Paylaş
Çünkü bu coğrafyadaki bin yıllık tarihimizde kurunun yanında o kadar yaş yanmıştır ki, dilimize yerleşmiştir.
Peki, kurunun yanında yaşın da yanmasının en büyük sakıncalarından birisi de nedir bilir misiniz?
Tabii ortaya çıkan korkunç adaletsizliğin yanı sıra…
Yaşın yanında kurunun da yanmaktan kurtulmasıdır.
Yani kurunun yanında yaşın da yanmakta olduğunu fark edip ateşi söndürdüğünüzde, yanması gerekenin de yanmaması halidir.
O da adaletsizliktir.
Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda o zaman hükümetin gözbebeği olan, şimdi hepsi “FETÖ üyesi olmak, darbe girişimine karışmak” suçlamasıyla içeride ya da aranıyor vaziyette olan polisler, savcılar, hâkimler ve onların kalemşorları ne yapıyordu hatırlıyorsunuz, değil mi?
Hükümetin, ya da şimdi daha açık görülüyor ki kendi grup çıkarlarına muhalif gördükleri kim varsa, gözünün üstünde kaşın var deyip içeri alıyorlar, çoğunlukla sahte delillerle yargılıyorlardı.
Türkiye Cumhuriyeti’nde Genelkurmay Başkanlığı yapmış İlker Başbuğ “savunma hakkım verilmiyor” diye sesini duyurmaya çalışıyordu. Başbuğ’dan Mustafa Balbay’a, Yalçın Küçük’ten Kemal Gürüz’e ve Mehmet Haberal’a dek beş benzemez, aynı davadan yargılanıyor, ağır cezalara çarptırılıyordu.
O zaman da diyorduk ki, kurunun yanında yaş da tanıyorsa, yaşı kurtarmaya kalktığınızda kuru da kurtulacaktır.
Ergenekon davasında, Balyoz davasında hiç mi suç, ya da suçlu yoktu? Bilmiyoruz. Hiçbir zaman da öğrenemeyeceğiz. Çünkü yok yere suçlanıp mahkûm olanların yüzü suyu hürmetine muhtemel suçlular da tertemiz çıktı Silivri’den.
Şimdi benzeri şikâyetler aldı yürüdü. Başbakan Binali Yıldırım “kurunun yanında yaş yanmayacak” sözü verdi ama uygulamada belli ki farklı şeyler oluyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, aslında yumuşak sayılabilecek bir üslupla, kanlı darbe girişimini ve arkasından gelen olağanüstü hal uygulamasının, bütün muhalifleri hapse attırma yanlışına dönüşmemesini istedi geçenlerde. Bazı kitle örgütleri Fethullahçıları temizlemek gerekçesiyle devlet memuru olan solcuların da “fırsattan istifade” tasfiye edildiğinden yakınıyor.
Sonunda Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ı dahi “at izi, it izine karıştı” diye şikâyet ettirecek bir iftira furyasına dönüşüyor işler; daha çok da hükümet cenahında.
Tıpkı Ergenekon ve Balyoz davalarında olduğu gibi “Darbe ve FETÖ” soruşturmaları ve davaları da benzeri bir toptancılık ve sulandırma yanlışıyla karşı karşıya.
Ümit edelim bu yanlış tez elden son bulur ve yarın bir gün bu darbe girişiminin kanı ellerine bulaşmış suçluların ellerini kollarını sallayarak aramıza karıştığına şahit olmayız.
Paylaş