Paylaş
Bu güzel ve yerinde cümle engelli hayvanların yardım meleği Hasan Kızıl’a ait.
Videolu haberi tekrar tekrar izledim.
Geçenlerde Türkiye Diyanet Vakfı Ulus-
lararası İyilik Ödülü’nü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinden almıştı Hasan.
Hikayesi, arabanın motoruna sıkışmış bir yavru kedinin ellerinde ölmesiyle başlamış.
O günden sonra sokaktaki hayvanlara daha bir dikkatli bakar olmuş ve yardıma muhtaç olanlara el uzatmaya karar vermiş.
Çevresinde “hayat tamircisi” olarak bilinen ve engelli hayvanlara kendi imkanları ile 200 protez yapan 22 yaşındaki Mardin-Derikli Hasan Kızıl, 1500 kişi arasından seçilerek uluslararası iyilik ödülünü almıştı.
O günden beri bu ödülün aramızdaki yankıları sürüyor.
Bu ödülün sokak hayvanlarını düşünen bir iyiliksevere verilmesi tabii en çok sokak hayvanları için mücadele eden biz hayvanseverleri sevindirdi.
Şahane bir örnek oldu çünkü.
Tüm iyiliklerin bulaşıcı olması dileğiyle.
Savaş karada kazanılır
Yarın vizyona girecek olan “12 Savaşçı” (12 Strong), son yıllarda izlediğim en sağlam savaş filmleri arasındaki yerini aldı.
Gerçek olaylardan yola çıkılarak çekilen film, 11 Eylül saldırıları sonrasında özel bir görev için Afganistan’a giden ABD özel kuvvetler ekibinin hikayesini anlatıyor.
12 kişilik ekip, Taliban’a karşı savaşan General Dostum ile birlikte zorlu bir mücadelenin içine giriyor.
Savaşın, koordinatları verip havadan bomba atmakla değil, karada kazanılacağını anlayan Amerikalı askerler, at üstünde Dostum’un adamları ile birlikte göğüs göğüse mücadeleye giriyor.
Atla savaş demişken hiç endişe etmeyin, atların düştükleri tüm sahneler dijital ortamda yapılmış.
Yani bizdeki dizilerde olduğu gibi tek bir sahne için aynı at üç kez aynı yerde aynı şekilde düşürülmemiş!
Neyse, “12 Savaşçı”nın özellikle kara savaşı sahneleri sürükleyici, gerçekçi ve heyecan yüklü.
Chris Hemsworth ve Michael Shannon gibi güçlü oyuncular da filmi izlenir kılan diğer özellikler.
Hakan Peker saygısız mı?
Hakan Peker’in TRT Müzik’te canlı yayını terk etmesi bir türlü gündemden düşmüyor.
Herkes “kibirli”, “egolu”, “saygısız” gibi sıfatlarla yükleniyor Hakan’a.
Yayında kendisine söz verilmeyince “Ben saksı mıyım!” diye bağıran rahmetli Erol Büyükburç’la karşılaştıranlar var.
Bense ona fazla yüklendiklerini düşünen tarafım.
Program başından beri reji ile sorun yaşadığını kendisi de söylemiş zaten.
Sanatçılar duygusal insanlar.
Şarkı söylemek de duyguyla, moralle yapılan bir iş.
İnsan canı sıkılınca, sinirlenince, moral bozukluğundan boğazı düğümlenince şarkı falan söyleyemez.
Hakan’a olan da tam olarak bu bence.
Yayını terk etmesinin nedeni de kibir değil o halde şarkı söylemeye devam edemeyecek olması.
Hakan’a neden bu kadar yüklenildi, ben anlamadım.
Paylaş