Paylaş
AB’nin 10-11 Aralık zirvesinde Türkiye’ye yönelik Doğu Akdeniz krizi nedeniyle istenen yaptırımları kısıtlı tutması bir rahatlama yaratırken, ABD Başkanı Donald Trump giderayak, Rusya’dan S-400 füze savunma sistemi alması nedeniyle yaptırım düğmesine bastı.
TRUMP İLE SON KRİZ
OBAMA döneminde ABD’den istediği şartlarda füze savunma sistemi alamayan Türkiye, bu ihtiyacını Rusya’dan karşılamak zorunda kalmıştı. Rusya ile satın alma işlemi devam ederken Trump da Türkiye’nin Obama döneminde ABD’den Patriot alamadığı için Rusya’ya yöneldiğini kabul etmişti.
Ancak bu tavra rağmen Trump döneminde Türk-ABD ilişkileri inişli çıkışlı bir seyir izledi. ABD, Türkiye’yi ortağı olduğu F-35 savaş uçağı projesinden çıkarırken, Suriye’de terör örgütü PKK/YPG ile işbirliği, FETÖ’nün iade edilmemesi gibi Türkiye’yi rahatsız eden tercihlerini sürdürdü.
Öte yandan ABD Kongresi baskıyı arttırırken beklenti daha çok Trump’ın bu yaptırım dosyasını Demokrat halefi Joe Biden’a bırakabileceği yönündeydi.
MÜTTEFİKE CEZA
FAKAT Trump, başka nedenlerle veto edeceğini söylediği savunma bütçe yasasını beklemeden Türkiye’ye yaptırım kararına onay verdi. Trump yönetimi, bu adımıyla 2017’de Rusya, Kuzey Kore ve İran gibi ülkeleri hedef almak için yürürlüğe giren ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası’nı (CAATSA) ilk kez uygulayarak müttefiki Türkiye’nin savunma sanayisini hedef aldı.
CAATSA, başkana 12 maddeden en az beşini seçerek uygulama yükümlülüğü getiriyor. Trump yönetiminin seçtiği beş yaptırımdan en ciddisi Savunma Sanayii Başkanlığı’na ABD’den ihraç lisansı ve yetkileri için yasak getirilmesi oldu. Böylece ABD, Kore savaşından bu yana Afganistan’da, Bosna’da, Kosova’da, Suriye’de işbirliği yaptığı NATO müttefiki Türkiye’yi, bir anlamda Rusya, İran ve Kuzey Kore gibi hasım saydığı ülkelerle aynı kefeye koymuş oldu.
NE ANLAMA GELİYOR
TRUMP Yönetimi’nin aldığı bu kararın elbette siyasi, ekonomik, jeopolitik iz düşümleri bulunuyor.
Dünyanın en büyük silah satıcısı olan ABD bu üstünlüğünü korumaya çalışırken Rusya veya hasım saydığı başka ülkelerden alım yapmaya hazırlanan Hindistan, Malezya, Endonezya, hatta Avrupa ülkelerine ‘yaptırım kartı’ göstermiş oluyor. Bu işin ekonomik kısmı.
İşin siyasi boyutu 2024 seçimleri ile ilgili olabilir. Yaptırımların hayata geçirilmesinde etkili olduğu söylenen Dışişleri Bakanı Mike Pompeo’nun 2024 seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti’den aday olabileceği belirtiliyor. Hatta Trump’ın bile yeniden aday olabileceği konuşulanlar arasında. Dolayısıyla Trump-Pompeo ikilisi ABD’de yaptırım isteyen siyasi aktörlere bu hamleyle bir nebze yanıt vermiş oluyor.
Meselenin jeopolitik boyutu ise daha çetrefilli. ABD yönetimi, Çin’in yükselişini, Rusya’nın Ortadoğu’da artan nüfuzunu bir güvenlik riski olarak görüyor. Türkiye, dış politikada uluslararası denge arayışı çerçevesinde ilişkilerini tesis etmeye çalışsa da belli ki bu açılımlar Washington’ı rahatsız ediyor.
ŞİMDİ NE OLACAK
AYRICA, ABD’de Türkiye’nin Libya, Dağlık Karabağ, Doğu Akdeniz’deki pozisyonlarından hoşnut olmayan çevreler söz konusu. Dolayısıyla ABD’nin Türkiye’ye çıkardığı S-400 faturasının içinde bu kalemleri de görmek mümkün.
Öte yandan Donald Trump, yaptırım kararıyla 20 Ocak’ta işbaşı yapacak Joe Biden’a aslında Türkiye ile yeni bir sayfa açma fırsatı veriyor. Ancak bu sayfaya ‘S-400’ler gitmeden yaptırımlar kaldırılamaz’ diye de bir not düşülmüş.
Bu şartlar altında iki ülke lideri ara bir yol bulur, Kongre ikna edilebilir mi şimdilik belli değil? Şu an kesin olan tek şey iki ülke ilişkilerini zor bir gündemin beklediği.
Paylaş