Aslında Suriye’de Alevi ve Dürzilerin sorunu yeni değil. Farklı yönetimler altında tarihsel bir geçmişe ve bir dizi nedene dayanıyor. İki grubun karşı karşıya geldiği zamanlar da oldu. Esad rejiminin devrilmesi ile 29 Ocak 2025’te Ahmed Şara’nın geçiş dönemi başkanı olarak atanması, ülkenin siyasi sahnesinde yeni bir dönemin başlangıcını işaret etti. Ancak yeni hükümetin işinin kolay olmayacağı biliniyordu. Ülkenin etnik ve mezhepsel yapısının nasıl şekilleneceği hem merak hem de endişe konusuydu. Son dönemde bölgedeki bazı aktörlerin bu yapıyı kendi çıkarları doğrultusunda kullanmaya çalışmasıyla da tansiyon arttı. Ancak;
* Şara, kapsayıcı bir hükümet kurma ve ulusal diyalog konferansı düzenleme sözü verdi. Anayasa komitesi oluşturuldu.
* Amaç Suriye’nin farklı etnik ve mezhepsel gruplarını bir araya getirerek, ulusal birliğin sağlanması ve ülkenin yeniden inşasında ortak bir zemin oluşturmaktı.
* Son dönemde yaşanan olayların ardından Suriye hükümeti yeniden yapılanmaya gidiyor.
ŞARA’DAN KABİNE HAMLESİ
Suriye’deki üst düzey kaynaklardan edindiğim bilgileri sizlerle paylaşacağım. Ulusal birliğin sağlanması için Suriye Devlet Başkanı’nın gelecek hafta dikkat çeken adımlar atması bekleniyor:
* Suriye’nin etnik ve mezhepsel çeşitliliğini kucaklayan bir yönetim modelinin hayata geçirilmesi planlanıyor.
* Bu kapsamda Suriye Devlet Başkanı kabineyi yenileyecek.
PYD lideri Mazlum Kobani ile Şam yönetimi arasında imzalanan sekiz maddelik anlaşma, Suriye’nin geleceği ve bölge için önemli bir adım. Anlaşmanın temel maddeleri, bölgedeki tüm tarafların çıkarlarını gözetmeye yönelik ama aynı zamanda derin riskler taşıyan bir denge oluşturuyor. Bugüne kadar Türkiye’nin güvenliğini tehdit eden bu yapı, PYD ile Şam yönetiminin anlaşmasından sonra yeni bir döneme giriyor.
SDG elebaşı Mazlum Abdi (solda) ile Suriye Lideri Ahmed Şara, hafta başında 8 maddelik bir anlaşma imzalamıştı.
Anlaşmanın içeriği, her ne kadar iki tarafın da Suriye’nin toprak bütünlüğüne dair karşılıklı taahhütlerini içeriyor olsa da temel mesele uygulamada bunun nasıl şekilleneceği. Bu nedenle Ankara’nın temel bakışı “Anlaşma önemli ancak uygulama daha da önemli. Kısaca temkinli bir iyimserlik hâkim” cümleleriyle özetlenebilir. Üst düzey kaynaklarla yaptığım görüşmelerin ardından sizlerle önce anlaşma anına kadar neler yaşandığını paylaşacağım:
ABD İLK GÖRÜŞMEYE KATILMAK İSTEDİ
- Süreçte Suriye Devlet Başkanı ile Mazlum Kobani ilk kez iki ay önce baş başa görüştüler.
- İlk toplantıya ABD de bir temsilcinin katılmasını istedi. Şara bu isteği kabul etmedi. ABD’lilere gerek olmadığı mesajı verildi.
- İlk görüşmede Kobani dinledi, karar açıklamadı, adım atmadı.
ANKARA’NIN
Oysa Rusya başından beri muhatabının ABD olduğu mesajını veriyordu. Her ne kadar Trump öngörülemez bir lider olarak tanımlansa da genel beklenti ABD Başkanlık koltuğuna oturduğunda Rusya- Ukrayna savaşını bitirmek için harekete geçeceği yönündeydi. Öyle de oldu. Üstelik bunun da ötesine geçerek, Biden yönetiminin yere göğe sığdıramadığı Ukrayna Devlet Başkanı’nı tüm dünyanın gözü önünde adeta dağıttı. Avrupa ayağa kalktı, transatlantik ittifakı dağılıyor mu sorusu gündeme geldi. Riyad’da kurulan masada alınan kararlar ve yol haritası açıklanmasa da hayata geçtikçe belli ki dünya gündemini sarsmaya devam edecek:
* Riyad’daki iki ülkenin Dışişleri Bakanları toplantısında bir anlamda bundan sonra teknik heyetlerin üzerinde çalışacağı bir yol haritası belirlendi.
