Paylaş
Doğallığı oyunculuk tekniği olarak benimseyen bir aktör Kıvanç. Bunu da son derece güzel becerebiliyor filmin sahnelerinde. Filmin yükünü çektiği düşünülürse, beyazperdede sürüp giden hikayeyi sonuna kadar götürüyor. Çok başarılı. Yeni nesil Yeşilçam’ın tartışmasız starlarından biri. “Hadi Be Oğlum” 3 kuşağı da birbiriyle haşır neşir olduğu bir baba – oğul hikayesi. Erkek adam bir başına ne yapar, ne yapamazı gayet net görüyoruz aslında filmde. ‘Yoruldum artık’ dediği zaman dahi hayata, hayatın getirilerine, sorumluluklarına havlu atamayacağını biliyor aslında. Fakat biricik yavrusundan gelebilecek “seni çok seviyorum baba, iyi ki varsın” cümlesiyle birdenbire zıpkın gibi, fişek gibi hayata atılacak enerjiyi de içinde barındırabiliyor. İşte bu küçücük his kırıntılarını yansıtabildiği için Kıvanç’ın oyunculuğuna şapka çıkartırım ben.
Hadi Be Oğlum bugün vizyonda
Filmde Kıvanç Tatlıtuğ, Büşra Develi, Yücel Erten ve Alihan Türkdemir başrolde. Yönetmense Bora Egemen. Bir babanın, eşi olmadan yetiştirmeye çalıştığı oğlunu hayata bağlamak ve onunla iletişim kurabilmek adına büyük bir emekle verdiği mücadeleyi, cesaret ve azmi beyazperdeye taşıyor film. Senaryo duygu yüklü. Müzikler de şahane. Çünkü işin başında Fahir Atakoğlu efsanesi bulunuyor. 2 ayı aşkın bir sürede tamamlanabilmiş. Çekim yaz ortası Kaş’ta çekildiği için, bu kış havasında Kaş’ın güzelliklerini görmek yazı özlemek demek ki Kıvanç’ın yakışıklılığı yanında Kaş’ın muhteşem doğası da karelerde at başı ilerliyor. Bu arada filmin bir diğer kahramanı çocuk yıldız Alihan. Alihan Türkdemir duruşuyla tavrıyla gelecek vaadeden şahane isimlerden biri. Son derece güzel ve hatta o da şiir gibi oyun çıkarmış. Kıvanç’la uyumları hayli güzel. Annesizliğini dipten dibe öyle güzel vurguluyor ki hani dünyanın en zenginlerinden biri de olsa bir tarafının hep fakir, yoksul kalacağını harikulade bir şekilde anlatıyor. Sanırım bu konuda psikolojik danışmanlar da devreye girmiş. Filmi görmeniz, Kıvanç’ın oyunculukta nereye geldiğini de görmeniz açısından önemli. Ha bir de salondan salya sümük çıkacağınızı unutmayınız!
Kendine has bir güzel, Bomonti
İstanbul’un trend mekanı Bomonti giderek güzelleşiyor mu ne? Şu inşaat işleri biterse şayet, çok daha keyifli olacak semt ama gel gör ki bir süre daha devam edecek deniliyor. Neyse! Kitlesinin kalitesine bakılırsa bahar itibariyle yazı da içine kapsayan bir şekilde Bomonti kendine has özgünlüğüyle metropolün şık ve bohem alternatif mekanı olacağı kesin bence.
Sosyalleşilen kafe ve bahçeleri, avluları ve hatta şehirdeki tek Gürcü Kilisesi’nin orjinalliği, semti semt yapan iç içe geçmiş kültür katmanları ile dediğim gibi o kendine has yapısını ve lezzetlerini içinde taşıması açısından son derece önemli. Bomonti’nin zenginliği de zaten burada yatıyor. Hem mahalle kültürünü ve hem de residence şıklığını harmanlamayı bilebilmiş. Cihangir, Moda, Bebek, Kuzguncuk zaten kenti o mahalle kültürünü yansıtan eski ve yeninin karışımı şahane semtler. İşte bol kültürlülüğüyle Kurtuluş – Bomonti – Feriköy üçgeni de böylesi bir yapıda. Geçen gün Maçka’daki Alancha Restorant’ın şefi Deniz Temel’in hazırladığı “Kendine Has” menüsüyle Bomonti’nin muazzam kent tarihini, sıcak dokusunu ve kültürünün getirdiği damak zenginliğini hissettik. Bu arada 19. yüzyılın son yıllarında İsviçreli Bomonti kardeşlerin kurduğu fabrikadan sonra normalde Feriköy’e dahil olan bu bölgenin zamanla Bomonti olarak adlandırılmaya başlandığını söyleyeyim. Benim ilgimi çeken tatların başında akabi yaya böreğinin yorumlaması vardı. Ermeni kültüründe büyükanne yaya onun annesi de akabi diye çağrılırmış. Bu börek ise adını evin büyükanneleri tarafından hazırlanmasından dolayı almış. Kıymalı ve peynirlisi yapılan börek Deniz şefin ellerinde Boşnak kuru eti ile lezzetlenmişti. Bitter çikolatalı bir sos ile servis edilen içli köfte ise semtin yenilenmesine rağmen köklerini kaybetmemesine vurgu yapmak üzere hazırlanmış. Gayet yerinde bir tat. Kentlerde böylesi kendine has lezzet ve semtlerin çoğalması dileğiyle… Çünkü metropollerin duyguya, samimiyete mutlaka ihtiyazı var.
Paylaş