Kolajen içilebilir botoks mu?

Kolajen takviyeleri, özellikle de bunların içilebilir kolajen peptidlerini içerenleri son yılların en gözde “anti-aging” cilt takviyeleri.
Kaliteli olanları bilinçli kullanıldıklarında cildin doğal kolajen ve elastin üreticileri olan “fibroblast”ları aktive edip daha çok “taze ve güçlü” kolajen üretimini teşvik ediyorlar.
Bunu da içeriklerindeki bol prolin, glisin, arjinin gibi “kolajen ham maddesi” amino asitler sayesinde başarıyorlar.
Bilimsel çalışmalarda da 3-6 aylık düzenli “Tip 1” veya “Tip 1-Tip 3” karışımı kolajen takviyesi kullanmanın ciltte ciddi kırışıklık azalması ve nem artışı sağladığı görüldü. Önemli olan kullanılan ürünün kalitesi ve kullanım süresi.
Tabii ki bu program, C vitamini, çinko ve alfa lipoik asit ile zenginleştirilir ve birlikte damar yolu ile “glutatyon” ve “coenzym Q 10 / Ubiquinol” takviyeleri de uygulanabilirse mükemmel sonuçlar alınıyor.
Zaten bu nedenle de kaliteli kolajen takviyeleri “içilebilir botoks” diye tanımlanıyor, hatta botoksa altenatif gibi gösteriliyor.
Peptid yapıda kolajen takviyelerinin ne gibi yararları olduğunu aşağıdaki kutuda özetlemeye çalıştım.

KOLAJEN TAKVİYESİ NELER YAPIYOR?

◊ Cildi nemlendiriyor. (Yaklaşık yüzde 10 civarında nem artışı)
◊ Kolajen üretimini hızlandırıyor. (Yüzde 50’den fazla artış sağlayabiliyor)
◊ Cilde güç ve elastikiyet veriyor. (Cilt elastikiyeti yüzde 30 artırabiliyor)
◊ Tırnakları güçlendiriyor. (Soyulma ve kırılmalar azalıyor)

HİPERTANSİYONLUYA TUZ MU ŞEKER Mİ DAHA ZARARLI?

Hipertansiyon sorunu olanlar için tuzun da şekerin de fazlası zararlı. Tuz mu şeker mi daha zararlı derseniz tuzu birinci sıraya koymalı ama konu şekere bağlı insülin direnci olunca şekerin de ciddi bir tansiyon tetikçisi olabileceği unutulmamalı. Tuz zararsızdır. İstediğiniz kadar yiyiniz diyenlere inanmamalı. Prensibi Paracelsus yüzlerce yıl evvel belirlemiş “Her şey tehdit haline gelebilir. Önemli olan dozdur” demiş. Suyun bile aşırısı zehir etkisi yapabiliyor. Bu nedenle, makul olma kuralını bozmamak gerekiyor.

Ispanak neden bir süper besin?

Bir besin mucizesi de ondan. İçi tıka basa demir, çinko, folik asit, koenzim, polifenol yüklü de ondan. 100 gramı sadece 25 kalori içeriyor yani “yükte hafif, pahada ağır” bir gıda da ondan. Gırtlağına kadar posa, kalsiyumu var da ondan.
Ispanak fiyatı makul, lezzeti mükemmel, hemen her yerde her mevsim bulabileceğiniz bir yeşil eczane. Onu sadece pişirerek değil çiğ haliyle de yemeye gayret edin. Böyle olunca içindeki vitamin ve mineraller, antioksidan, polifenoller zarar görmüyor. Pişirince de suyunu döküp haşlanmışını bir güzel sıkıp ıspanağı üzmeyin. Yoğurt, yumurtayla, domates ve soğanla zenginleştirmeyi de ihmal etmeyin.

Kuru erik sağlam kemik!

Kuru siyah müthiş bir antioksidan deposu. Kalp, beyin koruyucusu. Bütün bu marifetleri nedeniyle de harika bir akşam atıştırmalık alternatifi. Ama onu doğal kuru meyvelerden ayıran çok mühim bir özellik daha var. Kuru erik bol miktarda kalsiyum da içeriyor. İşte bu nedenle “düşük kalorili atıştırmalık” olarak özellikle osteoporoz sorunlu hanımlara tavsiye ediliyor.

Tahin mi helvası mı?

Tadına bakmakla yetinecekseniz, tahinin helvasını da yiyebilirsiniz. Hatta ara sıra damaklarınıza tahin/pekmez ile bayram bile ettirebilirsiniz. Ama şartımı unutmayın: Tadına bakmakla yetinin, abartmayın. Tahine yani susam ezmesine gelince... Susam çok sağlıklı bir tohum. Chia ile yarışabilir yapısındaki özel yağın bedende cıva birikimine engel olması ise ayrı bir avantaj.

Alfa lipoik asit neden önemli?

ALA (Alfa lipoik asit) bir antioksidan. Ama çok farklı bir antioksidan. Serbest radikallerle aslanlar gibi savaşıp hücre duvarı çekirdeği DNA ve mitokondrisini korurken en az C vitamini kadar suda E vitamini kadar da yağda eriyebilen doğal bir mucize. O sinir kılıfını koruyarak nöropatiyi, oksidan zararlardan saklayarak cildi mükemmel destekliyor. Glutatyona elektron verip onu yeniden aktive etmekse bir diğer marifeti.
Benim yıllık takviye planımda işte bu nedenle en az 2-3 ay günde 200-400 mg ALA mutlaka vardır.