Paylaş
Yıl yeni ama sorunlar eski, dolayısıyla bu sene de bunları ve yenilerini konuşacağız. 2020’deki son yazımın başlığı ‘Muhsin Yazıcıoğlu’na yargı suikastı’ idi.
11 yıldır süren ve halen devam eden soruşturma ve dava dosyalarındaki karmaşa, bir arpa boyu yol alınamamasına yol açıyor.
Yaşadıklarıma rağmen okuduklarım beni hâlâ şaşırtabiliyor, tıpkı 2007’da katledilen Hrant Dink cinayetini araştırmanın başlangıcında gibi hissediyorum kendimi.
2021’in ilk yazısında da Yazıcıoğlu dosyasına devam edeceğim. Çünkü 25 Mart 2009 günü kendisini taşıyan helikopterin düşmesi, iddialara göre düşürülmesi sonucu yanındaki beş kişiyle hayatını kaybeden BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu dosyasında 11 yıl sonra yeni bir boyuta geçildi. Üst düzey bazı kamu görevlilerinin sanık olduğu Yargıtay 5. Ceza Dairesi’ndeki yargılamada savcılık 221 sayfalık ana, 81 sayfalık ek mütalaasını verdi. Öte yandan Kahramanmaraş Savcılığı da 10 Aralık 2020 tarihli 96 sayfalık yeni bir iddianame hazırladı.
İTİRAFÇI FETÖ’CÜ HER ŞEYİ ANLATTI
Her iki kurumun çalışmaları, Yazıcıoğlu’nun ölümü öncesi gelişmelerde, ölümü ve ölümü sonrası soruşturmaların karartılmasında Fetullahçı Terör Örgütü’nün istihbarat ve yargıdaki uzantılarının rollerini ortaya koyuyor.
Bu konudaki en önemli gelişme, FETÖ’nün Elazığ il avukatlar sorumlusu Abdullah Önder’in 8 Mayıs 2018’de Kahramanmaraş Savcılığı’na verdiği 6 sayfalık ifade oldu.
1995 yılında Çukurova Üniversitesi’nden mezun olduktan sonra çeşitli okullarda öğretmenlik yapan Önder, 2004 yılında Elazığ’da FETÖ yapılanmasına girdi.
FETÖ’nün Elazığ il imamı Mehmet Durakoğlu’na bağlı çalışan Önder, 2014 yılından 2 Mayıs 2017 tarihine kadar örgütün Elazığ avukatlar sorumlusu olduğunu anlattı. 15 Temmuz sonrası eşi FETÖ üyeliğinden tutuklanınca örgütten ayrılan Önder, 37 gün hapis yattıktan sonra tahliye edildi. Kahramanmaraş’taki Yazıcıoğlu soruşturmasında ikinci takipsizlik kararı 10 Nisan 2018’de kaldırıldıktan sonra, yeniden açılan dosya kapsamında 8 Mayıs 2018 günü itirafçı oldu.
Önder, 2014 yılında özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasından sonra Malatya’dan Kahramanmaraş’a gönderilen Yazıcıoğlu dosyasından gizlilik kararının kalktığını, FETÖ’cü avukat Mustafa Atalar’ın, düşen helikopterden elektronik cihazları söken FETÖ’cü askerler Davut Uçum ile Aydın Özsıcak’ın savunmasını üstlendiğinin ortaya çıktığını, bunun da örgütte büyük bir paniğe yol açtığını anlattı. Bilindiği gibi Uçum ve Özsıcak, 15 Temmuz darbesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik Marmaris’teki saldırıyı gerçekleştiren ekip içinde de yer alıyordu.
İTİRAFLARI, HTS VE BYLOCK İLE ÖRTÜŞTÜ
Abdullah Önder, FETÖ’cü bir avukatın FETÖ’cü askerlerin savunmasının almasının örgütü zor durumda bıraktığını, konunun İzmir’de yaşayan örgütün üst düzey yöneticilerinden Barbaros Kocakurt üzerinden Pensilvanya’daki örgüt elebaşına ulaştırıldığını anlattı. Konuyla ilgili şubat ayında yazdığım yazılarda Önder’in anlattıklarının HTS kayıtlarıyla örtüştüğünü aktarmıştım.
Önder, ifadesinde FETÖ’nün hukuk yapılanmasından birçok isme yer verdi. Bunlar arasında FETÖ’cü avukat Mustafa Atalar, Elazığ il imamı Mehmet Durakoğlu, FETÖ’cü avukat Ahmet Atilla Kavuran, büyük bölgeci Sezai Çetin, Gaziantep bölgesi avukat dernekleri imamı Turan Canpolat, Malatya dar bölge sorumlusu Halil Kayış’ın yanında birçok FETÖ üyesi bulunuyor. Abdullah Önder’in ismini verdiği FETÖ’cü avukatlardan birisi Gaziantep avukatlar sorumlusu Kamil Bakum’du. Önder’in, “Konuşursa Yazıcıoğlu suikastı çözülür” dediği 6 kişiden birisiydi.
DOSYA NASIL KAPATILDI?
