Paylaş
“Milli spor: Güreş
Milli yemek: Kuru fasulye
Milli içki: Rakı
Milli içecek: Ayran
Milli duygu: Linç
Siyasi görüşler değişse de Türkiye’de yaşayan herkesin milli duygusu: Linç.
Farklı düşünen herkes sosyal medya üzerinden birbirine küfür ediyor. Hatta öldürmeye varan tehditler savruluyor. İktidar da şikâyetçi bundan, muhalifler de. En tuhafı, durumdan şikâyetçi olan kesimlerin de bu kampanyaları yapması. Çünkü ortak düşüncede birleşilemeyen Türkiye’de ‘milli duygumuz’ linç oldu...”
MİLLİ FELAKET OLACAK
O yazım şu cümleyle bitiyordu: “Sosyal medya hesapları üzerinden kitlesel linç, sokakta şiddete dönüşüyor. Bunun mutlaka kontrol altına alınması gerekiyor. Yoksa linci tetikleyen bu milli duygunun sonu, bizi milli felakete götürecek.”
2.5 yıl önce bu yazdığım maalesef gerçek oldu. Bugün sosyal medyada, herkes birbirine küfür ediyor, hakaret ediyor, linç ediyor. Gelin görün ki küfredenler, yapılana seyirci kalanlar da şikâyetçi hale geldiler.
Ama onlar kendilerine yapılan hakaretlerden şikâyetçiler. Karşısındakine, düşman gördüğüne, rakibine yapılanlar konusunda oldukça sessiz ve son derece rahatlar...
BİR DÖNEMİN SONU
Sosyal medyayı; yalan, iftira, hakaret, algı operasyonu mecrası haline getiren bu yapılar için artık yolun sonu görünüyor. Sosyal medya konusunda yasaklayıcı değil ama düzenleyici bir hukuki altyapının oluşturulması her kesimin beklentisi. Buradaki endişe, yasaklama konusunda.
MHP kısa süre önce bu öneriyi TBMM’ye getirmişti. Genel olarak kimlik numarasıyla sosyal medyaya giriş konusundaki bu yasanın özelliği, aslında farkındalık yaratmak. Yasa gündeme alınmasa da bir düzenleme ihtiyacının olduğu bugün daha çok anlaşılıyor. MHP milletvekili Yücel Bulut ile bu konuda yaptığım görüşmede o da bu yönüne dikkat çekti. Yücel, “Türkiye’nin eli kolu öyle bağlı ki, tek bir temsilcilik açmayan şirketler Türk mahkemelerinin aldığı kararlardan birini dahi uygulamadı. Yani tek bir trol hesap hakkında mahkemenin aldığı karar uygulanmadı. Sadece bu uygulansa, trol hesapların saldırılarını bile engellemek mümkün olurdu” dedi.
YASAKLAMA DEĞİL DÜZENLEME OLMALI
Sosyal medya şirketlerinin, ABD başta olmak üzere Avrupa’da ve bazı Arap, bazı Uzak Doğu ülkelerinde ofisleri bulunurken, yıllardır Türkiye’de iletişim için dahi tek bir büro açmadılar. Onların Türkiye’de haklarını koruyan pahalı avukatları var ama siz kendinizi onlara karşı koruyacak tek bir muhatap bulamıyorsunuz. Bunu resmi makamlar için değil; hakarete, linçe, saldırıya uğrayan sade yurttaşlar için söylüyorum. Şimdi sosyal medya konusunda yeni bir düzenleme tartışılıyor. Özellikle şirketlerin Türkiye’de ofis açması, sahte hesapların engellenmesi, hakaret, küfür, çocuklara yönelik her türlü istismar, cinsel içerik gibi zararlı yayınların, terör propagandasının önlenmesi gibi kurallar önemli. Ama bir ay önce “Troller patladı” diye 7 bin 340 hesabın kapatılması hakkında bayram edenler, şimdi “Sosyal medyama dokunma” diye kampanya yapıyor. Sosyal medyaya kısıtlama, yasaklama geleceğini düşünenleri tenzih ediyorum ve onların endişelerinin mutlaka giderilmesi gerektiği düşünüyorum ama tamamen boş olan bu alandaki düzenlemeye karşı çıkan organize yapılara bakınca trollerini kaybetmekten korktuklarını görüyorum. İstiyorlar ki kendi trolleri yaşasın, istediği hakareti etsinler. Tamam, etsinler ama kendi kimliğiyle, kimliğinin ortaya çıkacağını bilerek ve hukuki sonuçlarını da öngörerek etsinler o zaman. Bu konudaki düzenleme asla yasaklama içermemeli, Avrupa ülkelerinde hangi kurallar varsa onlar örnek alınsın, yeter... Troller gerçekten patlasın...
