Kömürle toprağa can veren Türkler

1976’da Yıldız Teknik Üniversitesi Kimya Bölümü’nden mezun olan Dev-Genç’li Tarhan, 12 Eylül’ün ardından Paris’e gidiyor, oradan Almanya’ya geçiyor. 1980’lerin sonunda arkadaşı Aydoğan Cengiz ile birlikte turizm işine giriyor; elde sadece 20 mark, bir masa ve üç sandalyeyle Nazar Holiday’i kuruyorlar.

Haberin Devamı

Kitlesel turizmin olmadığı, Türkiye’de otel bulunamayan yıllar. İlk kez ev turizmini başlatıyorlar; Almanya’daki işçilerin evlerini kiralıyorlar. Nazar Holiday 7 yılda Almanya’nın 5’inci büyük tur firması oluyor. Turizmi, Türkiye’de bombaların patladığı en zor yıllarda yapıyorlar ve pazarın yolunu onlar açıyor. Her hafta Antalya’ya 22 bin kişi indiriyorlar. Ama geceleri gündüzleri kalmıyor. Kızı Tarhan’a “Amca” demeye başlıyor, Cengiz şeker hastası oluyor. Yine de böylesine zor bir sektörde kriz yönetimini iyi beceriyorlar ve değerlenen şirketlerini 1997’de satıyorlar.

*

Türkiye’ye en fazla döviz getirenlerden olması nedeniyle 1990’ların ortalarında Tarhan’a Hizmet Madalyası almak için Ankara’ya gidip gidemeyeceği soruluyor. Ama ismi hâlâ ‘ülkeye girmesi sakıncalı kişiler’ listesinde olduğundan gidemiyor. İlticacı bir solcunun ülkeye en çok döviz getirenlerden olması ziyadesiyle esprilere konu oluyor.

*

Haberin Devamı

Cengiz ve Tarhan, tur firmasını sattıktan sonra, daha az rizikolu bir iş olan seyahat bürosu zinciri Holiday Express’i kuruyorlar. Bu şirket de 90 milyon Euro ciroyla 6 yılda Almanya’nın ilk 10’una giriyor; Almanya’nın En İyi Franchising Ödülü’nü alıyor. 60 şubeye ulaştıktan sonra bu şirketi de satıyorlar.

*

Bu sefer Anadolu’da Hititlerden beri süregelen şarap kültüründen ilhamla üzüm bağları yetiştirme işine dalıyorlar.

O dönem Almanya’da üç bakanlığı birden idare eden ve ‘Süper Bakan’ diye anılan Wolfgang Clement bir sohbetlerinde Tarhan’a “Artık Almanya’da iş yapmıyor musunuz?” diye soruyor. Ona Almanya’dan toprak düzenleyici madde aldıklarını söylüyorlar. Bunun üzerine bakan, özelleştirecekleri bir gübre fabrikasını onlara 1 marka satmayı teklif ediyor. Başta “Bir litre süt için inek alınır mı?” diye düşünürken gaza gelip fabrikayı alıyorlar, bu işe 11 milyon mark yatırıyorlar. Ama işler iyi gitmiyor, gübreyi satacak kimse bulamıyorlar ve fabrikayı bir hurdacıya veriyorlar.

Eskiden gübreyi atardınız, toprak yeşerirdi. Ama toprak ürün vermemeye başlayınca artık gübreye değil; başka bir malzemeye ihtiyaç duyuluyordu: Toprak düzenleyici, yani toprağa canını veren humusun hammaddesi.

*

Haberin Devamı

Bu sefer bu işe giriyorlar. Kalan son paralarıyla AR-GE’ye ağırlık veriyor, teknoloji geliştirerek patentler alıyorlar. Şimdi kömürün hammaddesinden granül toprak düzenleyici yapıyorlar.

“Biz şu anda Alman politikacıların en sevdiği çocuklarız” diyor Tarhan, “Çünkü Almanya’da kömürü yakmadan, toprağın faydası için kullanan tek firmayız.”

Bu ürünü geliştirerek dünyada ilk kez suda çözülür hale getiriyorlar.  

Sahibi oldukları Humintech, sıfır atıkla çalışan ve çok az enerji gücüyle maksimum üretimi sağlama gayretinde, çevreye duyarlı bir işletme.

Dünyanın önemli firmaları ortak olmak istiyor ama “Biz bu işe inanıyoruz. Bize bu işin 10 yıl sonraki değerini verseler bile istemiyoruz” diyor Tarhan.

*

Haberin Devamı

Konuşmasında, ifadesinde çocuk heyecanı, çalışma hevesi Tarhan’ın bu hayatta seri girişimci olmama gibi bir şansının da olmadığını kanıtlıyor.

Pek çoğumuz daha genç yaşlarda çalışma hayatından yılıp bir sahil kasabasına yerleşme arzusuyla yanıp tutuşurken, Tarhan daha iş hayatına yeni atılmış bir genç kadar çalışma isteklisi:

“Şimdi diyoruz ki, ‘Paramız var, yaş geldi 60’a, gitsek bir tekne alsak.’ Ama biliyoruz ki üç gün sonra sıkılırız. Çalışmak bize hayat veriyor.”

 

Yazarın Tüm Yazıları