Abdullah Önder, ifadesinde Yazıcıoğlu dosyasının üstünün kapatılmasında Bakum’un rolünü şu sözlerle anlatmıştı: “Bu görüşme sonrası Mehmet Durakoğlu Elazığ’a döndüğünde kendisine neler konuşulduğunu sordum. Mehmet Kocatürk ile beraber Kamil Bakum ile de görüştüğünü, ayrıca Gaziantep ilinde örgütün ‘hâkim ve savcı sorumlusu’ ile de görüştüğünü söyledi. O dönem Muhsin Yazıcıoğlu dosyasına bakan soruşturma savcısı olan ve halen Elazığ Cumhuriyet Başsavcısı olan Habip Korkmaz’ın yabancı biri olmadığını, bizim abilerimizden biri olduğunu, kendisine örgütün ‘Gaziantep hâkim-savcı bölge sorumlusunun’ ilettiğini söyledi.”
Önder bu kişilerle birlikte örgütün kripto haberleşme sistemi ByLock’u kullandıklarını da itiraf etti. Yargıtay 5. Dairesi Savcılığı tarafından hazırlanan mütalaalarda ve eklerinde yer alan bilgilere göre Abdullah Önder’in adını verdiği tüm FETÖ’cülerin ByLock kullandığı tespiti yapıldı.
Benim kafamı karıştıran şey ise Kahramanmaraş Savcılığı’nın hazırladığı 10 Aralık 2020 tarihli son iddianamede bu kişilerden sadece avukat Mustafa Atalar’ın isminin sanık olarak yer alması oldu. Buna karşın iddianamenin sonunda alışılmışın dışında bir “not” dikkatimi çekti.
Notta, “Abdullah Önder’in ifadesinde adı geçenlerle ilgili şüpheli oldukları soruşturma ve kovuşturma dosyalarında değerlendirilmek üzere gerekli işlem kısıtlama kararının kalkmasıyla yapılacaktır” deniliyor.
Oysa bu kişilerle ilgili tüm iddialar Abdullah Önder’in ifadesinde anlattığı Yazıcıoğlu dosyasına müdahale ile ilgili. FETÖ’cü avukat Atalar bu dosyada sanıkken diğerleri neden değil anlamış değilim. Ya da diğerleri bu dosyada sanık değilken Atalar neden sanık?
SAVCILIK, SUİKAST SORUŞTURMASINI İŞARET EDİYOR
‘MUHSİN Yazıcıoğlu’na yargı suikastı’’ yazımla ilgili Kahramanmaraş Başsavcısı İlker Yazıcı, yazılı bir mesaj yolladı. Mesajı noktasına dokunmadan aynen yayınlıyorum: “2014/7651 soruşturma numaralı dosya üzerinden 13/05/2014 tarihinde o tarihte dosya savcısı olan Habib Korkmaz tarafından ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de; Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 17/06/2014 tarih ve 2014/641 değişik iş sayılı kararıyla kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın kaldırıldığı, verilen EK KYOK kararının kaldırılmasına dair kararı veren mahkeme başkanı Ahmet Maden hakkında Bylock kullanıcısı olduğundan bahisle Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesinde Örgüt Üyeliğinden kovuşturma bulunmaktadır.
Dursun Özmen ile irtibatı bulunan Tamer Bülent Demirel ile Abdullah Önder’in ifadesinde geçen Elazığ imamı Mehmet Durakoğlu ve diğerleri suikast iddiası bulunan ana soruşturma dosyasında şüpheli konumunda bulunmaktadırlar. Ayrıca Abdullah Önder’in ifadesinde adı geçenler hakkında soruşturma ve kovuşturma dosyalarına konulmak üzere dağıtımı yapılmıştır. İddianamede yer alan şüphelilerin gizli tanık ve tanık ifadelerini alan dönemin Adana Özel Yetkili Cumhuriyet başsavcılığında görevli Cumhuriyet savcısı ile Malatya Özel Yetkili Cumhuriyet başsavcılığının görevli Cumhuriyet savcıları hakkında 23/12/2019 tarihinde Hakimler ve Savcılar Kuruluna bildirimde bulunulmuştur.
Devam olunan asıl dosyada (suikast v.s. iddialarıyla ilgili) soruşturma devam etmekte olup bununla ilgili yeniden geniş kapsamlı bilirkişi raporu aldırılması için yapılan çalışma ve eksik kalan ifade ve soruşturma işlemleri devam etmektedir.”
Bildiğim kadarıyla suikast iddiası, helikopterin olay sırasında yakınında uçan iki F4 bir F16’nın yarattığı basınç ve etki sonucu düşürülmesiyle ile ilgili. Basın açıklamasında bu konuyla ilgili yeni bir uzman bilirkişi görevlendirileceği belirtildi.
FETÖ’nün hukuk yapılanmasının dava dosyasına müdahale etmesi ile suikast soruşturması arasındaki bağlantıyı kurmak zor. Dolayısıyla, “Diğerleri yokken Mustafa Atalar tek başına neden sanık yapıldı?” sorusu hâlâ yanıtsız. Başsavcılık, dosya hakkında karar veren hâkim ve savcılarla ilgili de ayrıntı vermiş. Onlara da tek tek değinmek gerekecek. Zaten yazıma ‘Yazıcıoğlu’na yargı suikastı’ başlığını atmamın nedeni de biraz bu.
Tüm çabamız, bir daha böyle ihmal/kasıtlar yaşanmasın ve artık Yazıcıoğlu dosyasında adalet sağlansın diye.
Paylaş