Paylaş
Nesin Vakfı’nın temel öyküsü nedir?
Nesin Vakfı, bütün hayatı boyunca kendini halkına karşı borçlu hissetmiş bir adamın, yani Aziz Nesin’in hikâyesidir. 1972 yılında kurulmuştur ve o tarihten bu güne binlerce çocuk yetiştirmiştir. Şu anda da burada 42 çocuğumuz var.
Kimsesiz çocuklar da kalıyor mu vakıfta?
Kimsesiz çocuklar yok. Kimsesiz çocuklar devlet güvencesi altında. Bizim vakfa aldığımız çocukların mutlaka yasal bir vasisi var. Aileden aldığımız bir kabul güvencesiyle bakıyoruz çocuklara. Ancak temel kıstasımız ailelerin ekonomik durumlarının yetersiz olması ve çocukların okumak istemesi. Genel olarak 0-10 yaş gurubundan çocukları vakfımıza alabiliyoruz. Sonrasında da üniversiteyi bitirip işlerini ellerine alana kadar onlara maddi manevi desteğimizi sürdürüyoruz.
Vakıfta nasıl faaliyetler var?
Vakfımızın hemen yanına bir tarım alanı kurduk. Oyun alanları, kümesler, seramik atölyeleri var. Çocuklar burada doğa içinde ekerek, biçerek, hayvan besleyerek öğreniyor. Bu çok önemli! Oysaki günümüzün insanı çocuklara karşı aşırı korumacı. Evet, bir tehlikeye karşı korumak doğru ama onların kendi kendine başarmasını engelleyecek derecede korumacı davranarak çocukları korumuş olmuyoruz. Hayat öyle değil. Her an yanlarında olamayız. Mevcut akademik eğitimin yanında bir de hayata dair eğitim almalı çocuklar! Çocuk ileride bir kurumun başına da geçecek olsa hayata en dipten başlamalı. Bir çocuk sökük dikebilmeli, eksiği gediği görebilmeli, düzeltebilmeli. En tepeyi de hedeflese, en derini bilebilmeli. Ayrıca siz onu şirkete genel müdür olarak tasarlarsınız ama o terzi olmayı tercih eder. Anne baba, çocuğun tercihine de karışmamalı. Yeteneklerini görebilmeli.
Çocukların yaratıcılığı nasıl artar peki?
Çocukların yaratıcılığı çok ileride aslında! Ancak bizler o yaratıcılığı yok ediyoruz. Çünkü bir sisteme tâbi tutuyoruz ve kendi istediğini değil, bizim istediğimizi yapmasını istiyoruz. Örneğin anaokulu çok önemlidir, ama bizde anaokulu da ‘sürekli faaliyet alanı’ olarak görülüyor. Mesela çocuğun daha anaokulundayken yazı yazması isteniyor. Hayır! Anaokulunda sürekli faaliyet halinde olunmamalı! Çocuklar yaratıcılığının zirvede olduğu bu zamanda yetişkinlerin yönlendirmeleriyle değil, içlerinden geldiği gibi üretmeli. Yönlendirme olunca “Benim yaptığım iyi değil” diye düşünüyor çünkü çocuk… Bir araştırma 2 yaşındaki çocukların %98 oranında yaratıcı olduğunu söylüyor. Peki, üniversiteye geldiğinde bu oran neden felaket bir hal alıyor? Çünkü çocukları rahat bırakmıyoruz. Okullar velilere göre yapılıyor, çocuklara göre değil! Özellikle de anaokulları...
Neden?
Yaratıcılığı ya körüklersiniz ya da öldürürsünüz. Meselâ çocuğa bir timsah resmi verilir ve çocuk boyama yapar. Ben buna ‘çocuk işçi çalıştırmak’ diyorum. Boyama kitapları sınırları belli, mükemmel çizilmiş kitaplar. Bu kitaplarla çocuklara “Ben harika bir timsah resmi yaptım sen de içini boya! Ama sakın taşırma!” deniyor. İşte dehşet verici bir tutum! Yaratıcılığı öldüren temel şeylerden biri! Bir ülkede eğitim sistemini çökertmek istiyorsanız anaokulunda boyama yaptıracaksınız. Bu nedenle nerede bir boyama kitabı görürseniz onu hemen imha edin! Çünkü çocuktan sadece onu boyaması isteniyor, yaratıcı olması istenmiyor. Hâlbuki o çocuk zaten olağanüstü bir timsah veya kuş yapabilir. Asıl önemli olan sizin onun yaptığını beğenmeniz değil, onun kendi yaptığını beğenmiş olması.
