Paylaş
Eskilerin deyimiyle daha baştan yani “lafı sürdürmeden” söyleyelim: Her şişman hasta değildir.
Nedeni şu: Araştırmalar BKI’nin 30’u metabolik bozuklukların başladığını gösterdiği için bilimsel çalışmalar ve klinik takiplerde BKI’nin 30’dan fazla değerleri şişmanlığın yani obezitenin başlangıç noktası olarak kabul edilir.
Peki bedendeki her yağ birikimi bu değer 30’un üzerine çıktığında bizi hasta eder mi?
Bence hayır. Bazı bölgelerdeki yağ birikimlerinin metabolik olmaktan çok mekanik etkileri var.
Mesela deri altı yağ dokusu artışı böyle bir neticeye sebep oluyor.
Kısacası yağ artışının deri altında olması ile karın bölgesinde olmasının sonuçları farklı.
Karın bölgesinde biriken yağlar mekanik sonuçlara yol açmadan çok daha erken dönemde metabolik sorunlara ve hastalıklara sebep olabiliyor. Detayları aşağıdaki kutularda özetlemeye çalıştım.
BKI NASIL HESAPLANIYOR
BKI: Beden Kitle İndeksi = Vücut ağırlığı (kg) / boy uzunluğunun karesi (metre).
Not: Ağırlıkta ilk iki rakam (72 kg), boyda ilk iki rakam (1.6m) alınacak.
Gizli şifre, yağın nerede biriktiğinde...
Toplam yağ depomuzun yüzde 80’i deri altında. Yüzde 20’si karın içinde, iç organların çevresi ve içinde. Deri altı yağ dokusu artınca ömür uzuyor. Belki kalçalarda, dizlerde ağrılar, kasıklarda pişikler, ağırlık artışına bağlı yorgunluk olabiliyor ama bu bölgedeki yağın artışı çok ciddi boyutlarda değilse ömrü pek kısaltmıyor.
Diyabete, hiper-tansiyona, kalp veya beyin krizine sebep olmuyor. Çok az deri altı yağ dokusu az olan minyon kadınlar daha sık hastalanıp, daha erken ölüyor!
Kısacası, beden kitle indeksine bakılarak obez sayılan birinde yağ deri altında birikince hastalık oluşmayabiliyor.
Karın içindeki çok daha az yağ birikimi bile tersine insülin direncini, diyabeti, hipertansiyonu tetikleyip inme veya kalp krizi hatta kanserle bile neticelenebiliyor.
Vücut ağırlığınızın sadece yüzde 4-5’ini oluşturan karın içi yağınız yüzde 5 artınca işler karışıyor. Çünkü bu bölgedeki yağ metabolik olarak aktif.
Adeta bir iç salgı bezi gibi çalışıyor. İltihaba yol açan sitokinler üretiyor. İnsülin direncini tetikliyor.
Diyabetten kansere, kalp krizinden felce pek çok hastalığa zemin hazırlıyor.
Bozadan faydalanın
Boza bizim geliştirdiğimiz mükemmel bir kış içeceği. Tıpkı ayran gibi onu da “milli içecekler” arasına koyabiliriz.
Sadece lezzetli değil, sağlığa da mükemmel faydaları var ama bunlardan bir tanesi çok ama çok önemli. Boza müthiş bir probiyotik bakteri besleyicisi aynı zamanda.
Yani bağırsaklarınızda yaşayan faydalı bakterileri-probiyotikleri besliyor, onların bize daha çok hizmet etmelerine yardım ediyor. Yüzyıllardır bilinen “bağışıklığı güçlendirici etkisi” de muhtemelen bununla ilişkili olmalı. Güçlü bir enerji yapısı var, bir litresi yaklaşık bin kalori kazandırıyor. Bu nedenle de bir bardakla yetinmekte fayda var.
Özellikle
üzerine bol miktarda taze çekilmiş toz tarçın eklediğinizde bozaya sadece lezzet eklemiyor, onun kan şekerini yükseltici etkisini de kontrol altına alıyorsunuz.
Kısacası “darı irmiği+şeker+su” ile yapılan bu mükemmel içecekten daha sık faydalanmamız lazım.
Bellek için ne yapmalı?
Bitkisel temelli beslenme Alzheimer riskini azaltırken, hayvansal temelli beslenme bu riski artırıyor. Bitkisel besinlerin böğürtlen grubu (çilek ve yaban mersini dahil) resveratrol içerenleri (siyah çekirdekli üzüm) ve koyu mor-siyah olanları yani antosiyaninlerden zengin olmaları (kiraz, yaban mersini) beyni Alzheimer’ın hasarından daha fazla koruyor.
Baharatlardan en etkili olanı ise safran. Safran çiçeğinden elde edilen bu baharatın Alzheimer hastalığının belirtilerini hafifletebileceği gösterilmiş.
Ne var ki safran çok pahalı bir baharat. Alzheimer ile mücadelede safrandan sonra gelen baharat ise zerdeçal.
Gizli obez Olmayın!
Kısacası her obez hasta değildir. Ciddi düzeyde obez olanların yüzde 20’sinde hiçbir sağlık sorunu yoktur. Yorgunlukları, ağrıları, sızıları vardır ama onlar genellikle sağlıklı, ömürleri uzundur. Bunlara deri altında yağ biriktiren şanslı obezler diyebiliriz. Diğer taraftan beden kitle indeksi normal çıkan kadınların çoğu, erkeklerin de önemli bir bölümü karın içinde biriken yağlarının fazlalığı nedeniyle gizli obez grubunda sayılıyor. Bunlar “dışarıdan zayıf görünen” ama “içerden şişman-
obez” muamelesi gören kişiler. Bunlarda kalp damar hastalıkları çok sık görülüyor.
Paylaş