Paylaş
Herkes daha etkili korunma yöntemi hangisi öğrenmek istiyor. Durum böyle olunca haliyle devreye ‘Dr. Google’ hazretleri ve internet medyası giriyor. Ne ki orası? Adeta ‘trafik kurallarının sıfır olduğu polissiz bir otoyol’dan farkı yok. Asılsız bilgilerin, “abdülmucit kesbiçer” önerilerin cirit attığı, çoook karmaşık ve hatta tehlikeli bir alan. Peki doğrusu ya da etkili yolu hangisi bu bela virüsten korunmanın? Sirkeli su mu, tuzlu su mu? Hiç kuşkunuz olmasın ki en etkili önlem, yüzyıl öncesinde olduğu gibi bugün de “tuzlu su”dur.
Tuzlu su ile yapılacak, günde 7-8 kez tekrarlanacak, etkili, sıkı “ağız, geniz ve boğaz gargaraları”dır.
Yöntem şu: Bir bardak suya bir veya bir buçuk çay kaşığı tuz ekleyin ve 3-4 saat aralıklarla gargara yapın.
Peki ya internette dolaşan ‘sirke gargara’sı neyin nesi? Emin olun o gargaraların en ufak bir etkisi olmaz.
Birkaç hatırlatma daha...
AYAKTA KAL HAYATTA KAL
DÜZENLİ fiziksel aktivite, özellikle tempolu yürüyüşler sadece kansere, diyabete, hipertansiyona, obeziteye fren görevi yapmaz, iyi hayatın da garantisidir. Güvenilir bir araştırmada günde altı saat ve daha fazlasını oturarak geçiren erkeklerde ölüm oranı, sadece üç saat ve daha az bir süreyi oturarak geçirenlere oranla yüzde yirmi daha yüksek bulunmuş. Bu bulgu, bizim çok sık dile getirdiğimiz “Ayakta kal, hayatta kal” mottosunun bilimsel verilerle de kanıtlanmasıdır. Lütfen ve mümkünse, 20-30 dakikadan fazla oturmayın. En önemli toplantılarda bile 3-5 dakika ayakta kalabileceğiniz küçük fırsatlar yaratın. Özellikle insülin direnci ile mücadelede bu kuralın işin ilk adımı olduğunu unutmayın. Nedeni şu: Nerede oturursanız oturun fark etmiyor, süre 20 dakikayı geçince kalça kaslarınızda insüline karşı direnç sinyalleri devreye giriveriyor.
UNUTMAYIN: TEMBELLİK DEPRESYONUN TETİKÇİSİDİR
İNGİLTERE’de yapılan bir araştırma (University Colloge London) hareketsiz bir hayat sürdürmekte ısrarlı çocukların 18 yaş ve sonrasında depresyona daha çok eğilimli olduklarını göstermiş. Aynı çalışma, her gün düzenli olarak bir saat ve daha fazlasını hareketli geçiren çocuklarda ise bu ihtimalin azaldığını net ve açık olarak göstermiş. Sürpriz mi? Hayır! Bana göre aynı durum yetişkinler için de geçerli. Dahası, kanaatimce “tembellikte ısrar etmek” muhtemel bir depresyonun tetikçilerinden (ve de işaretlerinden) biri. Kısacası, “Ayakta kal, hayatta kal!” ve “Hareket berekettir” tavsiyelerimiz konu depresyon olunca da önemli.
YENİ GÜNDEM: ENSEDE BOZA PİŞER Mİ
BOZANIN ensede pişmeyeceği kesin ama gülümseten mevzular bulup, tatlı atışmalar yapabilmek hayatı renklendiren, ona keyif ve eğlence ekleyen mühim bir ayrıntı. İşin içinde bir de Karatay Hoca ile Vedat Milor olunca o atışmalar entelektüel ve zekice boyutlar alabiliyor. Geçen hafta da böyle oldu. Karatay–Milor şakalaşmalarında güzel şeyler yaşandı. Gelin biz o “beslenme-benzetme” literatürünü biraz daha genişletelim. Ben aklıma ilk gelenleri aşağıda sıraladım. Katkılarınızı bekliyorum.
OSMAN HOCA TAVSİYESİ: LÜTFEN YÜRÜYÜN
KİLO probleminiz olmasa bile, mümkünse her gün ama en azından haftada en az 3-4 gün, saatte 5-6 kilometrelik bir hızla, yani dakikada ortalama 120 adımla tempolu yürüyüşleri ortalama 60 dakika süreyle yapmak sağlığınıza için çok yararlı bir nokta. Süreyi haftada 2-3 gün 90 dakikaya çıkarmaksa çok daha faydalı. Araştırmalar günde 20-30 dakikalık yürümelerin bile ciddi yarar sağladığını gösterdi.
KÖTÜ BİR ALIŞKANLIK: SUSUZ KALMAYIN
SU, hayat. Su, vazgeçilmez bir besin. Herkesin, her yaşta düzenli ve sürekli kaliteli su tüketmesi yaşamsal bir zaruret. Peki neden? Neden bir değil, birçok! Gelin, suyu pas geçmenin bedellerini bir defa daha hatırlayalım.
Susuz kalmak:
Paylaş