün kaybettiğimiz insan sayılarındaki sürüp giden artışa, her gün açıklanan yoğun bakımdaki hasta sayısı yükselişlerine ve neredeyse 1500’lere çakılıp kalan günlük yeni vaka rakamlarına ciddiyetle odaklanalım. Aksi takdirde, “Osman Hoca demedi!” demeyin, başımız fena halde belaya girecek. Canımız pandeminin ilk günlerini aratacak şekilde sıkılacak, üzülecek. Benden söylemesi...
UNUTMAYIN
DALGA DEĞİLTSUNAMİ TEHDİDİ VAR
TAMAM, 2. dalga henüz yok. Tamam, ufukta da görünmüyor. Ama öyle bir dalga olursa eğer, bilin ki tsunami dalgalarını bile aratacağı kesindir. Çünkü veriler muhtemel bir sonbahar-kış COVID-19 tsunamisinin zaten gelmekte olduğuna işaret ediyor. Fransa’ya bir bakın: Perişan durumdalar. Geçtiğimiz cuma günü açıkladıkları günlük vaka sayısı 7 bin 379 oldu. İspanya ve İtalya’da da durum pek farklı değil. Almanya bile zorlanıyor. Açtığı okulları yeniden kapıyor, yeni tedbirler alıyor. Bu ülkelerin hepsi geçtiğimiz hafta, mayıs başından bu yana en yüksek vaka sayılarını açıkladılar: Kısacası sadece bizde değil, hemen her ülkede özellikle iç içe olduğumuz, olmak mecburiyetinde kaldığımız/kalacağımız Avrupa’da da durum berbat. Adına ister 2. dalga ister tsunami deyin, işaretler fena halde tehdit ediyor.
SORUN NE
NEDEN BÖYLE OLDU
ÜZÜLEREK belirteyim: Günlük vaka sayılarının her gün biraz daha artmasının ve kaybettiğimiz insan sayısının ürpertici boyutlara varmasının nedenlerini bu köşede en az kırk defa tekrarladım. Hani “Dilimde tüy bitti” derler ya, aynen öyle bir durum söz konusu. Ama tekrarda fayda var: Bizde ve hemen hemen her ülkede insanlarımız inanılmaz bir aymazlık, kabul edilemez bir dikkatsizlik, affedilemez bir duyarsızlık, anlaşılmaz bir rehavet, hoş görülemez bir nezaketsizlik ve saygısızlık içindeler. Maske takmamakta, taksalar da maske kullanma kurallarına uymamakta kararlılar. Sosyal mesafe meselesinde de affedilmez hatalar yapıyorlar. Zaten yanlış bir karar olduğunu baştan beri söylediğimiz “nişan, düğün, sünnet, cenazeler, kontrolsüz taziyeler ve benzeri ertelenebilir sosyalleşmeler” nedeniyle “mesafe meselesi” yok sayılacak bir duruma geldi. Yapılması gereken ise yine net ve açık: Bu tür toplu aktivitelerin önümüzdeki 3-5 ay için kesin, net ve açık yasaklar getirilmeli. Bu yasaklar da kolluk kuvvetleri tarafından çok yoğun bir hassasiyetle izlenip kontrol edilmeli. Uyum göstermeyenlere de ciddi cezalar verilmeli.
İYİ BİLGİ
STRESSAVAR 10 KRİTİK STRATEJİ
PANDEMİ stresinin, “çaktırsak da çaktırmasak da, farkına varsak da varmasak da” iliklerimize kadar işlediği kesin. Oysa net ve açık olarak biliyoruz ki bağışıklık sistemini zora sokan, gücünü kuvvetini azaltıp etkisizleştiren en önemli sorunlardan biri de stres yükü meselesidir (stresi uykusuzluk, kötü beslenme, hareketsizlik izliyor). İşte bu nedenle “stressavar stratejiler”e bugünlerde her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. O stratejilerin ilk 10’una şunları yazabiliriz:
İLK 5
YÜRÜYÜŞ, SOHBET MÜZİK VE NEFES HAPINI İHMAL ETMEYİN
1. SOHBET EDİN: Eşinizle dostunuzla, çoluk çocuğunuzla temizlik-maske-mesafe kurallarını ihlal etmeden yapacağınız samimi, neşeli ve eğlenceli sohbetler en güçlü stres haplarından bile daha faydalıdır.
