Fırat Kalkanı oyunu bozdu bozmasına ya…

Fırat Kalkanı Harekâtı 24 Ağustos 2016’da, IŞİD’in Gaziantep’te intihar saldırısıyla 59 kişiyi öldürmesinden dört gün sonra başlatıldı.

Haberin Devamı

Emri veren Başkomutan sıfatıyla Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan oldu.

İster Türkiye gibi NATO üyesi, isterse Rusya, İran gibi NATO’ya rakip safta ama Suriye sahasında olan pek çok ülke bu hamleyi riskli buldu.

Evet, 2011 baharından bu yana iç savaşta olan Suriye toprağına girmek başlı başına riskti ama asıl risk ordunun kendisinde görülüyordu.

Çünkü daha beş hafta önce ordunun içinden Fethullahçıların örgütlediği bir grup, 15 Temmuz’da bir askeri darbe girişimi, Başbakan Binali Yıldırım’ın deyimiyle bir “kalkışmada” bulunmuşlardı.

Binlerce karacı, denizci ve havacı subay ve astsubay ya suçüstü yakalandıkları, ya da gizli Fethullahçı örgütlenmeyle irtibatları şüphesiyle içeri alınmış, işten atılmıştı; aralarında kilit nitelikteki birliklerin komutanları vardı.

Haberin Devamı

Buna rağmen Fırat Kalkanı –ağır kayıplara rağmen- sürdürülebildi, henüz istenen hedeflere ulaşılamamasına karşın önemli ilerleme sağlandı.

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin yara almış olsa da savaşma yeteneklerini yitirmediğini bu kadar ağır bir travmanın hemen ardından kanıtlamış oldu.

İstenen hedefler şunlardı:

1- IŞİD’in Türk sınırıyla bağını koparmak, militan, silah geçişini ve kaçakçılığı önlemek,

2- IŞİD’ten boşalan yerlere PKK’nın Suriye kolu PYD’nin yerleşmesini önlemek,

3- Bu amaçla yaklaşık 5,000 kilometre karelik bir alanda Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) hâkimiyetini sağlamak.

Genelkurmay adına dün Hürriyet’te 25 Şubat’ta yer alan haber üzerine yapılan açıklamada, “Fırat Kalkanı Harekâtının başarıyla tamamlandığı bir dönemde” gibi bir ifade kullanılmış olsa da, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hedef gösterdiği 5,000 km kare alanda kontrol sağlanması hedefinin henüz yüzde 40 kadarı yerine getirilmiş durumda, yani 2,000 km kare.

Ancak bunu azımsamamak lazım... Örneğin daha ilk gün Cerablus’un eline geçirilmesiyle IŞİD’in önemli gelir kaynaklarından birisinin (gümrük vergisi adı altında aldığı haracın) kesilip örgütün 2016 yılı gelirlerini zayıflattığı, geçenlerde Londra merkezli ICSR raporunda yazıldı.    

Yine IŞİD’in ideolojisi bakımından önem taşıyan (kıyamet öncesi Mehdi ve Deccal ordularının orada karşılaşacağına inanılan) Dabık’ın 16 Ekim’de ele geçirilmesi ve çetin çarpışma ve saldırılar altında 24 Şubat’ta el-Bab ilçe merkezine girilmiş olması önemli.

Haberin Devamı

Tabii bu süreç bir yandan çelişkilerle dolu oldu ve olmaya devam ediyor.

Örneğin Fırat Kalkanı'nda Türkiye NATO müttefiki ABD’den çok NATO’daki hasmı Rusya’yı yanında buldu; o da Rusya ile uçak krizinin 15 Temmuz kalkışmasından henüz 3 hafta kadar önceki anlaşmayla aşılabilmiş olmasına rağmen.

