İlkleri başaran duayen Prof. Dr. Çiğdem Kağıtçıbaşı

Kendi alanında bir numara olduğu kadar Türkiye’nin yüz akıydı. Akademisyenlerin zorlandığı sosyal bilimler alanında yaptığı çalışmaları dünyaca ünlü bilim dergilerinde yayınlanmakla kalmadı, binlerce atıf aldı, adını altın harflerle yazdırdı. Okul öncesi eğitim denince akla gelen isimlerden biri oldu. 1982-1991 yılları arasında Prof. Dr. Sevda Bekman ve Prof. Dr. Diane Sunar ile yaptığı dünyanın en uzun soluklu araştırmasıyla yine farkını ortaya koyarak dünya akademik camiasında sesini duyurdu.

Haberin Devamı

HER DAİM SAHADAYDI

Onu farklı kılan bildiklerini sadece teoriyle anlatması değildi. Her daim sahada olur, araştırmanın sonuçlarını da halkın anlayacağı basit bir dilde anlatırdı. Üstten bakan bir anlayış yerine insanları kucaklayan, seven, samimi ve içtendi. Çocuklar, anneler, kadınlar ve hatta babalar ona çok şey borçlu. Gazetemizden Elif Ergu’ya verdiği bir röportajda “Öncelikle eğitime ağırlık verilmeli. Kadınlar çalışma yaşamına çekilmeli. Kalkınmanın sağlanması için bu şart” diyerek kadınların eğitimi ve istihdamına verdiği değeri açıkladı. AÇEV’in “Baba Destek Projeleri” ile ailenin bilinçlenmesine çok katkısı oldu.

HOCALARIN HOCASI

Hocaların hocası, psikoloji öğrencilerinin olmazsa olmazıydı. İlerleyen yaşına rağmen hala ders vermeye, üretmeye, toplumu aydınlatmaya devam ediyordu. Hep araştırdı, yazdı ve bunları bitmeyen bir enerjiyle, mutlulukla ve çalışkanlıkla yaptı. “Susam Sokağı”nı ülkemize getirerek televizyonun eğitimde kullanılmasına öncülük etti. 20 Haziran 2016’da konuştuğumuzda Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz’a seslenerek okul öncesi eğitimde gerilemeler olduğunu belirterek, buna eğilmesi çağrısında bulunarak şöyle söylemişti:
“Okul öncesi eğitime eğilin. İnsana yatırım için bu bir numaralı yatırımdır. Okul öncesi öğretmeni yetişiyor, bu konuda bilinçlenme var ama siyasi irade ve yatırım lazım. Bunun için çok geç kalındı. Gelişmiş ülkelerde yüzde 100’lere ulaşılırken bizde bir yıllık okul öncesi eğitim yüzde 67’den şimdi yüzde 50’lere düşmüş durumda. Üstelik yoksul çevrelerden gelip okul öncesi eğitime en çok ihtiyacı olan kesim, okul öncesi eğitimden en az yararlanabiliyor.”
Dostu Ayşen Özyeğin’in duyarlı olduğu çocuk ve aileyle ilgili önemli bir sivil toplum kuruluşu olan Anne Çocuk Eğitim Vakfı’nı meslektaşlarıyla kurarken bu konuyu Türkiye gündemine taşıdı. Bilimsel temelli erken çocukluk eğitiminin devlet politikası haline gelmesi için çok çaba harcadı. Çocukların erken yaştan itibaren sağlıklı ve olumlu gelişmesinin sağlanması gerektiğini, bunun da en değerli ekonomik ve sosyal yatırım olduğunu, diğer ekonomik yatırımlardan daha fazla getirisi bulunduğunu her konuşmasında sık sık vurguladı. Anne babalara çocuklarını 3 yaştan itibaren mutlaka anaokuluna vermeleri gerektiğini söyledi.

Haberin Devamı

ADINA KÜRSÜ KURULDU

Haberin Devamı

Çalıştığı Koç Üniversitesi; geçtiğimiz mayıs ayında kendisinin de çok çaba harcadığı “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Sürdürülebilir Kalkınma” konusunda adına UNESCO kürsüsü kurdu. Toplumsal cinsiyet eşitliği ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında çeşitli çalışmalar yapacak kürsüde bir de bilim ödülü oluşturuldu. Yüzünde sıcak bir gülümseme, özenerek giyimi, alçak sesle tane tane anlatımı, sıcacık bakışı hiç gözümün önünde gitmeyecek... Aileye, çocuklara, kadınlara ve en önemlisi eğitime çok şey kattın hocam... Çok erken gittin... Sizden daha öğrenecek çok şeyimiz vardı...

Yazarın Tüm Yazıları