11 yıl önceki manşetten bugüne

İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen Hrant Dink cinayetinde yargılanan FETÖ üyesi polis, jandarma, gazeteci ve istihbaratçılarla ilgili davada savcının “ağırlaştırılmış müebbete” varan ceza talebiyle ilgili haberler bana 11 yıl önce 10 Haziran 2009 tarihli Milliyet gazetesinin manşetini hatırlattı.

Haberin Devamı

11 yıl önceki manşetten bugüne
10 Haziran 2009 tarihli Milliyet gazetesi, açılan davayı ‘Sen misin ihmali yazan’ diye manşet yapmıştı. Haberde ‘Cinayete 20, kitabına 28 yıl istendi’ başlığı vardı.

O gazetede birçok haberim manşet olmuştu ama o gün manşet olan bendim.

‘Dink Cinayeti ve İstihbarat Yalanları’ kitabım nedeniyle Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek, İstanbul İstihbarat Müdürü Ali Fuat Yılmazer, istihbaratçı müdür Faruk Sarı, İstihbaratçı polis memuru Muhittin Zenit bana dava açmıştı. Sebebi, gazete haberlerimde olduğu gibi FETÖ’cülerin Hrant Dink cinayetindeki rollerini yazmamdı.

En güçlü zamanlarıydı; Ergenekon’dan Balyoz’a kumpas üzerine kumpas operasyonları yapıyorlardı. FETÖ’cü polislerin kurduğu kumpası, FETÖ’cü savcılar dosya haline getiriyor, FETÖ’cü hâkimler tutuklayarak cezaevine gönderiyor, FETÖ’cü gazeteciler de sahte dokümanlarla algı operasyonu yapıyorlardı.

Haberin Devamı

Bu işin başını da Hrant Dink cinayetinde sorumlu olduğunu yazdığım “Ergenekon operasyonlarının beyni” olarak bilinen istihbaratçı Ali Fuat Yılmazer çekiyordu.

Dolayısıyla hakkımdaki şikâyeti anında davaya dönüştü. 2009 yılı Nisan ayında Ramazan Akyürek, Faruk Sarı ve Muhittin Zenit’in şikâyetleriyle birleştirildi ve bir anda 20 yıl hapis istemiyle İstanbul 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan “sanık” durumuna geldim. Yetmedi, 8 yıl hapis istemiyle bir başka dava daha açıldı. FETÖ’cü istihbaratçıların Hrant Dink cinayetinde sorumlu olduğunu yazdığım için toplam 28 yıl hapis istemiyle yargılanırken, Hrant Dink’i öldüren katil Ogün Samast 20 yıl hapis istemiyle yargılanıyordu. İşte Milliyet o manşeti bu garip durum için atmıştı.

‘YOK’ DENİLEN ÖRGÜT FETÖ İDİ

Yargılandığım davalardan bir süre sonra beraat ettim ama FETÖ’cü istihbaratçı Ali Fuat Yılmazer’in başını çektiği kumpas ekibi amacından vazgeçmedi. Yargılanmam devam ederken sahte bir ihbar mektubuyla telefonlarımı dinlemeye aldı. 6 Mart 2011’de, beni FETÖ’cü savcı Zekeriya Öz ve FETÖ’cü hâkimlerle birlikte “Ergenekon Terör Örgütü üyesi olmak” iftirasıyla tutuklayarak Silivri Cezaevi’ne gönderdi.

Haberin Devamı

2012 yılında Hrant Dink cinayeti davası sonuçlandı. Mahkeme, “Cinayetin arkasında örgüt yok” kararı vererek büyük bir skandala imza attı. Böylece katil ve etrafındaki birkaç kişi küçük cezalarla kurtulacak, örgüt boyutunun üzeri örtülecekti.

Oysa cinayetin arkasındaki örgüt, soruşturmayı yürüten ve karara bağlayan FETÖ’den başkası değildi.

