Paylaş
Orta yaşlardan sonra belirginleşen iltihabi, alerjik sorunların ve bağışıklık problemlerinin çoğunun gizli ve sinsi bir iç yangından kaynaklandığı kesin. Bu “iç yangın”, bizi sadece hızla yaşlandırsa, yorgun, halsiz ve takatsiz bıraksa neyse.
Uykumuzu altüst ediyor. Kaslarımızı eritiyor. Eklemlerimizi yıpratıyor. Görme ve işitme kabiliyetlerimizi azaltıyor.
Böyle olduğu için de yaşlandıkça dizlerimiz şişmeye, kaslarımız pörsümeye, cildimiz kırışmaya, göz merceğimiz bulanıklaşmaya, işitme kabiliyetimiz azalmaya, damarlarımız sertleşmeye başlıyor.
Eğer iyi yaşlanmak, yaşlılığımızı daha sağlıklı, keyifli ve huzurlu geçirebilmek istiyorsak bu iç yangının işaretlerini, önlem ve çözüm yollarını bilmemiz lazım.
“Peki ne yapacağız Osman hoca?” diyorsanız, buyurun...
İşaretleri neler?
Yangın sözcüğünü ısrarla ve vurgulayarak kullanıyorum. Zira bu mikropsuz iltihap süreci öyle alevlerle parlayarak süregiden, ortalığı birbirine katıp gürültülü seyreden bir hadise değil. İçten, sinsi, fark edilmesi zor ama ilerleyici bir iç yangın söz konusu ve bunun ilk belirtilerinden biri nedensiz yorgunluk.
Daha sabahla birlikte başlayan, dozunu giderek artıran bu inatçı yorgunluğa çoğu zaman atipik ağrılar ve güçsüzlük de eşlik ediyor. Uyku bozuklukları, uyuşma, yanma, karıncalanmalar, aşırı kilo alma veya vermeler de aynı sürecin işaretleri. Bunlara haberci işaretler de diyebiliriz.
Başkaları da var: Katarakt, işitme kayıpları, göbek-gıdı büyümeleri, cilt sarkmaları...
Erken teşhis nasıl konulacak?
Bedenimizdeki o gizli yangının birçok biyolojik işareti var. Bunların en başında Hs-CRP testi geliyor.Yüksek duyarlılıklı CRP testi ile elde edilen sonuçlar eğer 1,2’nin üzerindeyse dikkatli olmak lazım. 1-3 arası orta risk. 3’ten fazlası “aman dikkat!” durumu.Zira yangının şiddeti arttıkça Hs-CRP’deki yükselme de belirginleşiyor. Mühim bir diğer belirti insülin direncinin oluşması. İnsülin direnci çoğu zaman zaten Hs-CRP değerlerini daha da artırıyor. Ferritin yüksekliği de önemli bir işaret olarak kabul ediliyor.Yangısal süreçlerin takibinde fibrinojeni de dikkate alanlar var. Sedimantasyon testine gelince... Bu testi de yangı işaretlerinden biri olarak kullanmak mümkün ama yorumu pek kolay değil. Ayrıca yangın iyice ilerledikten sonra bir anlam ifade edebiliyor.
Nasıl söndürülecek?
◊ Egzersiz yapılacak
◊ Şekerden uzak durulacak
◊ Un ve nişastalı besinlere mesafe konulacak
◊ Alkol-sigara bırakılacak
◊ Proteine fazla yüklenilmeyecek
◊ Asidik gıdalar azaltılacak
◊ Bol sebze tüketilecek
◊ Trans yağlara el bile sürülmeyecek
◊ Omega-3 desteği alınacak
◊ CoQ10, alfalipoik asit, magnezyum takviyeleri devreye sokulacak
◊ Mitokondrilere “glutation” desteği verilecek
◊ Metilasyon desteklerinden (B12 vitamini, folik asit) istifade edilecek
◊ Beden kadar ruh sağlığı da iyi izlenecek
◊ Uyku sorunları çözülecek
Konu beslenme ise dikkatli olun
Beslenme bilimi derya deniz bir alan. Her bedenin besinlere verdiği yanıt aynı değil. Ayrıca genetik müdahaleler nedeniyle besinlerin yapısının değiştiği kesin. Tüketilen miktar da önemli. Ne kadar yediğiniz, ne yediğiniz kadar mühim bir belirleyici.
Pişirme yöntemi de besinin yarar ya da zararını doğrudan etkiliyor. Dahası var:
Güvenli bir besin başka besinlerle karıştırıldığında sorunlu hale gelebiliyor.
“Sizin kim olduğunuz” da önemli bir ayrıntı. Aynı besin sigara içen, içmeyende, filanca hapı yutan, yutmayanda farklı etkiler yapabiliyor.
İşte bu nedenle bir besinle ilgili fikir ileri sürerken, tavsiyede bulunurken dikkatli olmanız gerekiyor. Çünkü o bilgi sizi mahcup edebiliyor.
Bakın Oscar Wilde ne demiş: “Besin önerilerine uyarken dikkatli olun, beslenme bilgilerinin ömrü gıda paketlerinin üzerindeki son kullanım tarihlerinden bile kısa olabiliyor!”
Paylaş