TWİTTER’IN KAPATTIĞI 7 BİN 340 HESAP
Kısa süre önce, “Troller patladı” başlığı sosyal medyada oldukça uzun gündem olmuştu, hatırlayan var mı?
Sosyal medya platformu Twitter, Çin ve Rusya’da devlet ve hükümetlere yakın olduğu iddiasıyla 32 bin 242 “trol” hesabını ifşa ederek kapatmıştı. Türkiye’de de 7 bin 340 Twitter hesabı kapatıldığı açıklandı. Basına yansıdığına göre, Twitter bu hesapları, “AKP ve Cumhurbaşkanı Erdoğan lehine siyasi söylemi kuvvetlendirmek” yanında şu sebeplerle de kapatmış:
“ HDP’yi eleştirmek ve terörizm ile ilişkilendirmeye çalışmak,
CHP’yi eleştirmek,
Türkiye’nin Suriye’ye müdahalesini desteklemek,
Barış Pınarı harekâtının uluslararası meşruiyetini arttırmak,
2017’de Erdoğan’ın gücünü arttırdığı anayasa referandumuna destek vermek,
Türkiye’nin Suriye, Libya ve Katar ile ilgili dış politikasını desteklemek.”
Elbette sahte isim, başkasına ait görselle, simgelerle açılan trol hesapların kapatılmasından daha doğal bir şey olamaz. Ad ve soyadla yazmaya cesaret edilemeyen şeyi, sahte bir isim arkasına gizlenerek yazma ve bunu yaparken de kişilerin haysiyet ve şerefiyle oynama hakkı kimseye tanınamaz.
Ancak, Twitter’ın 7 bin 340 hesabı kapatmasındaki gerekçeler bu kuruluşun Türkiye’ye bakışını da gösteriyordu.
PKK VE FETÖ PROPAGANDASI SERBEST
Buna karşın Twitter’da PKK propagandası, FETÖ yalanları yazmak, algı operasyonu yapmak serbest. 7 bin 340 hesabın kapatıldığı dönemde, sahte bir “ifade özgürlüğü” söylemi tutturan kesimler o gün Twitter’ın bu kararını alkışlayıp “Troller patladı” diye şenlikler yapıyorlardı. Elbette troller patlasın ama trolle mücadele eşitlik şart.
Peki ya diğer troller? Tek tek, isim isim, grup grup, parti parti saymayayım: Türkiye’de trolden bol ne var? Mevcut ve yeni kurulan partilerin ilk yaptıkları şey, sosyal medyayı ama özellikle Twitter’ı savaş alanı olarak gören trol orduları kurmak.
Özellikle saldırı, küfür, hakaret ve sosyal linç konusunda kimi zaman birbirinden bağımsız, çoğu zaman da birbirlerini destekleyen trol ordularının bu karşılıklı desteği siyasi ittifakları da yansıtıyor. Ama siyasi partilerin trol çetelerinin başındakilerde sosyal medyayı manipüle edecek zekâ yok, tecrübesizler, kısa sürede de ortaya çıkıyorlar.
Bu konuda asıl mahir grup FETÖ’cülerdir.
FETÖ’NÜN RENKLİ TROLLERİ
FETÖ’cülerin her siyasi kimlikte ‘trol başı’ olan hesapları var. AKP’li, MHP’li, CHP’li, HDP’li, İP’li dahil, her görünümde yüz binleri bulan takipçisi olan trol hesapları mevcut. Kitleleri etkilemekte mahirler. FETÖ’nün “renklendirme” taktiğini en etkili kullandığı alan sosyal medyadır. Zaman zaman örnek veririm, FETÖ’nün mahrem imamı Hüseyin Y. Dahil başka örgüt üyeleri tarafından da işletilen @kacsaatolduson isimli hesap bunlardan birisiydi. 34 sayfalık itiraflarında muhalif kesimi nasıl parmağında oynattığını anlattı.
Paylaş