Paylaş
Ne ki bu güzel haberin tatsız yanları da var. Kazandığımız “ilave ömür” yani “uzatma dakikaları”nın önemli bir bölümünü, yani yaşadığımız yılların sayısındaki artışın bedelini bu yılların kalitesinde azalma ve daha çok hastalanmak kısacası kötü yaşlanmak olarak ödeyip, kazandığımız ilave süreyi kalp, beyin damar hastalıkları, Alzheimer, diyabet, hipertansiyon, romatizmal sorunlar, obezite ya da kanserlerle boğuşarak geçiriyoruz. Kısacası ellili yaşlara kadar sağlığımızı ikinci planda bırakarak ekonomik güç kazanmaya çalışıyor, sonraki ömrümüzde de bu birikimi kaybettiğimiz sağlık hazinesini geri kazanmak için harcıyoruz. Orta yaşlar sonrasında doktor ofislerini daha sık ziyaret etmemizin, hastane kapılarında daha çok vakit tüketmemizin nedeni de bu zaten. “Peki ne yapmalıyız?” diyorsanız, buyurun.
YAŞ KAYMASINA DİKKAT EDİN
- ZİNDE ve formda yaşlanmanın ciddi bir zorluğu yok. Genetik mirasınız kötü değilse, üç beş konuya dikkat etmeniz durumunda 70’li 80’li yaşlarınızı 50’li 60’lı yaşlar gibi formda ve zinde yaşayabilirsiniz. Bunun için, sigara içmemek, alkole dikkat etmek, doğru beslenip düzenli aktivite yapmak, güzel uyuyup huzurlu bir hayata odaklanmak, kilo sorunundan uzak kalmak gibi sıradan önlemler yeterli. Bu önlemlerin bile bizi kronik hastalıkların yüzde 70’inden uzak tuttuğu kesin. Kısacası YAŞ KAYMASI ŞANSI’nı isteyen herkes yakalayabilir. İyi haber şu: Bu şansı elde edenlerin sayısı artıyor. Son 20 yılda “NE ZAMAN YAŞLISINIZ?” sorusunun yanıtı “75-80’den sonra!” oldu. İyi bir haber geçenlerde İtalya’dan geldi. İstersiniz gelin önce 2 yıl evveline bir gidip, o habere sonra girelim...
BİR GÖRÜŞ: 70 YAŞ ORTA YAŞ
- HİKÂYE 2017 yazında Bodrum’da Niki Beach Otel’de Ertuğrul Özkök ile yaptığımız sohbetle başladı. Hürriyet’de yayınlanan o pazar sohbetinin nedeni bir dosttan gelen (asılsız olduğunu sonradan öğrendiğim ama dikkatsiz davranıp kaynağını teyit etmeden yayınladığım) kısa not idi bu. O bilgi notunda “Dünya Sağlık Örgütü’nün yaşlılık dönemlerini değiştirdiği”, yaşlı tanımını “70 yaşlar sonrasına” kaydırdığı yazıyordu. İşte o notu baz alarak Özkök ile YAŞ KAYMASI meselesini gündeme getirip samimi bir sohbet yaptık. YAŞ KAYMASI hikâyesinin benim için daha eski bir geçmişi var. Bana göre YAŞ KAYMASI 90’lı yılların sonunda zaten başlamıştı. Bu nedenle 1999’da “iyi yaşlanma” üzerine yaptığım bir röportajda, ilk kez “70 YAŞ ORTA YAŞ” deyimini kullandım. Bu düşüncem o röportajın başlığı olarak Milliyet gazetesinde yayınlandı. Çok da ilgi çekti. O röportajı Milliyet’te okuyan dönemin Cumhurbaşkanı rahmetli Süleyman Demirel bir sabah kahvaltısında bana şu cümleyi de not ettirmişti: “Ne zaman yaşlıyız sorusunun yanıtı nüfus kâğıdınızdaki rakamlar değildir. Doğru yanıt tek cümleden ibarettir: Yapacak bir işiniz kalmadığı zaman yaşlısınız demektir!” Kısacası “kronolojik değil psikolojik ve biyolojik yaşın daha önemli olduğuna” rahmetli Demirel de inanıyordu. Benim iddiam şu: Kendine iyi bakmayı başarabilenler için 70 yaş hâlâ orta yaştır. Yaşlılık 75’den sonrasıdır.
İTALYA ‘75’ DİYOR!
- HÜRRİYET’teki o sohbet yayınlandıktan sonra ben de Özkök de epey eleştiri aldık. Ne ben ne de Özkök, “yaş kayması” meselesine bazılarını inandıramadık. Bizi doğrulayan ilk çıkış iki yıllık gecikme ile de olsa geçtiğimiz günlerde İtalya’dan geldi. Kasım sonunda İtalyan Ulusal Yaşlılık Cemiyeti’nin önde gelen hocalarından Prof. Dr. NİCCOLO MARCHİONNİ kongrede yaptığı açıklamada yaşlılık sınırının 75 yaş ile başlaması gerektiği ifade etti. Dr. Marchionni’nin açıklamalarının bir özeti BBC Türkiye sayfasında ve Euronews’da özetlendi. Haberin özeti şu: Floransa Üniversitesi’nden kalp-damar hastalıkları profesörü Niccolo Marchionni, “Bugün 65 yaşındaki bir kişinin fiziksel ve bilişsel formu, 30 yıl önce 40-45 yaşlarında olan bir insanınkine eşdeğer. Bugün 75 yaşındaki biri, 1980’de 55 yaşındaki birinin formuna sahip” dedi. Marchionni’nin açıklamalarına göre, İtalya’da ortalama ömür beklentisi 1900’lerin başlarına kıyasla 20 yıl kadar arttı. Haberi İtalyan basınında “Yaş devrimi: 75’ten sonra ihtiyarlanıyor” gibi başlıklarla yer aldı.
YAŞLININ TECRÜBESİ DÜNYANIN KALDIRACI
- 65 yaşıma hazırlanıyorum. Yaşımla yarışmak, yaşlılıktan korkmak gibi bir derdim olmadı. Hiçbir zaman da olmayacak! Derdim yaşlanma ile ilgili sorunları baştan önleyerek ya da yavaşlatarak yaşlanmanın olumsuz belirtilerinin hafifletilebileceğini, ihtiyar ve düşkün bir yaşlılığın “kader değil karar ile” bağlantılı olabileceğini vurgulamak. Sağlıklı yol haritaları oluşturup, “yaş alan ama fit ve formda kalmayı başaran” yaşlılar olmanıza katkı sunmak. Yaşlanan nüfusu ıskalamak bir yana, onları dikkate almanın önemini vurgulamak. Dayanağım da yine hayat hocam Demirel’den aldığım bir öğüt: “Yaşlanan insanların tecrübeleri dünyanın kaldıracıdır. O kaldıracı çekip alırsanız dünya bilinmezler alemine yuvarlanır.”
Paylaş