Paylaş
Nitekim orada da ABD’nin desteklediği terör örgütü PKK’nın uzantısı YPG’nin ana unsur olduğu SDG, Rakka’nın tarihi surlarının ABD tarafından bombalanmasının ardından kentin eski mahallelerine sızdı.
Ancak son birkaç gün içinde yaşanan gelişmeler ve açıklamalar şunu gösteriyor; Suriye’de savaş bitmekten henüz çok uzak; bir yandan da yerel, bölgesel ve küresel güçler DEAŞ sonrası Suriye’nin paylaşımı için bilek güreşine tutuşmuş durumda.
YPG’YE VERİLEN SİLAHLAR
TÜRKİYE, geleneksel olarak bir Arap şehri olduğu gerekçesiyle Rakka’ya yönelik operasyonun Ankara’nın desteklediği Suriye unsurlarıyla yapılması için çok bastırdı; YPG’ye silah verilmesine şidddetle karşı çıktı. Ancak DEAŞ’ın 2014 yılında Kobani’yi işgal etmesinden bu yana YPG ile yakınlaşma sürecine giren ABD, bu operasyonu SDG ile sürdürme kararından vazgeçmedi.
ABD Savunma Bakanı Mattis, Rakka’dan sonra da SDG ile işbirliği yapabileceklerini, duruma göre silahların alınıp başka teçhizatın verilebileceğini söylüyor.
ABD’nin bu tutumunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın önceki akşam France 24 kanalında “Kimse kimseyi aldatmasın. Bu silahlar PYD’ye verilmiştir ve onlarda kalacaktır” diyerek değerlendirdi. Ayrıca Erdoğan, “Eğer YPG’den (Türkiye’ye) tehdit gelirse askerimiz, ÖSO ile her türlü operasyona hazırdır” da dedi.
AFRİN TARTIŞMASI
CUMHURBAŞKANI Erdoğan’ın açıklamaları tam da Türkiye’nin Hatay ve Kilis’in altındaki PYD kontrolündeki Afrin’e müdahale etmeye hazırlık yaptığının konuşulduğu bir dönemde geldi.
Suriyeli Kürtlerin ‘Rojava’ diye andıkları kuzeyde batıdan doğuya doğru tek taraflı kanton ilan ettikleri üç ana bölge var. Afrin, Kobani ve Cezire. En batıda kalan Afrin ile doğusundaki Kobani arasında Fırat Kalkanı harekâtı ile kontrol sağlanan TSK’nın da bulunduğu bölge söz konusu.
Türkiye, Afrin’deki PYD/YPG unsurlarını füze atışları ve sızmalar nedeniyle bir güvenlik tehdidi olarak algılıyor. Ayrıca Ankara’nın baştan beri Suriye’nin kuzeyinde olası bir Kürt kuşağı oluşumundan rahatsız olduğu biliniyor. Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş, Türkiye’nin buradan gelebilecek bir terör saldırısını önleyecek güçte olduğu söyledi. Kurtulmuş, Afrin’deki PYD/YPG unsurlarının varlığından duyulan rahatsızlığın Rusya tarafından da bilindiğini kaydetti.
RUSYA’DAN YEŞİL IŞIK MI
18 Haziran’da Suriye rejimine ait bir uçağın ABD tarafından düşürülmesinin ardından Washington’a tepkili olan Rusya’nın Afrin’de Türkiye’nin olası bir operasyonuna karşı çıkmayacağı konuşuluyor.
Ancak dün Rusya Dışişleri Bakanlığı’ndan ‘Türkiye, Afrin’i ele geçirmek için operasyon başlatırsa tavrınız ne olacak’ sorusuna yanıtı dikkat çekiciydi.
Rus Dışişleri Sözcüsü Mariya Zaharova, ‘Rusya’nın söz konusu ülkenin yasa, egemenlik ve toprak bütünlüğüne tüm aktörlerin saygılı olmasını beklediklerini’ söyledi. Suriye’nin kendi sorunlarını kendi içinde çözmesi gerektiğini belirten Zaharova, ‘Suriye’deki Kürt azınlığı önemli faktörlerden biri’ diyerek yeni anayasa hazırlanırken onların da sürece dahil edilmesi gerektiğini söyledi.
Öte yandan Rus ‘Postskirpum’ haber sitesine konuşan Irak Kürt Bölgesel Yönetimi lideri Mesut Barzani’ye yakın Suriye Kürt Ulusal Konseyi Başkanı İbrahim Biro, ‘bir süper devletin talimatıyla Afrin’in Esad rejiminin kontrolüne devredilmesi için gizli görüşmeler yürütüldüğünü’ öne sürdü.
PYD’YE HAVA KORUMASI MI
ABD’nin DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk, SDG’nin salı günü Rakka’nın 1300 yıllık surlarından kente sızmasını savaşta ‘önemli kilometre taşı’ olarak niteledi.
9 Temmuz’da ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson’ın Türkiye’de olması bekleniyor. Tillerson’ın ziyaret öncesi Rusya ile Suriye’de ‘uçuşa yasak bölge’yi konuşmaya hazır olduğunu belirtti.
Washington, büyük önem verdiği Rakka operasyonu sürerken SDG’nin odağını dağıtacak Afrin’e olası bir müdahaleye sıcak bakmıyor. Bu durumda ABD, PYD kontrolündeki bölgeleri de uçuşa yasak bölge kapsamına alınmasını gündeme getirir mi?
Suriye’de savaş yeni bir aşamaya giriyor. Türkiye sınır güvenliği için önlem alırken, taraflar zayıflamış DEAŞ döneminde nüfuzlarını arttırmak için pozisyonlarını yeniden belirliyor.
Paylaş