* Sonrasında bir değil, iki teknik heyet toplantısı yapıldı.
* İstanbul’da yapılan son toplantıda iki ülke karşılıkla büyükelçi atamalarına karar verdi.
Yazılmakla kalmadı, Avrupa Birliği’nin duruşu ve ABD’den gelen NATO ve BM’den çıkalım sesleriyle “Transatlantik bir yarılma mı yaşanıyor?” sorusu da gündeme geldi. Bu tartışmaya değinmeden önce Londra’daki Avrupa zirvesinde neler konuşulduğuna bakacağız:
ASKER GÖNDERME KONUSUNDA FİKİR AYRILIKLARI
- Toplantıya katılan ülkeler milli pozisyonlarını önde tuttular. “Asker göndermeye hazırız” diyen de oldu, gönderemeyeceğini söyleyen de.
- Tam ateşkes ilanı ve bunun gözetilmesi için gereken askeri gücün yüksek bir rakam olacağından hareketle toplantıda, aşama aşama ateşkes alternatifi de gündeme geldi. Ancak karar alınmadı.
- Türkiye “Barışı destekliyoruz, üzerimize düşeni yapmaya hazırız” dedi.
SÜREÇ NASIL İLERLEYECEK
İngiltere Başbakanı Starmer Fransa ve 1-2 ülkeyle birlikte savaşı bitirecek bir plan üzerinde çalışmak için Ukrayna’yla anlaştıklarını, bunun daha sonra ABD ile de görüşüleceğini ifade etmişti. Yol haritasının ayrıntıları şöyle:
Dün itibarıyla “terörsüz Türkiye” için önemli bir adım atıldı. Abdullah Öcalan’ın bir süredir çalışılan açıklamasının kamuoyuyla paylaşılmasıyla birlikte gözler terör örgütünün bileşenlerine döndü. Bu köşenin okurları devletin sürece yaklaşımını ve bundan sonraki olası gelişmeleri dünkü yazımızda detaylı bir şekilde okuma imkânı bulmuştu. Bu satırlar yazıldığı sırada ise Öcalan’ın açıklamasının üzerinden yaklaşık 24 saat geçmiş oldu. Belli açılardan tablo netleşirken, belli açılardan ise hâlâ ihtimaller üzerinden giden bir hikâye söz konusu. Son 24 saatte yaşananlar üzerinden Ankara’nın bakış açısını şöyle aktarabiliriz:
- Abdullah Öcalan’ın fotoğrafıyla birlikte paylaşılan açıklamasında hedef PKK ve KCK, PYD, YPG ve Avrupa yapılanması idi.
- Bu terör örgütü oluşumlarının açıklamaya vereceği yanıtlar bekleniyor.
- Her türlü ihtimal değerlendirilirken, silah bırakmayanla mücadelenin süreceğinin altı çiziliyor.
Hem açıklamanın satır aralarına bakacağız. Hem de bundan sonraki sürecin ayrıntılarına ve olasılıklarına...
◊ Açıklama bizzat Öcalan tarafından kaleme alındı.
◊ Devlet tüm süreci hassasiyetle ve yakından, adım adım takip etti.
◊ Açıklamanın hedefi 1978’de kurduğu PKK ve 2005 yılındaki KCK yapılanması. Kısacası PKK, PYD, YPG, Avrupa yapılanması başta olmak üzere tüm örgüt yani 40 yıldır elinde silah taşıyan herkes.
◊ Bu çağrının önemi örgütün silahla artık hedefine ulaşamayacağının bizzat kurucu başkanı tarafından görülmüş olması. Örgütün 1978’lerde kurduğu yapıdan uzaklaşması, bir anlamda hedefin değişmiş olması.
◊ Açıklamanın ciddi bir paradigma değişikliğini ortaya çıkardığının altını çizmek gerekiyor.
◊ Top artık örgütün sahasında. Bu çağrıya nasıl yanıt verecekleri görülecek.
