Paylaş
Beren’in şifrelerini çözmeye çalışmak da öyle...
Ama Instagram üzerinden ilerleyen bu hadise bir yandan da öyle zekice bir “Hadi sana bay bay!” operasyonu ki, insan yazmadan duramıyor.
Çünkü bu olayda hissedilen o ince gerilim ve şahane kurgu tıpkı Ben Affleck ve Rosamund Pike’ın oynadığı “Gone Girl” filmindeki gibi.
Nitekim Beren Saat de o filmdeki Amy karakteri gibi hiç beklenmeyen bir anda çok dikkat çekici (ve hayran olunası) bir şey yaptı.
Tam da Kenan Doğulu’nun doğum gününde, üstü kapalı yazılsa da aslında ilişkilerine dair her şeyi ifşa eden bir mesajı çat diye yayınladı.
O metni Kenan Doğulu’ya bir WhatsApp mesajıyla da yollayabilirdi, ama aynı etkiyi yaratmazdı.
Çünkü şimdi herkes Kenan Doğulu’nun başının etini yiyor.
“Ne demek istiyor?”, “Şimdi ne olacak?” diye bin tane soru sorarak...
İlginç olan Kenan Doğulu da susuyor. Ya da susmak zorunda kalıyor.
An itibarıyla vaziyeti kendi yazdığı şarkıdaki gibi:
“Bile bile sen bir kahraman
Ben bir hikâye
Sessiz film gibi, çaresiz sustum...”
Apaçık görünüyor ki, Beren Saat “oyun arkadaşı”nın kendisine yaşattığı acıyı ona misliyle çektirmek istemiş ve aslında bugünü çok önceden kurgulamış.
Özel hayatının günlerce oraya buraya çekiştirilerek konuşulacağı riskini göze alarak...
Çünkü gayet belli: Çok dolmuş Beren Saat, “Yeter” demiş.
Gözyaşları dinince de Instagram intikamını devreye sokmaya karar vermiş.
Bundan sonrası yine bir Kenan Doğulu şarkısı.
İki tarafa da uygun, hep beraber söyler miyiz?
“Ex aşkım bana neler ettin
Bir ömrü bana zehir ettin...”
Ara sıcak olarak “Kuş”
Hande Yener yeni single’ı “Kuş”la birlikte sanki sevenlerine şunu demek istemiş: “Beni Sev ve Aşk Tohumu gibi iki güzel kaliteli şarkı yaptım.
Ama eğer benden esas beklediğiniz buysa bir de ara sıcak olarak Kuş’u vereyim size, alın tepe tepe kullanın.”
Şarkının nakaratında niyetini söylemiş zaten, “Kampanya kampanya” diye...
Neyse, “Kuş”u sahiplerine bırakalım, kalan sağlar olarak “Aşk Tohumu” dinlemeye devam...
Geleceğin ‘yeni Alaçatı’sı nerede
Alaçatı’nın merkezi giderek Bodrum barlar sokağı gibi bir yere dönüştüğü için terk mi ediliyor?
Sinyallere bakılırsa durum öyle.
Misal: Köyün en eski klasiklerinden Asma Yaprağı’nın yaz sonu köyün içinden taşınacağı söyleniyor.
Nereye?
Ovacık yolu üzerinde bir yere.
Müşterisine hayli izole bir “oyun alanı” sunan The Stay’in yukarı tarafları yani...
Nitekim halihazırda o civarda Tarla Alaçatı var.
Geçen yaz popüler olan, özellikle kahvaltısına bayıldığımız koca bahçeli mekan.
Bir de geceleri açılan Bedevi var. ‘After’cıların çok sevdiği...
Aynı civarın son mekanı ise Yeniyer.
Before Sunset’in eski ortaklarından Sarp Başak açtı.
Sarp en tepede, geniş bir arazi içine konumlandırmış restoranını.
Bahçesinde yetiştirdiği sebzeleri kullanıyor yemeklerinde. Bu yüzden pek leziz her şey.
Mutfağın hemen yanına ise küçük bir organik dükkan açmış.
Beş dakikalık mesafesinde olmasına rağmen “Köy nasıl?” diye bana soruyor Sarp, çünkü o da köye pek uğramayanlardan...
O kalabalığa bulaşmayanlardan...
Gördüğüm o ki, Alaçatı’nın önümüzdeki yıllarda “yeni merkezleri” olacak.
Bir dönem sessiz sedasız bir yer olan Hacımemiş’in hızla dolup taşarak yeni merkez olması, son iki yılda da hızla eskimesi gibi...
Yakın geleceğin yeni merkez adayı da Ovacık yolu üzerindeki bu geniş bahçeli arazilere kurulan, birbirinden bağımsız restoranlar.
Sonuçta her yeni merkez aslında kalabalıktan kaçma ihtiyacından doğuyor.
Ama kalabalık oraya da gelince hoop yeni bir yer daha yaratılıyor.
Günün sonunda Matrix gibi bir kısır döngü işte...
Paylaş