Paylaş
Çünkü bu sözler yalnızca Biden’ın bir ahmak ve boşboğaz olduğunu değil, aynı zamanda Amerika’nın Türkiye hakkındaki gelecek planını da göstermektedir.
BIDEN’IN SÖZLERİ
Şimdiki ABD Başkanı Trump ne derse desin, ne kadar överse övsün, ne kadar yererse yersin, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile ilişkisi bile bu planın uygulanmasına engel olamamıştır. Trump’ı bile koltuğunda rahat oturtmayan “Amerikan kurulu düzeninin” bu planı 2013’ten beri işlemektedir. O yüzden Biden’ın şu sözleri her zaman hatırlanmalı:
“Şu an ona (Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a) çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalif liderleri desteklediğimizi açıkça göstermemiz lazım. Bir yol haritamızın olduğunu açıkça göstermemiz lazım. Düşündüğümüz şeyle ilgili sesimizi yükseltmemiz lazım, bedel ödemeli. Yani çok endişeliyim. Ama bence daha önce benim yaptığım gibi onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmeleri için hâlâ var olan Türk liderliği unsurlarından daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbe ile değil, seçim süreci ile. Dışarı atıldı. İstanbul’da dışarı atıldı, partisi dışarı atıldı. Peki biz ne yapıyoruz? Burada oturup boyun eğiyoruz.”
2010 KUMPASIYLA BAŞLADI
Amerika’nın Türkiye’de “kullanışlı muhalefet” arayışı yeni değil. 2013’te açığa çıksa da temeli 2010’a kadar gidiyor. AKP iktidara geldiğinde ABD ile yakın olan ilişkiler, 2009 ve 2010 döneminde bozulmaya başladı. Erdoğan’ın İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e “One minute” çıkışından sonra İsrail’in 2010’daki Mavi Marmara katliamı, İsrail ve Amerika’nın ortak cephe almasına, kullandıkları FETÖ unsurlarını operasyonel olarak kullanmalarına yol açtı.
İKTİDARLA SAVAŞ, MUHALEFETE DİZAYN
FETÖ eliyle bir yandan iktidara operasyonlar çekilmeye başlanırken, önce muhalefet dizayn edildi. 2010’da CHP Genel Başkanı Baykal’a, ardından MHP’ye yönelik kaset komplolarının adresi hep aynıydı: Amaç FETÖ eliyle “kullanışlı muhalefet” yaratmak, onu iktidara hazırlamaktı. 2012-2013 en kritik dönemdi; 7 Şubat MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve ekibinin tutuklanma girişimi, 17-25 Aralık operasyonları dolaylı olarak Erdoğan’ı hapse atma projesiydi. Bunu 15 Temmuz 2016’da doğrudan darbe ile indirme planı izledi.
BOSNA, AMERİKA ZİYARETLERİ
Kaset komplosuyla Baykal’ı düşüren FETÖ’cüler, Kılıçdaroğlu dönemiyle artık rahat rahat CHP Genel Merkezi’ne gidiyorlardı. (Ben her ne kadar FETÖ diye yazıyorsam da siz onu ABD olarak algılayın. Çünkü FETÖ her ne yapıyorsa önce sahibi Amerika’nın, sonra kendi çıkarları için yapıyor.)
26 Ocak 2012’de FETÖ ABD imamı Faruk Taban ve bazı örgüt üyeleri CHP Genel Merkezi’nde Kılıçdaroğlu’nu ziyaret etti. Kılıçdaroğlu, 25-26 Nisan 2012 tarihlerinde Bosna Hersek ziyaretinde FETÖ’nün okullarına da gitti. Uçakta Kılıçdaroğlu’nun hemen yanında oturan isim, hakkında yakalama kararı olan FETÖ üyesi Adem Yavuz Arslan’dı. 2013 yılı Mart ayında bir grup CHP milletvekili AKP’lilerle birlikte Amerika’ya götürüldü. 3 Aralık 2013’te Kılıçdaroğlu ve ekibi Amerika’da FETÖ’cüler tarafından ağırlandı.
TAPELER CHP’DE
İki hafta sonra gerçekleşen 17-25 Aralık operasyonları, kurulan o temasların sonuçlarını göstermeye yetti. FETÖ, 17-25 Aralık ile tüm bilgi ve belgeleri CHP üzerinden servis etti. Kılıçdaroğlu, belki de o dosyada olmayan tek konuşma olan ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen “sıfırlama tapesi”ni TBMM grup toplantısında dinletti. Kılıçdaroğlu ve CHP yönetimi, arkasında Amerika’nın ve FETÖ’nün olduğu operasyonlarla Erdoğan’ın indirileceğinden o kadar emindi ki, Kılıçdaroğlu Haziran 2013’te FETÖ’nün televizyonu STV’de, “Emin olun Erdoğan yurtdışına kaçacak ve biz onu getirip yargılayacağız” diyordu.
KILIÇDAROĞLU’NUN TALİMATI
Sonrasında FETÖ’nün bankasına, dershanesine, medyasına el konuldu. Kılıçdaroğlu tüm milletvekillerini buna karşı direnişle görevlendirdi. Kendisi de bizzat el konulan kanalın önüne giderek destek verdi. İşbirliğinin hangi boyuta geldiğini, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası, FETÖ’nün “tiyatro, kontrollü darbe” söyleminin parti görüşü halini alması gösterdi. Parti içindeki FETÖ’cü danışmanları artık anlatmaya gerek bile yok.
MUHALEFETİN HAKKIDIR
Peki, Kılıçdaroğlu’nun tüm bunların içerisinde olmasının sebebi FETÖ üyesi olması mıydı? Elbette hayır, o sadece Amerika ile FETÖ’nün kendisini iktidar yapacağını zannediyordu. Mesele muhalif olup olmamakta değil. Elbette iktidar olmak muhalefet partilerinin en doğal hakkıdır. Bunun için de her türlü meşru demokratik mücadeleyi verip ittifaka da girebilirler. ABD ise dün olduğu gibi bugün de Türkiye’de “kullanışlı muhalefet” arıyor, iktidar olduğunda ona hizmet etsin diye. İşte asıl mesele bu: Amerika için “kullanışlı muhalefet” olmamak.
Paylaş