Paylaş
Merkel’in “Birbirimize daha yakın işbirliği sözü verdik” cümlesi gayet kapsayıcı bir şekilde anlatıyor.
Hayır, tabloyu daha açık seçik görmek istiyorum diyorsanız o zaman iki lider arasında terörün tanımı, ya da sıfatı üzerine yaşanan söz değiş-tokuşuna bakmanızda fayda var.
Merkel, terörizme karşı daha yakın işbirliği sözü verirken, neye karşı olduğunu “PKK dahil” diye sayarken, “İslamcı terör” de deyiverdi.
Erdoğan buna uluslararası basın önünde tepki gösterdi.
“İslamist terör ifadesi biz Müslümanları ciddi manada üzmektedir” dedi, Merkel gibi İslamcı sözcüğünü, ama İngilizcesiyle kullanarak. “Kendisine de aktardım” diye devam edip şunları söyledi:
- “İslam’ın kelime anlamı barıştır. (..) DEAŞ terör örgütünden dolayı, kalkıp 'İslamist terör'ü kullanırsak bu üzücü olur. Bunu lütfen kullanmayalım. Çünkü kullanıldığı sürece biz bunun karşısında durmak durumundayız, sessiz kalırsak bunu kabul olur.
- “Ben Müslüman Cumhurbaşkanı olarak bunu asla kabul edemem. Şu anda dünyada DEAŞ'a karşı bizim verdiğimiz mücadeleyi veren bir ikinci ülke yok. Herkes işin lafında ama biz, bununla mücadelede kararlılığımızı sürdürüyoruz, sürdüreceğiz."
Gergin bir andı.
Ama Merkel geri adım atmadı:
- “Biz Almanya’da din özgürlüğüne çok önem veriyoruz. İslami ve İslamcı terimleri arasında fark var.”
Merkel, Batı siyaset dünyasında devam etmekte olan bir tartışmaya atıfta bulunuyordu aslında.
Bu tartışma son olarak ABD Başkanı Donald Trump ile rakibi Hillary Clinton arasında seçim kampanyası sırasında yaşanmıştı.
Genel olarak Batı siyasetinde “İslami” (İngilizcesiyle Islamic) sıfatı kullanıldığında bir inanç olarak İslam, ona ait kültür, tercihler ve hayat tarzı kast ediliyor. “İslamcı” (İngilizcesiyle Islamist) sıfatı kullanıldığında ise İslam Şeriatını ülkenin yönetim biçimi olarak hedefleyen siyasi amaçlı bir hareketten söz ediliyor; bunu El Kaide, Taliban, IŞİD gibi terör eylemleriyle yapmak isteyene de o damga vuruluyor.
Erdoğan bundan rahatsızlığını öteden beri dile getiriyor.
Gerçi bizde öteden beri meselaPKK yerine “bölücü terör örgütü” demek dillere pelesenk olmuş ama Ankara (iktidar ve muhalefetiyle) IŞİD gibi örgütlerin İslami, ya da İslamcı terör örgütü diye anılmasına karşı.
Aradaki farkın Batı dünyasında sokaktaki insanın ayırt edebileceği bir şey olmayıp Müslümanların tamamını yaftalayıcı, İslamofobi, hatta İslam karşıtlığını körükleyici bir hata olduğunu söylüyor Ankara.
Dün Erdoğan-Merkel görüşmesinde terörle mücadele üzerine tek çelişkinin bu olmadığı anlaşılıyor.
Örneğin 15 Temmuz darbe girişimine katılmakla ve Fethullah Gülen’in yasadışı örgütlenmesine dâhil olmakla suçlanan 40 subayın iadesi konusunda da, PKK ve DHKP-C’lilerin iadesi konusunda da görüş ayrılıkları var.
Ancak kamuoyunun tanık olduğu tartışma işte bu “İslamcı terör” tanımı üzerine çıktı.
Ve öyle anlaşılıyor ki, bu tartışma Batı ittifakı NATO içinde önümüzdeki günlerde yeni yol ayrımlarına neden olabilir.
Bunu da nereden mi çıkarıyorum şimdi?
Dün, yani 2 Şubat’ta Reuters ajansı “Özel haber” başlığıyla bir haber yayınladı.
Bu habere göre, Trump yönetimi şiddet içeren ideolojilerle mücadele programını değiştirip, yalnızca “İslamcı aşırılıkçılık” ile mücadeleye öncelik verecekti.
Hatta ajansın bildirdiğine göre “Countering Violent Extremism- Şedit Aşırılıkçılıkla Mücadele” (CVE) programının adının dahi “İslami Aşırılıkçılıkla Mücadele”, ya da “Radikal İslami Aşırılıkçılıkla Mücadele” olarak değiştirilecekti.
O kadar ki, mesela beyaz ırkın üstünlüğünü iddia eden ve terör eylemleriyle can alan “aşırılıkçı” gruplarla mücadele bu programın hedefleri arasından çıkarılıyordu, bildirildiği kadarıyla.
Ajans ABD’deki Müslüman grupların ve ayrıca özgürlükçü grupların bu çalışmadan rahatsız olduğunu, hatta Cumhuriyetçi Parti içinden bazı senatör ve milletvekillerinin de itirazlarının olduğunu aktarıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir hafta kadar önce, Afrika dönüşünde Trump ile “bir an önce” terörizm ve Orta Doğu ile ilgili endişelerini konuşmak istediğini söylemişti.
Diplomatik kaynaklar, bu görüşmenin “bu günlerde” yapılabileceğini söylüyorlardı dün.
Gerçi Trump’la görüşen herkes memnun kalmıyor o görüşmeden.
Avustralya Başbakanı Malcolm Trunbull’un yüzüne telefon kapatmak gibi skandallarla çalkalanıyor ortalık.
Erdoğan-Trump görüşmesi gündeminde Merkel ile sorun olan bu terörün tanımı meselesinin maddeler arasında yer alıp almayacağı konusunda şu aşamada bir bilgi yok.
Ama bu konunun, eğer Trump bu tanımda ısrar ederse, ABD ile zaten birikmiş PYD-PKK, Gülen’in iadesi gibi sorunlar üzerine eklenme ihtimali de var.
Paylaş