Ne yapılmalı peki?
Anaokulunda verilmesi gereken tek şey sanat eğitimi. Sanat, çocuğa özgür bir alan yaratacaktır. Eğer bunu denersek Türkiye’deki eğitimde artışı görürüz.
Nesin Vakfı’na katkı sağlamak isteyenler için neler söylersiniz?
Bizim üç temel gelir kaynağımız var: Bir tanesi Aziz Nesin’in bize bıraktığı kitaplarının, tiyatrolarının, romanlarının telif hakları bunlar bizim giderimizin üçte birini karşılıyor. Bir tanesi bağışlarımız diğeri ise gayrimenkul kira gelirlerimiz. Bu noktada bağışlar, çocuklarımızın eğitim, barınma, sağlık, yemek gibi ihtiyaçlarını karşılamada büyük önem taşıyor.
OKUL ÇOCUKLARINI ZORLAYAN 5 KONU
Okul çocukları tatilleri iple çekiyorlar. Peki, ama neden? 7-14 yaşları arasındaki çocuklara sorduk, şu yanıtları verdiler:
- Öğretmenlerin çok ödev vermesi
- Aynı haftaya sıkışan sınavlar
- Hafta sonları özel dersleri
- Test soruları ve sözlüler
- Telefonların toplanması ve yasaklar
HADİ ANNE GİDELİM
Cesur farecik cik cik
Kediden korkan fare, bu durumdan bıkar ve kedi olmak ister. Ancak fare, kedinin de köpekten korktuğunun farkına varır. Bu oyun çocuklara ‘kendi olmanın’ önemini anlatıyor.
Yer: İstanbul-Trump Towers
Tarih: Bugün
Saat: 13.00
Fiyat: Ücretsiz
Tel: (0212) 348 78 67
Fareli köyün klarnetçisi
Dünyaca ünlü ‘Fareli Köyün Kavalcısı’ masalından ilham alan oyun, bu kez hem danslı hem de müzikli.
Yer: İstanbul-Gayrettepe Kats Sahne
Tarih: Yarın
Saat: 14.00
Fiyat: 34 TL
Tel: (0212) 263 10 63
Benim ormanım-Origami atölyesi
Bu atölyede çocuklar origami sanatının tekniklerini kullanarak yemyeşil bir orman tasarlayacak. Daha sonra da müzeyi gezecek.
Yer: İstanbul-Oyuncak Müzesi
Tarih: Yarın
Saat: 11.00
Fiyat: 40 TL
Tel: (0216) 359 45 50
Karlar Kraliçesi
Çocukların çok sevdiği Karlar Kraliçesi, sevginin tüm dünyanın en güzel değeri olduğunu anlatan bir oyun ile sahnede.
Yer: Muğla-Gazi M. Kemal Atatürk KM
Tarih: Bugün
Saat: 15.00
Fiyat: 23 TL
Tel: (0252) 212 18 86
Türkiye sirki
Türkiye’nin ilk uluslararası ‘hayvansız sirki’,
Yer: Eskişehir-Sirk Çadırı
Tarih: Bugün/Yarın
Saat: 19.30
Fiyat: 30 TL
Tel: (0532) 704 64 64
HAFTANIN KİTABI
‘Yazlar da Geçer’ kitabı kolejli bir kızın yaz tatilini geçirdiği çiftlikte toprağı, suyu, hayvanları tanımasını anlatıyor. Çocuklar bu kitapla üretmenin değerini öğrenecek.
Yayınevi: Altın Kitaplar
Yazar: Aydoğan Yavaşlı
Tür: Roman
Sayfa: 136
Fiyat: 8 TL
Paylaş