Bu arada şu anektodu sizlerle paylaşmak isterim. Öcalan son dönemdeki görüşmelerinde Özal döneminde çözüm sürecine yaptığı çağrıları anlatırken; “Devletin ve PKK’nın içinde istemeyen güçler o zamanlarda buna izin vermediler. Ben de hazırlıksız ve acemiydim” mesajı verdi. Geçmişten farkı ortaya koyarken, Türkiye’nin son yıllarda terörü kaynağında yok etme stratejisindeki başarıyı, FETÖ’nün devletten temizlenmiş olmasını, bölgedeki gücünü, bu son süreci bizzat MHP’nin başlatmış olmasını da eklemek gerekiyor.
Altını çizmekte fayda var, bu karar yılın ilk çeyreği için geçerli. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar Hürriyet’in geleneksel kahvaltısına konuk oldu, dikkat çeken açıklamalar yaptı. O açıklamaların ayrıntılarını Neşe Karanfil’in haberinden okuyabilirsiniz. Ben sizlere hem zam meselesini hem de tartışma yaratan elektrik faturalarını anlatacağım. Bakan Bayraktar ilk çeyrek zam yok dedi ama sonrası için enerji piyasasının değişkenlerine dikkat çekti:
İLK ÇEYREKTEN SONRA ENERJİ PİYASASININ DEĞİŞKENLERİNE BAKILACAK
- “Sonrasına bakacağız. Dünyadaki gelişmeleri, maliyetlerimizi takip edeceğiz.
- Bir de tabii biz enflasyondaki hedefi tutturmak konusunda da hassasiyet içerisindeyiz.
- Tüm bunları düşünerek hareket edeceğiz. Öyle ucu bucağı açık bir iş yapmıyoruz.”
ELEKTRİK FATURALARINDAKİ YENİ DÜZENLEME
Gelelim elektrik faturalarında yapılan ve tartışma yaratan yeni düzenlemeye... 2023 yılında, elektrik faturalarının aşırı artışını engellemek ve vatandaşlara destek olmak için bazı düzenlemeler yapılmıştı. Pandemi ve etkileri ile dünya genelindeki fiyat artışları nedeniyle bu destek herkese uygulandı. Yeni düzenleme ile destek miktarında sınırlı bir değişiklik yapılacak çünkü ekonomi gerçekleri zengin, orta gelirli, düşük gelirli tüm grupların desteklenmesini doğal olarak kaldırmıyor. Bakan Bayraktar’ın anlatımıyla yeni düzenlemenin ayrıntıları şöyle:
Amerika ve Beyaz Saray’ın deyimiyle “Kral Trump” Avrupa Birliği’ni yolda bıraktı, arkasına bakmadan kaçtı. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski aynı saatlerde soluğu Ankara’da aldı.
Avrupa Birliği, Rusya- ABD masasına hem Ukrayna’nın hem de kendisinin oturmasının yollarını ararken, güvenliği için Avrupa Birliği ordusu oluşturmanın peşinde. Sonuçta göçmenler nedeniyle zaten hassasiyet ve özel ilgi gösterdiği Türkiye ile şimdi daha yakınlaşmak istiyor gibi bir hava hakim. Bu konudaki ayrıntıları Hürriyet Gazetesi’nin geleneksel kahvaltısına konuk olan Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Thomas Hans Ossowski’nin Ankara Temsilci Yardımcısı Gonca Şenay’ın kaleme aldığı açıklamalarında bulabilirsiniz. Gelelim Türkiye’nin tam üyelik süreci meselesine... Büyükelçi Thomas Hans Ossowski, ilişkileri geliştirmek için her iki tarafın da yapması gerekenler olduğunu ve bunun da ilişkiler açısından hassas ve önemli bulunduğunu söyledi. Ardından da aday ülkelerin Kopenhag kriterlerini karşılaması gerektiğine dikkati çekti. Büyükelçi şöyle devam etti:
‘TÜRKİYE İLE STRATEJİK ORTAĞIZ’
- “Biz Türkiye ile ilişki kurarken saygı ve empatiyle yaklaşıyoruz, bu bizim için önemli.
- Biz kimseye bir şey öğretmek için burada değiliz.
- Biz stratejik ortağız ve Türkiye aday bir ülke ve biz yüz yüze birbirimizin gözünün içine bakarak konuşmak zorundayız.
- Başlatılan soruşturmaların farkındayız. Ve yılın başından bu yana, seçilmiş yetkililere, siyasi aktivistlere, sivil topluma, iş temsilcilerine ve gazetecilere getirilen suçlamaların arttığını görüyoruz.