Paylaş
Reklamda şarkının bir kısmını kendisi seslendiriyor. Bir kısmını ise başka bir
vokal.
Şarkının sert sözleri de haliyle markanın pazarlamasına uygun hale getirilip değiştirilmiş:
“Bıktım okul sınav hep iş, banane yaptım alışveriş.
Rahat bir mont tişört, tarzımız hep sweatshirt...”
Elbette rap’çiler klipte oynayabilir.
Oynamayıp sadece o reklama uygun şarkı da yapabilir.
Bakınız, zamanında Ceza’nın Rocco ve Didi reklamlarında oynaması ve bu markalara özel şarkı yapması gibi.
Keşke Norm Ender de bu reklam için başka orijinal bir şarkı yapsaydı ve Mekanın Sahibi’ni bu şekilde kiraya vermeseydi...
Çok daha şık bir şeye imza atardı ve şarkısında eleştirdiği “popüler kültüre köle gibi yapış” cümlesini de bumerang gibi kendine çevirmemiş olurdu...
Nasıl bir kader
Mabel Matiz yeni bir single çıkardı: Gözlerine.
“Maya” gibi uçsuz bucaksız nefis bir albümden sonra Mısır’dan kopup gelmiş gibi duran çöl esintili bu oynak şarkı, Ajda Pekkan’ın bir dönem seslendirdiği “Sarıl Bana” gibi bir “herkesten gizli gizli dinliyor ve deli gibi dans ediyorum” tarzı fenomene dönüşebilir.
Ama dönüşmeyip saniyeler içinde unutulası şarkılar arasında yerini hızla alabilir de...
Yani iki uç arasında gidip geliyor Gözlerine.
Bakalım ne olacak kaderi?
Sabahları hareket et!
An itibarıyla Los Angeles diyarlarında öğrenilen yeni bir yaşam tarzı deliliği:
Sabahları mutlaka hareket et!
Olay şu: Sabah uyandığında vücudunu da uyandırman gerekiyormuş.
O yüzden kendine göre, tamamen senin belirlediğin birkaç hareketi yaparak vücudunu bir an önce harekete geçirmen gerekiyormuş.
Aslında gizli bilgi değil. Bilinen bir gerçek.
Ama bu diyarlarda bu olaya “sabah rutini” denilmiş, herkes birbirine rutinlerini soruyormuş. “Senin rutinin nasıl?” diye.
Pek hoş dedim ve sabah rutinimi irkilerek değiştirdim:
Uyanır uyanmaz sosyal medyaya bakma olayını...
Humuslu tost
Humusu biz daha çok meze olarak tüketiyoruz.
Peki humuslu tost kulağa nasıl geliyor?
Los Angeles’taki kahve zinciri Alfred’in menüsünde rastladım humuslu tosta.
Nasıl yani oluyorsun, humuslu tost mu olur...
Ama oluyor işte.
Yenilik sınır tanımıyor.
Yenilik artık melez bir vaziyet; her şeyi birbirine karıştırmak...
Tıpkı Alfred’in menüsünde yer alan diğer bir seçenek gibi:
Matcha çayının ‘americano’ versiyonu...
Biraz müsaade
Birkaç gün sonra yeni maceralarla tekrar huzurda olmak üzere, bana biraz müsaade...
Paylaş