2. EGZERSİZ BİR ‘STRES TEFLONU’DUR: Strese karşı geliştirebileceğimiz “teflonist strateji”lerin en önemlilerinden biri hatta birincisinin düzenli günlük egzersizler, özellikle de tempolu yürümeler olduğu kesindir. Bizi strese sokan duygularla beden arasına teflon bir duvar örmenin, stres orkestrasının organizatörleri VAGUS siniri ve hipofiz-böbrek üstü bezleri eksenini terbiye etmenin en etkili çözümlerinden biri ise her gün düzenli yürümektir.
3. NEFES ALIN: Derin enfes egzersizlerinin, stres tetikçisi VAGUS sinirini anında devre dışı bıraktığı biliniyor. Derin derin soluduğunuzda o etkili soluklar stres yükünüzü adeta sünger gibi emiyor.
4. MÜZİK DİNLEYİN: Bedeninizdeki stres hormonu yükünü, özellikle de kortizol fazlalığını azaltmak istiyorsanız size ilaçlar kadar önemli eğlenceli bir önerim var: Sevdiğiniz bir müziğe 20-30 dakika zaman ayırın. Ama dikkat edin, o müzik hüzünlü olmasın.
5. RUHSAL YOLCULUKLARA ÇIKIN: Ruhsal derinlik deneyimleri, huzur arayışları ve duygusal detoksları tetikleyen her türlü ruhsal çalışmanın da kortizol seviyelerini azaltarak stresi ciddi ölçüde baskılayabileceği biliniyor. İnancınız ne olursa olsun ruhsal çoğalmalara, manevi rahatlamalara, dualara yönelmek de etkili birer antistres ilaç haline geliyor.
İKİNCİ 5
SICAK BİR DUŞ VE MASAJ İYİ GELİR
1. HAYVANLARLA DOST OLUN: Aslında sadece hayvanlara değil, başka canlılara, doğadaki canlı cansız her türlü varlığa göstereceğiniz duygu dolu ve yapıcı pozitif yaklaşımların etkili bir stressavar olduklarını unutmayın. Doğal stressavarlar listemize evcil hayvanlar yanında ağaçları, çiçekleri, dağ bayır kır yürüyüşleri, çimde, kumda, bahçede, balkonda güneşlenmeleri de ekleyebilirsiniz.
2. SANATA YER VERİN: Sanatsal faaliyetlerin her biri en az passiflora, en az kediotu, limonotu, melisa, papatya çayı hatta emin olun lorazepam kadar etkili birer stressavardır. İster bakın/seyredin, ister yapın/öğrenin, ister izleyin/dinleyin, hepsi olur. Yeter ki bugünlerde sanatsal süreçlere hayatınızda daha fazla yer verin.
3. MASAJI DENEYİN: Masajların her türlüsü beden-ruh ayrışmasını ortadan kaldırabilen güçlü stressavar sinyalleri oluşturuyor. Eğer şimdiye kadar denemediyseniz farklı masaj alternatiflerinden de faydalanmayı bir kenara not edin.
4. SICAK BİR DUŞ ALIN: Aslında sıcak, ılık ya da soğuk olması fark etmiyor, su bedene değdiği anda stresimizi silip süpürüyor. Eğer imkânınız varsa daha çok ve etkili bir fayda için küvetinizi sıcak suyla doldurun içine 2-3 kaşık “Epsom tuzu” (magnezyum) atın, yarım saat içinde kalmaya çalışın.
5. DANIŞMAKTAN ÇEKİNMEYİN: Ruh sağlığı uzmanları ve psikologların stresle mücadelede size daha etkili ve doğru yollar gösterebileceği tartışma götürmez bir gerçektir. Onlar, bilişsel davranış terapileri, psikodinamik uygulamalar ve benzeri yöntemlerle size daha köklü ve kalıcı çözümler sunabilirler.
Paylaş