Paylaş
Çok konuşulan, elbiseden fışkırıp “Ben buradayım, hayli de fazlayım” diyen kilolarıydı aslında.
Rihanna’nın bu halleri yeni değil tabii.
Cengiz Semercioğlu’nun Magazin Konseyi’nde Sibel Can için yaptığı “Şarkılarından çok kiloları konuşuluyor” yorumu son iki yıldır Rihanna için de geçerli.
Gupse Özay da zamanında “Deliha filminde Rihanna’yı oynatacaktım, erken kilo almış” diyerek taa buralardan oralara laf atmıştı. Rihanna’nın neden ve nasıl kilo aldığı konusunda da çeşitli teoriler ortaya atılıyor tabii. İlluminati’nin Rihanna’yı öldürüp değiştirdiği geyikleri bile dönüyor, siz anlayın her kafadan ne sesler çıktığını artık.
Rihanna cephesinde ise kiloyla gelen mutluluk hakim.
Ünlü şarkıcı zayıflamaya çalışmayı bırakın, kilolarını gizleme gereği bile duymuyor, aksine özel seçilmiş kıyafetlerle gözler önüne seriyor.
Bunun nedenini merak edenler vardır, kısaca özgüven diyelim. Glamour ve L’oreal Paris tarafından yapılan araştırmaya göre siyahi kadınların yüzde 59’u fiziklerinden memnunken, bu oran beyaz ırkta yüzde 25’e düşüyor.
Siyahi kadınların kendileriyle barışık olma nedeni çocukluklarından itibaren “Sen çok güzelsin, zekisin, güçlüsün, yeterlisin” cümleleriyle yetiştirilmeleri.
Irkçılığa karşı geliştirdikleri bu savunma mekanizması ilerleyen yıllarda onları her zorluğa karşı güçlü ve kendilerine güvenli kılıyor.
Kıvrımlı vücut hatları en fazla övgü alan kadınlar da melezler ve siyahiler değil mi sonuçta...
Bunlardan anlaşıldığı üzere yeni ve kilolu Rihanna’yı zayıflamaya çalışırken göremeyeceğiz.
Bu haline alışsak iyi olacak.
Alamazsınız telefonumu
Cengiz Semercioğlu, yurtdışındaki bazı konserlerde izleyicilere zorunlu tutulan telefon kılıflarını yazdı. Konser sırasında video ve fotoğraf çekilmesini istemeyen sanatçıların konserlerinin girişinde, görevliler izleyicilerden telefonlarını alıp bu kilitli kılıflara koyuyor ve konser bitimine kadar geri vermiyorlarmış.
Bu yöntem bizde işlemez Cengiz.
Üç kişiden biri illa ki vermez o telefonu.
Çantasının gizli bölmesinde tutar, onu da yapamazsa “Haberleşme hakkıma tecavüz edemezsiniz” deyip ağlar yalvarır, kılıftan sıyrılınca gizli gizli de olsa yapar çekimini, koyar sosyal medyasına.
Bence en iyisi konser alanlarında interneti tümden kesmek.
Canlı yayın ya da anında paylaşım yapamayınca sosyal medya hastalarının (itiraf edeyim, ben de onlardanım) keyfi kaçıyor çünkü.
Kaçan ilgi işte o zaman konsere ve şarkılara dönebilir.
Dünya kupasının ‘en’leri
VAR, YOK bilmem, bence Dünya Kupası’nın “en güzel” şeyi Japon ve Senegal tribünlerinde yaşandı.
Medeniyet vardı. İnsanlık vardı.
Saygı vardı.
Japon ve Senegalli taraftarlar maç sonunda karşılaşma boyunca tribünlere attıkları çöpleri toplayıp, arkalarını temizleyip öyle ayrıldılar stattan.
Paylaş