Paylaş
UNESCO’nun Atatürk’ün doğumunun 100’üncü yılı ile ilgili aldığı bu kararın, kuruluşun tarihinde bir başka örneği yoktur.
Cumhuriyet’in 100’üncü yılı
Atatürk’ün “Benim en büyük eserim” dediği Cumhuriyet’imizin 100’üncü yılında, Amerikalı Disney Plus isimli televizyon kanalı iki bölüm olarak hazırladığı Atatürk belgeselini yayınlamama kararı almış. Bu kararı almasının arkasında ise Ermeni lobilerinin Atatürk hakkında ortaya attığı ‘soykırım iftiraları’nın etkili olduğu söyleniyor. Nitekim Amerika’da bu konuda başı çeken bir Ermeni lobisi, belgesel yayınının kendi girişimleriyle durdurulduğunu yayıyor. Dünya ve tarih biliyor ki, ne Atatürk ne de Türklerin tarihinde soykırım gibi insanlık suçu yoktur. UNESCO Genel Kurulu’nun 1978 tarihli kararındaki şu cümleler bunu açıkça gösteriyor:
“Tüm yaşamı boyunca insanlar arasında hiçbir renk, din ve ırk ayrımını gözetmeden, bir uyum ve işbirliği çağının doğacağına olan inancını anımsatarak eylemlerini her zaman barış uluslararası anlayış ve insan haklarına saygı yönünden yapmıştır.”
Mesele belgesel değil
Olayı yalnızca bir televizyon kanalının Atatürk belgeselini yayınlamaması olarak görmek eksik değerlendirme olur. Son yedi yıldır Türkiye, başta ABD olmak üzere emperyalist ülkelerin doğrudan ve dolaylı saldırısı altında. 1920 tarihli Sevr’den beri bir türlü parçalayamadıkları Türkiye’yi bölmek için dışarıdan PKK, içeriden FETÖ ve işbirliği yaptıkları siyasetçilerle amaçlarına ulaşmaya çalışıyorlar. Bir yandan “müttefik” görünüp diğer yandan Türkiye düşmanı terör örgütlerini destekleyip himaye eden emperyalist ülkeler, 100 yıl önce olduğu gibi yine perde arkasında kendilerini gizliyorlar. Kurtuluş Savaşı’nın sadece Anadolu’yu işgal eden Yunanistan’a karşı verildiğini söylemek nasıl eksik bir değerlendirme olursa, Atatürk belgeselinin de Ermeni lobisinin etkisiyle yayınlanmadığını söylemek aynı şekilde hatalı olur.
Çünkü her ikisinin arkasında da Amerika başta, emperyalist ülkeler var.
Atatürk’ün en büyük özelliği emperyalist Batı devletlere karşı savaş veren ve kazanan bir lider olması. Bizler bu zaferi nasıl unutmuyorsak, emperyalistler de unutmuyor.
Cumhuriyetin 100’üncü yılında, yaptıkları belgeseli yayınlamama kararı vererek aslında 100 yıl önce kaybettikleri savaşın hesabını görüyorlar. Provokatif bir kararla kendilerince yeni tartışma konuları açıyorlar.
ATATÜRK’ÜN ÖNGÖRÜSÜ
Tarih tekerrür ediyor, 100 yaşını dolduran Türkiye Cumhuriyeti yine emperyalist bir saldırı altında. Sadece “Bağımsızlık benim karakterimdir” diyen Atatürk değil, Atatürk üzerinden, Türkiye’nin izlediği emperyalist ABD ve Avrupa’nın Türk devletine en açık saldırısı olan ve tetikçi olarak kullandığı FETÖ’nün 15 Temmuz 2016 darbe girişiminden sonra izlediği bağımsız politika da aynı saldırı altında.
Türkiye bağımsız politikasıyla sadece bölgesel bir güç değil, emperyalistlerin senaryolarını bozan bir küresel aktör aynı zamanda. Bu yönüyle de Türk Cumhuriyetleri, Arap ülkeleri ve Körfez ülkeleri, Afrika ülkeleri arasında oyun kurucu pozisyonda.
Mustafa Kemal Atatürk, 1933 yılı Mart ayında şunu söylemiş: “Şimdi günün ağardığını nasıl görüyorsam, uzaktan, bütün doğu milletlerinin uyanışlarını öyle görüyorum. Bağımsızlık ve hürriyetlerine kavuşacak daha pek çok kardeş milletler vardır. Bu milletler bütün güçlüklere, bütün engellere rağmen her şeyi yenecekler ve kendilerini bekleyen güzel geleceğe kavuşacaklardır. Sömürgecilik ve emperyalizm yeryüzünde yok olacak ve yerlerine milletlerarası hiçbir renk, din, ırk farkı gözetmeyen yeni bir ahenk ve işbirliği çağı gelecektir.”
İşte emperyalizmin korkusu tam da, Türkiye’nin oynayacağı bu büyük önderlik rolüdür.
Bu yüzden Cumhuriyet’in 100’üncü yılında Türkiye’ye saldırılar bununla sınırlı kalmayacaktır.
Paylaş