Paylaş
Batuhan Ergin, bunu yazdıktan iki saat sonra FETÖ’cü darbeciler tarafından kalbinden vurularak şehit edildi. Yalnız Batuhan değil, 34 kişi o gece Boğaz Köprüsü’nde şehit oldu. Ve onlar dökülen kanlarıyla yalnız Boğaz Köprüsü’nün adını değil, Türkiye’nin kaderini değiştirdiler. Atatürkçü kılığına bürünmüş FETÖ mensupları tarihin en büyük ihanetini yaşattılar. Ankara’da, İstanbul’da ve Türkiye’nin değişik noktalarında darbecilere direnen milyonların içinden 251 şehidimiz, 2 bin 193 gazimizin fedakârlığı Türk demokrasi tarihine altın harflerle geçti.
TBMM ÜÇÜNCÜ KEZ KAPATILMAKTAN KURTULDU
27 Mayıs 1960’da, 12 Eylül 1980’de iki kez darbeciler tarafından kapatılan Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk milletinin direnişi sayesinde 15 Temmuz gecesi üçüncü kez kapatılmaktan kurtuldu.
Bugün kadar 15 Temmuz darbe girişimini, devam eden yargılamalar, devlet içinde hâlâ devam eden FETÖ’cü temizliği gibi adli boyutuyla tartıştık ve tartışıyoruz. Evet, doğrusu da bu. Devlet içinde son FETÖ’cü temizlenene kadar mücadelenin etkili bir şekilde devam etmesi de gerekir.
Ama yıllar geçtikçe 15 Temmuz’un anlamı üzerinde de yoğunlaşmalıyız. Bunun anlamını kavramalıyız ki, mücadele de yalnız adli bir olay olmaktan çıkarak bir mana, bir anlam kazanması sağlanmalı.
İşte bu yüzden, 15 Temmuz şehidi Batuhan Ergin’in mesajı ile bu yazıma başladım.
Çünkü Batuhan Ergin hiçbir siyasi düşünce içine girmeden, “bana ne” demeden, mahallesine ters düşmek pahasına FETÖ darbesine hesapsızca canını vererek direndi. Çünkü o gece yaşadığı Ortaköy’de öbek öbek insanların marketlerden erzak peşinde olduğunu, makarna, ekmek peşine düştüklerini, bankamatik kuyruklarına girdiklerini gözleriyle gördü.
Oysa o da bakkaldan bir şeyler alıp evine gitmeyi biliyordu. Ama o ne kendini ne ailesini ne de evine erzak almayı düşündü. Devletin tehlikeye düştüğünü gördü.
EN ANLAMLI MESAJLARDAN BİRİSİ
O gece yaşadığı bu iki olayı kafasında birleştirdi ve sosyal medya hesabından, biraz da erzak peşinde koşanlara sitemini de içerecek şekilde, “Eve erzak almaya değil, devletimize sahip çıkmaya geldik” mesajını paylaştı.
Sadece mesaj atıp kenara da çekilmedi, yanındaki arkadaşlarının uyarısına rağmen “Ne olacak, en fazla şehit oluruz” diyerek kurşunların önüne kendisini attı. İşte 15 Temmuz’un bana göre anlamı budur.
Devletin üniformasını giyen, devletin ekmeğini yiyen FETÖ mensupları ihanete kalkışmışken, elinde hiçbir şeyi olmadan devleti onların elinden kurtarmak için öne atılan yiğittir Batuhan ve onunla beraber şehit olanlar. Ne mutlu onların fedakârlığına layık olanlara...
KORKAKLARI DA GÖRDÜK, CESURLARI DA
15 Temmuz gecesi hain ile vatanseverin, korkak ile cesurun kim olduğunu gösteren bir geceydi. Birileri tarafından sürekli “makarnacı” diye aşağılanan insanlar darbeye direnirken, onları aşağılayanlar o gece marketlerdeki son makarnaları yağmalıyordu. Bankamatiklerin önünde, benzincilerde kuyruklara girmişlerdi.
Yani 15 Temmuz gerçek “makarnacıların” kim olduğunu da gösterdi.
Darbecileri balkonlardan alkışlayanları, darbecilere tek bir laf etmeyen, en küçük direniş göstermeyenleri, güçleri ancak minarelerden sala okuyan hocaları, müezzinleri tartaklamaya, yumruklamaya yeten korkak fırsatçıları da gösterdi.
Her yıl 355 gün çekerken, bu korkaklar için 2016 yılı 364 gün çekiyor. Çünkü onlar için öyle bir gün yok, o kahramanlık günü ve gecesi yok. Onlara göre 15 Temmuz hiç yaşanmamış gibi davranıyorlar.
UNUTMAYIN, YOKSA ACINACAK HALE GELİRSİNİZ
Bugün, FETÖ tehlikesi farklı boyutlarıyla devam ediyor. Şehitlerimizin fedakârlığına layık olmak için mücadele etmek herkesin vatandaşlık görevidir. Bazen FETÖ’nün kötülüklerini hatırlatırken, “Acımayın, yoksa acınacak hale gelirsiniz” denir. Evet, bir yönü budur ama ben bu sözü şöyle değiştiriyorum: “Unutmayın, asıl unutursanız acınacak hale gelirsiniz.”
Halen firari olan FETÖ’cülerin tek amacı da budur: Unutmanız. Yaptıkları kötülükleri unutursanız, onlar size yaşadığınız hikâyeyi yeniden yazacaklarını ve buna inandıracaklarını umuyorlar.
O yüzden FETÖ ile mücadelenin en önemli kısmı budur: Unutmamak. Yaptıkları kötülükleri, ihaneti ve tabii şehitlerimizi ve gazilerimizi... Unutmamak, hatırlamak, onları yaşatmanın ve mücadelenin başlangıcıdır.
Ne mutlu şehitlerimize layık olana...
15 TEMMUZ SAYESİNDE
15 Temmuz’da öyle bir milli bilinç ortaya çıktı ki...
Eğer Türkiye ABD güdümünde Suriye’nin güneyinde terör örgütü devleti kurulmasını önlediyse, 15 Temmuz bilinci sayesindedir.
Eğer Türkiye Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarı harekâtlarını yaptıysa, 15 Temmuz bilinci sayesindedir.
Eğer Türkiye ABD’nin tüm itirazlarına ve yaptırım tehditlerine rağmen S-400 alabilmişse, 15 Temmuz bilinci sayesindedir.
Eğer Türkiye denizlerde ‘mavi vatan’a sahip çıkabilmişse, haklarını korumak için Libya’ya yönelik operasyonu yapabilmişse, 15 Temmuz bilinci sayesindedir.
Eğer Türkiye Ayasofya’yı ibadete açabilmişse, 15 Temmuz bilinci sayesindedir.
Paylaş