Paylaş
Bu atölyelerin bazılarında çocuk işçi çalıştırıldığını geçtiğimiz hafta Hürriyet gündeme getirdi. Geçen yıl da BBC, H&M’in Türkiye’de ürünlerini üreten bir atölyede çocuk işçi yakalamış ve bunu haberleştirmişti.
Ama tekstil atölyelerindeki tek sorun çocuk işçiler değil. Buralarda kaçak çalıştırılan mülteciler de ayrıca sorun.
*
Kâğıt üstünde her şey temiz...
Giysilerini Türkiye’de ürettiren marka ile Türkiye’deki tedarikçisi arasında, tedarikçinin üretim yaptırdığı atölyelerin yasal şartları sağlayacağına dair daha en baştan sıkı sözleşmeler imzalanıyor. Atölyelerin tüm yasal şartlara uyumlu olması marka tarafından şart koşuluyor. Ama yine de bu atölyelerde kaçak veya çocuk işçiler yakalanabiliyor. Türkiye’deki atölyeci zihniyeti pek öyle yazılı şartlara uyacak bir yapıda değil. Bunu bilen kimi markalar da tedarikçilerine ve atölyelere güvenmiyor, kendileri de atölyeleri denetliyor. Üretim zincirlerinde bulunan atölyelere yaptıkları baskında birçok kaçak ve kötü şartlarda çalışan mülteci ile karşılaşıyorlar.
“Bizim atölyelerimizde hiç mülteci yok” diyen tekstil firmaları var. Ama birçoğunun çalıştığı atölyelere gittiğinizde orada mültecilerin de kaçak çalıştırıldığını görebilirsiniz. Marka “Ben tedarikçiye sözlü uyarılarımı yaptım. Benim için üretim yapan atölyelerde böyle bir şey yok” deyip denetlemiyorsa, bu gerçeği bilmesine rağmen görmezden geliyor demektir.
*
Kimi sorumluluk sahibi markalar, denetledikleri tekstil atölyelerinde kaçak çalıştırılan mülteciler tespit ettiğinde tedarikçilerine “Bu insanları bir iyileştirme sürecine sokacağım. Sen de atölye de bu plana uymak zorundasınız, yoksa sizinle ilişkimi keserim, giderim” diyor.
Marka, “Ben giderim” derken, işçileri de o atölyeden alıp gitmeyi kastediyor. Eğer atölye sürece başarılı katılım göstermezse marka işçileri orada bırakmıyor, başka bir tedarikçinin atölyelerine transfer edebiliyor.
Bunlar büyük markalar oldukları için tedarikçisine bu tarz bir ültimatom verdiğinde ciddi bir yaptırım gücü de oluyor.
*
Zara Grubu Indietex’in de aralarında bulunduğu 4 büyük marka, iyileştirme sürecini Mülteci Destek Merkezi’yle (MUDEM) birlikte yürütüyor.
Marka atölyeye “Mülteciye hemen çalışma izni alacaksın” da diyebilir ama çalışma iznini alacağı konusunda atölyeye güvenmiyor, MUDEM ile ortaklık yürütüyor.
Marka atölyede bir mültecinin kaçak çalıştırdığını MUDEM’e bildirir bildirmez, atölyeye gidip mülteciyle görüşülüyor. Mültecinin diğer çalışanlardan farklı bir muameleye maruz kalıp kalmadığını öğreniyorlar. İşçiye çalışma alanı ve bu çalışma alanındaki haklarıyla ilgili bilgi veriyorlar çünkü hemen hepsi haklarından bihaber. Ayda 800-900 TL’ye çalışmayı kabul ediyorlar çünkü asgari ücretten, maaşlardan hiç haberleri yok. Bu açıdan çok kolay sömürülüyorlar. MUDEM, mülteciyi bilgilendirdikten sonra çalışma izni sürecindeki gerekli başvurular yapılıyor. Bu arada, hem atölyede hem de sosyal hayatında kendini daha iyi ifade edebilmesi için mülteci hemen bir Türkçe kursuna yazdırılıyor.
*
Bugüne kadar atölyelerde kaçak çalıştırılan 200 mülteci MUDEM’in iyileştirme programı kapsamına alındı.
Marka bu atölyelerde mülteci çocuk işçiye rastlarsa, çocuk işçi atölyeden alınıp bir okula yerleştiriliyor. Çocuğu işten almak ailesinin gelirini de kısmak anlamına geldiğinden, çocuk 15 yaşını doldurana dek, marka onun ailesine sosyal destek ödemesi yapıyor.
MUDEM, son bir yılda 50 mülteciye çalışma izni aldırdı, 9 çocuk işçiyi de atölyelerden alıp eğitim hayatına kazandırdı.
*
Mülteci işçi sömürüsüne göz yuman ya da yüzleşmemek için denetim yapmayan markalar da çok. Sivil toplum kuruluşlarına koliler dolusu ürün göndererek vicdanını rahatlatan markalar gerçekten vicdan ve sorumluluk sahibi iseler buyursunlar mültecileri yasal çalıştırsınlar. Atölyeci zihniyetiyle mültecileri yalnız bırakmasın, sömürülmelerine göz yummasınlar.
Paylaş