Şimdi de papağan meşhur oldu!

Murat Özdemir’in papağanına yaptığı işkenceyi sosyal medyada paylaşmasının ardından yaşananları biliyorsunuz.

Haberin Devamı


Detaylara girmeyeceğim, zira sinir sistemim dağılmış durumda.
Ama bu olayda rahatsız olduğum pek çok şeyden birinden de bahsetmeden geçmek istemiyorum.
Son üç gündür herkes Jako, yani gri Afrika papağanları hakkında konuşuyor.
60-80 yıl yaşadıklarını, küçük çocukların duygusal zekasına sahip ve çok da zeki olduklarını, en konuşkan papağanların başında geldiklerini bilmeyen kalmadı.
Evet, jakolar o kadar sevimliler ve o kadar meşhur oldular ki “Biz de mi eve böyle bir papağan alsak” diyenlerin sayısı bir anda arttı.
İşte tam burada devreye girmem lazım.
Aman!
Sakın!
Sakın, almayın!
Çoğunun ayağında halka yok, çünkü kaçak getiriliyorlar.
Bavullar içinde yasal olmayan yollarla ülkeye sokulmalarına alet olmayın.
Kendi doğal ortamında son derece mutlu olan bir başka canı daha tutsaklıkta yaşamaya zorlamayın.
Kafese, eve hapsetmeyin.
Bırakın doğal ortamlarında yaşamaya devam etsinler.
Ayrıca doğru ellerde sosyalleşmediklerinde ısırıyorlar, çok hassaslar, çabuk hasta oluyorlar, papağandan anlayan veteriner sayısı da az.
Vs, vs...
Almayın lütfen.

Haberin Devamı

Tek eşli ve sadık kuşlar

Fahiş fiyatlarını duyup, eve bir dişi bir erkek jako alır, çiftleştirir, yolumu bulurum diyenlere de bir çift lafım var.
Bu papağanların cinsiyet ayrımı çok zor oluyor.
Hatta DNA testi gerekiyor.
Yani iki erkek ya da iki dişiyle ömrünüzü geçirmek zorunda kalabilirsiniz.
Dahası jakolar tek eşli hayvanlar.
Ve eşlerini birçok papağan arasından kendileri seçiyor, ona ömür boyu sadık kalıyorlar.
Sizin seçip bir araya getirdiğiniz bir dişi ve bir erkeğin tutsaklıkta çiftleşme ihtimali yok denecek kadar az.
Sadece doğada, doğal ortamlarında eş seçen ve çiftleşen jakoların yavruları oluyor.
Yani diyeceğim şu, gerek üretmek gerekse evcil hayvan olarak beslemek için bu papağanlar uygun değil.
Tekrar ediyorum.
Almayın, aldırmayın, taa Afrika’dan buralara getirip dört duvar arasına ve kafese tıkmayın.

Doğum günüm, bana hediye alsanıza

22 Aralık, yani bu cumartesi doğum günüm. Öyle parti yapan ya da benim için özel bir organizasyon yapılmasını isteyen biri hiç olmadım.
Denk gelirse bir pasta keser mum üflerim, o kadar. Doğum günü demek hediye demek.
Ama bakıyorum her şeyim de var aslında.
Olmayanı da kendim almayı seviyorum.
İşte bu nedenle bu sene bir karar verdim.
Beni doğum günümde mutlu etmek isteyenler bana hediye almasınlar.
Onun yerine haciko.askiyaat.org adresinden sokak ve ormanlardaki kedi köpeklere ulaştırmamız için bana mama hediye etsinler.
En güzel doğum günü hediyem bu olur.
Belki siz de bu şekilde kutlamak istersiniz benim doğum günümü.
Şimdiden bu en güzel hediyeler için herkese, beni sevenlere çok teşekkür ediyorum.
Sizden ve benden gelen mamaları yer, bu soğukta yaşama yiyerek tutunurlarken onlar da teşekkür edecek güzel bakışlarıyla, emin olabilirsiniz.

Yazarın Tüm Yazıları