Evet, tüm kumpas operasyonlarının arkasındaki istihbaratçı Ali Fuat Yılmazer, ben tutuklandıktan iki gün sonra, 8 Mart 2011’de görevden alınmıştı ama yine de tüm süreci yönetiyordu. Nitekim FETÖ’yü yazmaya devam ettiğim için tehditlerine, ben cezaevinden 12 Mart 2012’de tahliye olduktan sonra da devam etti. 13 Aralık 2013 günü, bir gazeteci aracılığıyla “Nedim salağına söyle, hükümetle aramızda büyük bir savaş çıkacak, yine arada kalacak” diye haber gönderen de oydu. Dört gün sonra 17 Aralık operasyonu başladı.

Haberin Devamı

17-25 Aralık 2013 operasyonları sonrası İstanbul Adliyesi’nde görev değişiklikleri, kapandığı düşünülen Dink cinayeti dosyasının yeniden açılmasını sağladı. 25 Aralık operasyonu savcısı Muammer Akkaş’ın elinin altındaki Dink davası dosyası 2014 yılında yeniden açıldığında, benim 2008’den başlayarak gazetede, 2009’da kitapta yazdığım gerçekler gün ışığına çıktı.

Yeni bilgi, belge ve tanıklarla Dink cinayeti dosyasındaki “sanık” listesindeki Dink’in katili ve onu azmettirenlerin yanına istihbaratçılar Ali Fuat Yılmazer, Ramazan Akyürek başta olmak üzere FETÖ mensubu jandarma, müfettiş, polis, istihbaratçı, savcı ve gazetecilerin isimleri yazıldı.

Haberin Devamı

FETÖ’cülerin kumpasıyla, Dink cinayetindeki gerçekleri yazdığım için birisi tutuklu olmak üzere iki kez “sanık” olarak mahkemelere çıkmış birisi olarak, bu kez FETÖ’cülerin yargılandığı İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’ne “tanık” olarak çağrıldım.

‘İNTİKAM’ DEĞİL, HAKİKAT VE ADALET

Artık bana kumpas kuran FETÖ’cüler sanık, ben tanıktım. İşte bu davada kritik bir aşamaya gelindi. Son duruşmada savcı mütalaasını açıkladı. Mütalaada, FETÖ mensubu istihbaratçıların, Hrant Dink’in öldürüleceğini bilmesine, onu öldürecek kişilerin faaliyetlerini takip etmesine rağmen 19 Ocak 2007 günü gerçekleşen saldırıyı önlemedikleri belirtildi. Amaçları neydi? Birkaç ay sonra başlatacakları “Ergenekon kumpası” için zemin oluşturmak. Nitekim Ergenekon operasyonlarının ilk döneminde en çok kullandıkları şey Dink cinayetiydi. Yurtiçinde algı operasyonlarını bununla yürüttüler, Ergenekon operasyonlarında yabancı ülkelerden desteği de bu suikast üzerinden sağladılar. Oysa bu suikast, onların Ergenekon operasyonlarına zemin yaratmak için göz yumduğu ve yol verdiği bir cinayetti.

Haberin Devamı

Savcılık, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen, eski savcı Zekeriya Öz, gazeteciler, jandarma ve eski Emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu 4’ü tutuklu, 13’ü firari 76 sanığın yargılandığı davaya ilişkin mütalaada, benim Hrant Dink’in katili Ogün Samast’tan bile fazla hapisle yargılanmama neden olan ve bana Ergenekon kumpasını kuran Ali Fuat Yılmazer ve Ramazan Akyürek dahil birçok FETÖ’cü istihbaratçı için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları istendi. 11 sanık beraat ederken, bazılarına düşük cezalar talep edildi. Savcı mütalaası karar değildir, en son kararı elbette mahkeme takdir edecek. O zamana kadar beklemek gerek ama benim açımdan adalet, 11 yıl önce yazdığım gerçeğin bugün yerini bulmuş olması. Bugüne kadar “Bana kötülük yapanlar cezasını buluyor” demedim, kibir olur diye “tanıklık” dışında bir gün olsun onları sanık sandalyesinde görmek için mahkemeye gitmedim. Tek amacım gerçeğin ortaya çıkmasıydı.

Mahkeme Dink cinayetinde hükmü verecek, bir de 11 yıllık yaşadıklarım var ki o da bana “Allah’ın bir adaleti var” dedirtiyor.

Yazarın Tüm Yazıları