Paylaş
Beyaz Saray’daki görüşmenin “Baş başa” olarak nitelenen 20 dakikalık ilk bölümünden sonra ortak basın açıklamaları yapıldı.
ABD Başkanı Donald Trump, belki de kendisine verilen bilgi notunun sadece giriş bölümünü okuduğu için Türkiye’nin Kore Savaşındaki, komünizmle mücadeledeki öneminden filan bahsetti, güncel başlık kontenjanından ise PKK ve IŞİD’e karşı Türkiye’nin yanında olduklarını söyledi.
Sonra el sıkıştılar. İlk elini uzatanın Trump olması üzerine hükümet yanlısı basında siyasi-psikolojik tahliller yapıldı, bunun nasıl bir mecburiyet ve yakınlaşma göstergesi olduğu yazıldı.
Sonra heyetler arası çalışma yemeğine geçildi. Her halde diplomasi tarihinin en kalabalık çalışma yemeklerinden birisiydi, iki saatten fazla sürdü. Orada da güzel bir fotoğraf alındı: İşte Türk ve Amerikan hükümetleri, neredeyse ortak kabine toplantısı görünümünde stratejik konulara karar vermek üzere toplanmışlardı.
Amaç o masadan ABD Başkanının daha birkaç gün önce imzaladığı YPG’ye Rakka’yı IŞİD’ten alma operasyonu için daha çok ve daha ağır silah verme kararını geri aldırtmaktı. Hatta PKK’nın Suriye kolu PYD’nin militan gücü YPG’yi tamamen devre dışı bıraktırarak Türkiye desteğiyle Özgür Suriye Ordusu’nu devreye almaya ikna etmekti.
O olmadı. Türk heyeti Rakka harekâtının çoktan başlamış olduğunu Beyaz Saray’da bir kez de en üst düzeyde resmen öğrenmiş oldu. Erdoğan, Türkiye’ye hareketi öncesi gazetecilere yaptığı açıklamada “Rakka’yı sarmışlar” diye bir ifade kullandı. “Sarmışlar”, yani rivayet kipinde, başkasından duyduğunuz “mişli geçmiş” zaman kipinde.
ABD Rakka operasyonunu 2014’te Kobani’dan itibaren planladığı, PKK’nın Suriye uzantısı YPG’yi (kendi piyadesini öldürtmek istemediği için) kara gücü olarak eğittiği, silahlandırdığı şekilde yürütecek, öyle anlaşılıyor
Yani ne yazık ki ABD YPG’yi bırakıp Türkiye ve ÖSO’yu almaya ikna edilemedi; O istediğimizi alamadık.
Ancak YPG’nin Türkiye’yi hedef alacak bir şey yapmayacağı konusunda söz aldığımız anlaşılıyor Amerikalılardan. Sizce de sözlerinde dururlar, değil mi? Durmazlarsa vuracak Türk ordusu çünkü, öyle demişiz.
Almak istediğimiz bir başka şey de Fethullah Gülen’in iadesi, hiç değilse hakkında yasal işlem yapılmasıydı.
Erdoğan konuyu açtığında Trump’ın da Fethullahçılık suçlamasıyla İzmir’de tutuklanan Protestan papaz Andrew Brunson’un serbest bırakılmasını talep ettiği anlaşılıyor.
Adalet Bakanı Bekir Bozdağ başkanlığında geçtiğimiz hafta ABD’te ön görüşmeler yürüten Türk yargı heyetinin bir de önerisi olmuş Trump’a; Federal Soruşturma Bürosunun (FBI) Gülen’ın suçları için özel bir birim oluşturmasını istemişler. Bunun mesela Rusya’nın gelip, “Büyükelçimizin öldürülmesi dosyasına mevcut yapılanmanız iyi bakamıyor, yeni bir birim oluşturun” demesinden farkı olmadığı gibi zamanlama da Türk heyetinin güncel gelişmelerden pek etkilenmediğini gösteriyor: malum Trump iki gün önce FBI başkanını Twitter mesajıyla kovmuş ve FBI resmen Başkan’a gizli bir savaş açmış durumda. Dolayısıyla Amerikalılar da “Tamam bakarız” der gibi “Not aldık önerinizi” demişler.
Netice, komisyona havale... Diplomatik lisanla, her iki ülkenin Adalet bakanlıkları her iki konuya da bakacaklar.
Öğreniyoruz ki, İranlı Reza Zarrab’ın durumu da, aynı zamanda Türk vatandaşlığı verilmiş olması dolayısıyla Amerikalıların dikkatine getirilmiş. O da aynı komisyona, yani adalet bakanlıkları arasında kurulacak komisyona havale edilmiş.
Uzun lafın kısası, Zarrab’ı bir yana bırakalım, Türkiye Erdoğan-Trump görüşmesiyle ABD’den olan iki önemli talebini alamadı.
Onun yerine Trump’ın seçilmesinden bu yana çok arzulanan görüşme fotoğrafı alındı, Batı ülkelerine ziyaret yapılmadığı algısı o fotoğrafla aşılmaya çalışılacak şimdi, eğer bunun siyasi ve ekonomik bir karşılığı olacaksa.
İkincisi, ABD’den silah ve silah teknolojisi alınması için söz alındı. Bu sözün Patriot füzesavar füzelerinin Türkiye’de ortak üretimine kadar uzayıp uzamayacağını birlikte göreceğiz.
Enerji konusunda da işbirliğine gidecekmişiz. Kıbrıs, İsrail ve Irak Kürt petrol ve gaz yatakları gündemde…
Ziyaretin Türk-Amerikan ilişkilerinde uzun süredir biriken fazla basıncı da aldığı söylenebilir.
Trump, içeriği bakımından somut sonuçlar getirmese de Erdoğan’ın bir süredir kamuoyu önünde istediği görüşme fırsatını sağlayarak, iki ülke ilişkilerini sürekli artan gerilimin hedefi yapmaktan çıkarmış oldu.
Geziden geriye kalanları böyle özetlemek mümkün...
Ha bir de gösteri yapan PKK yandaşlarına Erdoğan’ın koruma polislerinin tekme tokat girmesi var ki, daha bir süre baş ağrıtabilir.
Paylaş