Provokatörlerin ifadesinden; ‘Şizofrenim’, ‘Kara büyü yaptılar’!

FETÖ suikastıyla öldürülen BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, 2007’de Hrant Dink suikastı sonrası “Bizim tarla çoktan sürülmüş” demişti. Hrant Dink Vakfı’na ölüm tehdidi gönderenlerin ifadelerini okuyunca, “Kirli eller MHP’ye bir tuzak mı kuruyor?” diye düşünmeden edemedim.

Haberin Devamı

E-posta yoluyla Hrant Dink Vakfı, Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’e ve avukatlarına yönelik ölüm tehdidi mesajları gönderen ve hemen ardından İstanbul Cumhuriyet Savcılığı’nın resen başlattığı soruşturma sonucu kısa sürede yakalanıp, tutuklanan Hüseyin Ateş ve Ersin Başkan’ın ifadelerini okudum. Sözleri beni şaşırtmadı, her yerinden provokasyon kokuyor.

SUÇ MAKİNELERİ

Önce her iki kişinin suç sicilini hatırlatayım...

Konya’da gözaltına alınan Hüseyin Ateş’in “kasten yaralama, tehdit, hakaret ve asayişe müessir fiiller” nedeniyle adli kaydı var. İstanbul’da gözaltına alınan Ersin Başkan’ın da “uyuşturucu madde kullanmak, tehdit, kasten yaralama, parada sahtecilik, hırsızlık, terör propagandası yapmak” suçlarından kaydı bulunuyor. Her ikisi de suç makinesi.

Haberin Devamı

Provokatörlerin ifadesinden; ‘Şizofrenim’, ‘Kara büyü yaptılar’

Bu profil, 2006 yılında Trabzon’da Rahip Santoro’yu öldüren 16 yaşındaki Oğuzhan Akdin ile yine Trabzon’da Emniyet İstihbarat’ın yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel ve beraber hareket eden Yasin Hayal’in yönlendirdiği 17 yaşında iken 2007 yılında Hrant Dink’i öldüren Ogün Samast’ı hatırlattı bana. 14 yıl önceki suikastlarda katiller ağır ceza almaması için 18 yaşın altından seçilmişti. Katiller ve arkasından onları yönlendirenlerin adli durumları gibi psikolojik durumları da kısmen benzerlik taşıyordu.

Tamamına yakını, “kriminal tipler” diyebileceğimiz suça eğilimli kişilerdi. Tüm bunların FETÖ’cü istihbaratçıların komplosu olduğunu artık herkes biliyor.

İNŞAAT İŞÇİSİNİN AMANSIZ TAKİBİ!

Gelelim ilk tehdit mesajını atan Hüseyin Ateş’in ifadesine, şunları söylüyor;

“17 Mayıs 2020 tarihinde Facebook’taki hesabımda Karabağ’daki çocukların nasıl öldürüldüğünü gösteren bir video izledim ve daha sonra bu videoya gülücük atan sosyal medya kullanıcılarının olduğunu gördüm. Daha sonrasında bu kişiler hakkında araştırma yaparken Hrant Dink Vakfı’nın instagram hesabını takip ettiklerini gördüm. Bunun üzerine bu vakıftan bilgi almak amacıyla internet sitelerinden iletişim numaralarını aldım. Aynı gün içerisinde kullanmakta olduğum telefonla Vakıfı aradım. Açmayınca vakfa mail attım. Bu mailleri 27 Mayıs günü attım...”

Haberin Devamı

Hüseyin Ateş’in 27 Mayıs 2020 günü attığı ilk tehdit e-posta mesajı şu;

“Size şunu sormak istiyorum. BM, AGİT diğer kuruluşların tanımadığı Karabağ, Ermeni işgalinde. Peki size soruyorum, bununla ilgili neden çalışma yapmıyorsunuz ya da işinize mi gelmiyor? Bakın, hem Türk toprağını işgal edeceksiniz hem de burada kardeş masalları anlatacaksınız, yok öyle. Bir gece ansızın geleceğiz, orayı başınıza yıkacağız.”

Hüseyin Ateş, bu kez sabaha karşı, attığı ilk e-postadan dört saat sonra yani 28 Mayıs 2020’de saat 03.49’da da şu mesajı yolladı. “Ya terk edersiniz ya da ölürsünüz, bu kadarını söyleyeyim, bu sefer Rakel Dink ve avukatı ölecek” diye açıkça Hrant Dink’in eşi Rakel Dink’i ve avukatını ölümle tehdit etti.