Üstelik Fırat Kalkanı Harekâtına Suriye ve Rusya uçaklarının saldırmaması üzerine kurulu bir protokol, (El-Kaide ve IŞİD) dışında olmak üzere bir ateşkes anlaşmasına ve –Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’un 19 Aralık’ta öldürülmüş olmasına rağmen 23-24 Ocak’ta Astana Zirvesine ulandı.

Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün, yani 28 Şubat’ta Pakistan’a gitmeden önce tekraren işaret ettiği üzere Rakka ve Münbiç konuları ABD ile ciddi sorun olmaya devam ediyor.

Haberin Devamı

Türkiye, malum, ABD’nin PYD’yi Münbiç’ten –söz verdiği üzere- Fırat’ın doğu yakasına çekmesini, Rakka operasyonunu ise PYD ile değil, Türkiye ve Türkiye desteğindeki güçlerle yapmasını istiyor.

Çünkü PYD/PKK’nın Türkiye sınırı boyunca bir Kürt özerk bölgesi kurma hazırlığı biliniyor.

İlgili bütün taraflar ABD Başkanı Donald Trump’ın PYD ile mi Türkiye ile mi devam edeceği kararını beklerken, Suriye’de PYD’den piyade olarak yararlanan ABD Merkez Komutanlığı (CENTCOM) resmen bir halkla ilişkiler kampanyasıyla PYD’ye ne silahlar verdiğinin, işte kadın militanların nasıl kahramanca IŞİD’e karşı savaştığının propagandasını yapıyor. İleride ders kitaplarına geçecek bir psikolojik savaş örneği bu.

Haberin Devamı

Üstelik Rusya da, yeni kurulacak Suriye’de bir Kürt özerk bölgesi fikrini seçenek olarak masada tutuyor.

İşin bir yanında Türkiye’nin Fırat Kalkanı Harekâtı'na girişerek Suriye’deki oyunun kurallarını değiştirdiği, Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’ın sözleriyle “sözünün ciddiye alınmasını sağladığı” gerçeği var.

Fırat Kalkanı başlatılmamış olsaydı, Türkiye bugün, bugünkü kadar bile pazarlık gücüne sahip olamayacaktı.

İşin diğer yanındaysa Erdoğan ve AK Parti için kâbus gibi birkaç ihtimal bulunuyor.

Bu ihtimallerden bazıları şunlar olabilir:

1- Mesela Rusya’nın bastırmasıyla Beşar Esad rejiminin PYD’yi meşru muhatap olarak kabul etmesi, terörist saymadığını açıklaması olabilir. Bu durumda şimdi birkaç renk gördüğümüz haritadaki renkler bir anda azalır ve PYD/PKK’nın Kobani ve Afrin “kantonları” Fırat Kalkanı bölgesini güneyden, Halep üzerinden çepeçevre kuşatarak birleşebilir,

Haberin Devamı

2- Bir diğeri, Trump’ın Türkiye’nin bastırdığı mülteciler ve muhalifler için güvenli bölgeyi Türkiye sınırında, Fırat Kalkanı bölgesinde değil, mesela güneyde, Ürdün sınırında kurmaya karar vermesi olabilir,

3- Dahası, Trump tank, top gibi –gerçekten- ağır silahları Türkiye’nin işbirliği yerine Irak, ya da Katar, Kuveyt gibi müttefiklerinden sağlayıp Rakka harekâtına katabilir ve Türk ordusunu Amerikan ordusuyla çatışma riskiyle karşı karşıya bırakarak PYD/PKK’ya resmen sahip çıkabilir.

Bu sonuncusu en kötüsüdür.

Ankara biraz da o nedenle CENTCOM’un son birkaç gündür bütün kışkırtmalarına karşın tezini tekrarlamakla yetiniyor ve Trump’ın kararının bu üç ihtimalden birisi olmamasını umuyor.

Genelkurmay “Harekâtın başarıyla tamamlandığı bir dönemde” derken belki de yeni bir aşamanın işaretini veriyordur. Önümüzdeki günlerde anlarız.

Yazarın Tüm Yazıları