Bu konuda yapılmış ciddi bir araştırma var.

Su içmenin cilde iyi geldiği bir gerçek. Ama aşırı su içmek de ciltte olumsuz neticelere yol açabiliyor.

Haberin Devamı

Düzenli su içmenin cilde iyi gelen yararlı bir alışkanlık olduğu kesin. Gereğinden çok su içmenin cilde daha fazla nem ve kalite kazandırdığını söylemekse biraz güç!

Bu konuda yapılmış ciddi bir araştırma var.

O araştırma İsrail’de yapılmış. Sonuçlarına bakılırsa aşırıya kaçıldığında su içmenin cildi nemlendirmek bir yana kurutabileceği anlaşılıyor. Benim kanaatime gelince:

Nasıl ki az yemek, yetersiz ve kötü beslenmek sağlığımızı bozarken, aşırı ve sık yemek de bizi daha sağlıklı değil hasta biri yapıyorsa, az su içmek cildin yapısını olumsuz etkilerken, aşırı su içmek de ciltte olumsuz neticelere yol açabiliyor.

Yani fayda yerine, zarar verebiliyor. “Her gün 3-4 litre su içiyorum ama cildim hep kuru!” diye yakınanların sorunu belki de bu...

BİR TEST

Haberin Devamı

HANGİSİ DOĞRU? NEDEN YAŞLANIYORUZ?

Aşağıdaki yanıtlardan biri “neden yaşlanırız?” sorusunun en doğru cevabıdır. Bilin bakalım hangisi?

1- DNA’LARIMIZ BOZUŞUYOR: Yaşlandıkça hızlanan ve zaman içinde biriken DNA özellikle kök hücrelerin fonksiyonunu bozuyor.

2- KROMOZOMLARIMIZ YIPRANIYOR: Kromozomlarımızı koruyan ve onların uçlarında yer alan “telomer” isimli yapılar yaş ilerledikçe giderek kısalıp yıpranıyor. Bu da kromozomları korumasız bırakıyor.

3- GENLERİN İFADE BİÇİMLERİ DEĞİŞİYOR: Genlerimiz ürettikleri mesaj taşıyıcı proteinlerle hücrelere verilecek talimatlarını belirliyor. Genler yaşlandıkça bu talimatlarda bazı yetersizlik ya da yanlışlar başlıyor.

4- HÜCRELERİMİZ TOKSİNLERLE ZEHİRLENİYOR: Yaşlandıkça sayıları ve miktarları artan toksik ürünler (özellikle proteinler ve AGE olarak tanımlanan son ürünler) hücrelerimizin yapısını bozuyor, süreçlerini sabote ediyor. Kısacası hücreleri yavaş yavaş zehirliyor.

5- METABOLİZMAMIZ ESKİYOR: Yaşlanan hücrelerin yiyip içtiğimiz besinleri kullanma (metabolize etme) yetenekleri de yaşlandıkça azalıyor. Bu da “kronik” ve “yıpratıcı” hastalıklara zemin hazırlıyor.

6- MİTOKONDRİLERİMİZ YAŞLANIYOR: Enerjimizi üreten bu hücre içi minik organcıklar serbest radikal saldırıları nedeniyle zamanla paslanıyor. Onların paslanması da enerji eksikliği nedeniyle bizi bitkin, yorgun ve halsiz düşürüyor.

Haberin Devamı

7- BAZI HÜCRELER KONTROLDEN ÇIKABİLİYOR: Kontrolden çıkan yaşlı ve hasarlı hücrelerin bazıları “zombi”ye dönüşüyor, hasara uğramış diğer hücreleri yok etme yetisini kaybedip, kontrolsüz çoğalan bir hücre grubu haline geliyor.

8- KÖK HÜCRELERİMİZİN ENERJİSİ BİTİYOR: Yaşlandıkça yorulan “kök hücre”lerimiz zamanla yenilenme, yeni ve genç hücre üretme yetisini kaybediyor.

9- HÜCRELER ARASI HABERLEŞME SÜREÇLERİ AKSIYOR: Hücrelerin sürekli birbirleriyle iletişim halinde olmaları fonksiyonlarını sürdürebilmelerinin vazgeçilmez şartlarından biri. Ne var ki yaşlanma hücrelerinde bu “diyalog” da yavaş yavaş kayboluyor. Neticede hücrelerin iç ve dış düşmanlara karşı savunma yetileri sınırlanıyor, iltihaplanma süreçleri hızlanıyor.

Haberin Devamı

10- HİÇBİRİ: Doğru yanıt budur. Bu çünkü hücresel, dokusal, dolayısıyla bedensel yaşlanmamızda ilk 9 maddede yer alan değişimlerin hepsinin az ya da çok ama mutlaka payı var.

Bu payın kimde ne hız ve yoğunlukta olduğuna ise genetik miras, yaşam tarzı seçimleri ve çevresel şartlar karar veriyor.

İlk 9 faktörün en büyük bölümünü yok etmeyi en iyi başaranlarsa “daha sağlıklı” ve hatta “daha uzun” bir ömür şansı yakalıyor.

(NOT: BBC NEWS TÜRKÇE’den değiştirilerek hazırlanmış bir yazıdır).

ÖNEMLİ BİR SORU

Bizi stres mi yoksa yediklerimiz mi şişmanlatıyor?

Stresli yaşayanlar genelde beklenenden daha hızlı ve kolay kilo alırlar. Bu da stresin yol açtığı “hızlı, zamansız ve kontrolsüz yeme dürtüsü” ile açıklanır.
Ne var ki ABD’de Stanford Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde yapılan bir çalışma kronik, yoğun ve tekrarlayıcı streslerin bizzat kendilerinin “yeni yağ hücreleri üreterek” de şişmanlamaya yol açabileceklerini gösterdi.
Araştırmaların sonuçları bu yıl ünlü “Cell Metabolism” dergisinde yayınlandı. Araştırmanın verilerine göre aşırı stres durumunda üretimi artan böbrek üstü bezi kaynaklı kortizol hormonu, belirli bazı hücrelerin yağ hücrelerine dönüşmesine, neticede kilonuzun artmasına yol açabiliyor.
Kısacası “STRES–KİLO SORUNU” bağlantısının tek nedeni sadece aşırı stres yükü ile gelişen “aşırı, hızlı ve zamansız gıda tüketimi” ve “tatlı krizleri” değil.
Sorunun bir de “yeni üretilen ve sayıları giderek artan YAĞ HÜCRESİ ÇOĞALMASI” boyutu var.

 

 

 

 

 

 

Yazarın Tüm Yazıları