Haberin Devamı

Hüseyin Ateş, yalnızca ortaokulu okumuş, inşaatlarda çalışan bir seramik işçisi. Ve ne ilginçtir, Karabağ sorunu ile o kadar ilgili ki, bu sorunla hiçbir ilgisi olmayan, hatta Youtube’a, “Hrant Dink” ve “Karabağ” kelimelerini yazsa, onun “Ermenistan Karabağ’da işgal ettiği topraklardan çekilmeli” sözünü bile izleyebilecekken, 17 Mayıs gününden itibaren ısrarla telefon açıyor ve Hrant Dink Vakfı’na ulaşmaya çalışıyor. İnşaatlarda seramikçi olan Hüseyin Ateş, aradan 10 gün geçiyor unutmuyor bu kez e-posta atarak başlıyor tehdide. Öyle ki önce Vakfı, ne oluyorsa sabaha karşı saat 03.49’da da Rakel Dink ve avukatını tehdit etmek aklına geliyor.

‘Şizofrenim…’

Haberin Devamı

Hüseyin Ateş, buna inanmamızı bekliyor. İfadesinden en ilginç bulduğum cümlesini aktaracağım şimdi, Hüseyin Ateş aynen şunu söylüyor, “Ayrıca bana 2019 yılında şizofreni başlangıcı teşhisi konuldu. Bundan dolayı ..., ... ilaçlarını kullanmaktayım.”

‘BENDE KARA BÜYÜ VAR’

Şimdi gelelim, Hrant Dink Vakfı’na 30 Mayıs 2020 günü ikinci tehdit mesajı gönderen Ersin Başkan’ın ifadesine. Ersin Başkan, Hrant Dink Vakfı’nın kendilerine yönelik tehdit ile ilgili açıklaması sonrası kızdığı için kendisinin de tehdit mesajı attığını kabul eder etmez şunu söylüyor; “Bende kara büyü var.”

AMERİKA’DAN 3 AY ÖNCE DÖNMÜŞ

“Ben 2014 yılı Ağustos ayında Amerika Birleşik Devletleri’ne çalışmak için gittim. Babam orada yaşıyordu. Bu nedenle Amerika’ya gittim. Orada New Jersey eyaletinde kaldım tamircilik yaptım. Yaklaşık 5 yıl orada kaldım, 3 ay önce döndüm. Bana orada Türkiye’den büyü yaptılar. Beynim okundu, çenemde ağrı var. Dilimde oynama var ve ciğerlerim kendiliğinden nefes alıyor. Ben yaklaşık 1 yıl önce Amerika’da beyinle ilgili tedavi görmüştüm. Amerika dönüşü bir ay sonra Bakırköy’de hastaneye yattım. Ben oraya büyü çıkarmaları için gitmiştim. Şizofreni teşhisi koydular. Bunu kabul etmiyorum. Başka bir doktora görünmem gerekiyor.”

Haberin Devamı

Ersin Başkan, 30 Mayıs 2020 günü attığı mesajdaki, “...adaleti namluda arayanlarız biz... Anadilinizin ülkesine gidin, ülkeyi kaosa sokmayın” ifadesinin de tehdit etmek amacıyla yazmadığını söylemiş.

ORTAK YÖNLERİ, ‘ŞİZOFRENİM...’ SÖYLEMİ

Tehdit mesajlarını gönderenlerin arasında ilginç benzerlikler var değil mi? Daha önce yaşı küçük failler bulunurdu şimdi, “Şizofrenim...” ya da “Bende kara büyü var” diyenler ortaya çıktı. Bu hastalıklar tıpkı 18 yaşından önce Rahip Santoro’yu ve Hrant Dink’i öldüren katillerin durumunda olduğu gibi ağır ceza almaktan kurtaran bir durum.

Her iki tehdit mesajı atan da ne Hrant Dink’ten ne adına kurulan Vakıf’tan haberdar. Hele eşi Rakel Dink’i ve avukatını açık hedef alması tam bir provokasyon.

İfadeleri okurken bir ayrıntı dikkatimi çekti.

KOMPLO MU VAR?

İkinci tehdit mesajını gönderen Ersin Başkan ifadesinde, “ben kimseye bağlı değilim. Kimseden etkilenmiyorum. Herhangi bir örgütle bağlantım yok. Daha önce 2007-2008 yıllarında Milliyetçi Hareket Partisi’ne gidip orada oturuyordum.”

Şimdi soruyorum, 1995 doğumlu Ersin Başkan’ın 12-13 yaşında olduğu 2007-2008 yıllarında MHP’ye gidip oturması size inandırıcı geliyor mu?

Dikkatinizi çekiyorum, MHP’nin gençlik örgütü “Ülkü Ocakları” demiyor, doğrudan MHP diyor.

Bu ifade bana Hrant Dink cinayetinde tetiği çeken, Ogün Samast ile arkasındaki Emniyet İstihbarat elemanı Erhan Tuncel ve Yasin Hayal’in Büyük Birlik Partisi (BBP) bağlantısını hatırlattı.

 FETÖ, komplonun bir ayağını da orada kurmuştu. Nitekim FETÖ suikastı ile öldürülen BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, Hrant Dink cinayetinden sonra, “Bizim tarla çoktan sürülmüş” demişti.

“Şimdi de birileri MHP’yi bu komploların içine çekmeye mi çalışıyor” diye düşünmeden edemedim.

 

Yazarın Tüm Yazıları