Paylaş
“ŞEKERLENME” meselesine gelince... “Şekerlenme” ya da tıp dünyasındaki adıyla “GLİKASYON” ise şekerlemenin tam tersine son derece önemli bir sağlık tehdididir. Diğer bir deyişle başlıkta belirttiğim gibi “ŞEKERLEME NE KADAR İYİYSE, ŞEKERLENME O KADAR KÖTÜDÜR”. Detaylar için buyurun...
‘ŞEKERLEME’NİN FAYDALARI
UYKU uzmanlarına göre, hemen her gün düzenli olarak 20-30 dakika kadar gündüz uykusu kaçamakları yapan “şekerleme tutkunları”, bakın hangi avantajları elde ediyorlar. Şekerlemeler:
BİR: Bedeni dinlendiriyor, enerji yüklüyor.
İKİ: Belleği güçlendiriyor.
ÜÇ: Fiziksel performansı geliştiriyor.
DÖRT: Kaygı ve stresi azaltıyor.
BEŞ: Kalp ve damar sağlığını geliştiriyor.
İYİ HABER
‘DOZUNDA ŞEKERLEME’ GENÇLEŞTİRİYOR
GÜN içinde yapacağınız kısa süreli “şekerleme kaçamakları” yani “dinlendirici ve yenileyici uyku” aralarının birçok faydası var. O faydaları 1 numaralı kutuda özetlemeye çalıştım. Ama bilelim ki burada da mesele yine ayrıntı ve detaylarda gizlidir. Eğer kalıcı, net ve açık bir fayda sağlamak istiyorsanız o “şekerleme”leri “düzenli olarak tekrarlamalı, sadece öğleden sonraları yapmalı, çok fazla uzatmamalı (30 dakikayı geçmemeniz önerilir) ve saat 14.00-15.00’ler sonrasına bırakmamalısınız.”
BİR UYARI
‘ŞEKERLEME’DE DE DOZA DİKKAT
KISA süreli gündüz uykuları, uyku uzmanlarına göre “kronobiyoloji” yani “beden biyolojisi-zaman ilişkisi” bakımından da doğru bir seçimdir. Ünlü uyku uzmanı Dr. Matthew Walker da pek çok Afrikalı kabilenin hâlâ bu “2 zamanlı uyku” geleneğini sürdürerek daha sağlıklı bir yaşam sürdüğünü söylüyor. Ama ne var ki “fazla uzatılmış, yanlış zamanlanmış ve dozu kaçırılmış şekerlemelerin (gündüz uykularının), gece uykusundan çalabileceği ve uyku bozuklarına yol açabileceğinin de” altını çiziyor. Özellikle süresi uzatılan -45-60 dakikayı sakın geçmeyin- ve saat 16.00’dan sonraya bırakılan “şekerleme”ler, gece yatma saatlerini öteleyerek ve gece uykusundan çalarak uyku bozukluklarına yol açabiliyor.
ÖNEMLİ BİLGİ
‘ŞEKERLENME’ NEDEN ZARARLI
YAZININ girişinde de belirttiğim gibi “şekerlenme” tıp dünyasında “glikasyon” sözcüğüyle tanımlanıyor. Kandaki şeker seviyeleri makul miktarların üzerine çıktığında -artış süresi ve miktarına bağlı olarak- kandaki pek çok molekülü dolayısıyla hücresel yapıyı ve dokunun yapısını bozuyor, karamelize edip adeta sakızlaştırıyor. Başka bir deyişle şekerin fazlası reaksiyona girdiği her molekülün yapısını altüst ediyor. “Şekerlenme”ye bağlı tehlikeli değişimlerin en önemlilerinden biri ise “kolesterol moleküllerinde” meydana geliyor. Özellikle “daha tehlikeli” oldukları iyi bilinen LDL-3 ve LDL-4 kolesterol molekülleri glikasyona uğradıklarında “ULTRA KÖTÜ KOLESTEROL” olarak tanımlanan çok daha riskli ve farklı yeni bir kolesterol formuna dönüşüyor. Netice mi? Bu değişimin sonrası için vahim neticeleri olacağından hiç şüphe duymayın.
UNUTMAYIN
ULTRA KÖTÜ KOLESTEROL NE YAPIYOR
KOLESTEROL molekülleri glikasyona uğradıklarında “Ultra kötü kolesterol” olarak tanımlanan ve damar sistemlerimizin yapısını hızla bozan, bizi hızlı ve daha kötü yaşlandıran bir dizi sürecin tetikçisidir. Aşırı şeker yükü nedeniyle karamelize olmuş, yapışkanlığı maksimuma çıkmış, iltihabi reaksiyonları tetikleme gücü 3’e 5’e katlanmış bu “farklı, atipik ve tehlikeli yeni kolesterol yapıları” damarlarımızda daha kolay “PLAK” oluşturuyor, damarlarımızı daha hızlı sertleştiriyor, daraltıyor ve hatta tıkıyor. Neticede de bir süre sonra devreye “kalp krizleri” ya da “beyin krizleri” gibi ölümcül sorunlar bile girebiliyor. Şeker hastalarında, özellikle kan şekerini kontrol etmekte ihmalkâr davranan diyabetlilerde kalp-damar hastalığı sorunları (kalp krizleri, aritmiler, kalp yetmezlikleri) ve/veya beyin sağlığı bozukluklarına (felçler, bellek problemleri) daha sık rastlanmasının en önemli hatta birinci nedeni işte bu “aşırı glikasyon” yani “şekerlenme meselesi”dir.
KISA BİLGİ
‘ŞEKERLENME’ DAHA HIZLI YAŞLANDIRIYOR
AŞIRI “şekerlenme” tehlikesi yalnızca damarlarımızı daha hızlı ve kötü yaşlandırmıyor. Ciltteki kolajen de “şekerlenme”den nasibini alıyor. Aşırı şeker yükü kolajenin yapısını bozuyor, elastikiyet ve kıvam sağlayıcı yumuşaklığını ortadan kaldırıyor. Cilt beklenenden daha hızlı yaşlanıyor, buruşuyor, kuruyor, kırışıklıklar daha erken ve derin gelişiyor. Eklemler, tendonlar/krişler kısacası bağ dokusu sertleşiyor. Hareket bozuklukları devreye giriyor. Glikasyondan sinir sistemi de nasibini alıyor. Özellikle sinir liflerinin kılıflarında oluşan glikasyona bağlı değişimler, ayaklarda “yanma, uyuşma, karıncalanma, duyu kaybı ve ağrı” gibi problemlere de yol açabiliyor.
İYİ BİLGİ
‘ŞEKERLENME’ NASIL AZALTILIR
ŞEKERLENMEYLE mücadele için...
1)Şeker yükü fazla ve/veya un/nişasta içeriği yüksek yiyecek ve içeceklerden uzak durun.
2)Her gün düzenli egzersiz yapmayı, aktif bir hayat sürmeyi asla ihmal etmeyin.
3)Bel çevrenizi dikkatle izleyin. Kadınsanız 88, erkekseniz 95 santimin üstüne çıkmasına izin vermeyin.
4)Eğer doktorunuz önerdiyse “anti-glikasyon ilaç ve desteklerden (metformin, alpha lipoik asit, benfotiamin, akarboz ve benzeri)” istifade edin.
SORU ŞU
‘ŞEKERLENME’ NASIL İZLENİR
“ŞEKERLENME” meselesini kontrol altında tutmak, şeker hastası olun ya da olmayın “İYİ YAŞLANMANIN EN ÖNEMLİ BELİRLEYİCİLERİNDEN BİRİ”dir. Glikasyonu izlemek için de “açlık ve tokluk şekeri, açlık ve tokluk insülini ile hemoglobin A1c (HbA1c)” rakamlarını izlemek yeterlidir.
KESİP SAKLAYIN
BU RAKAMLARI UNUTMAYIN
EĞER iyi yaşlanmak istiyorsanız “glikasyon problemi”nden uzak durun. Gizli ve sinsi bir tehdit olan “GİZLİ GLİKASYON PROBLEMİ”ni en az yılda bir kez yaptıracağınız kan tahlilleriyle dikkatle izleyin. Prensip olarak “AÇLIK ŞEKERİNİZİ 100’ÜN, AÇLIK İNSÜLİNİNİZİ 5’İN, HEMOGLOBİN A1C’NİZİ 5.7’NİN ALTINDAN TUTMAYA” çalışın.
Paylaş