Paylaş
Hürriyet’in konuştuğu anne, evden kaçan 16 yaşındaki kızını bir masaj salonunda bulmuştu.
Anne kızını teslim aldıktan sonra, onu fuhşa ve uyuşturucuya sürükledikleri gerekçesiyle, kızının iki kız arkadaşını suçladı. “Biri kızımı aldı o salona götürdü, diğeri de kızıma uyuşturucu verdi” dedi.
Buraya kadarını çıkan haberlerden biliyoruz. Ben size devamını anlatayım.
*
Annenin şikâyeti üzerine, bu iki kız çocuğu tanık oldukları söylenerek Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Tüm gün küçük bir tostla idare ettiler. Gece koridorda uyudular. Ertesi gün emniyet müdürlüğü gözaltı sürelerinin uzatılmasını istedi. Meğer gözaltındalarmış, söyleyen yok!
Emniyetteki ikinci günlerinin akşamında çocuk şubeye götürüldüler. Şubedekiler “Sizi niye bu kadar tutmuşlar ki?” diyerek onları ailelerine teslim etti.
İki kız çocuğu ertesi gün gidip savcılıkta ifade verdi. Savcı çocukları tutuklama talebiyle sulh ceza hâkimine gönderdi. Hâkim çocukları serbest bıraktı ama birini adli kontrolle; haftada 3 gün emniyete gidip imza vermesi şartıyla.
Bu iki kız çocuğu şu anda, fuhuş yaptırmak amacıyla insan ticaretinden yargılanıyor.
Bu süreç fahiş hatalarla dolu.
*
HATA 1: Çocuk Koruma Kanunu’na ve çocuk şube müdürlüklerine ilişkin yönetmeliğe göre, çocukla ilgili işlemleri bizzat çocuk savcısı ve çocuk polisi yürütür ki, usul çocuğa özgü olsun, çocuk yetişkinlerle karşı karşıya getirilmesin, çocuğun baskılanmayacağı bir ortam yaratılsın ve muhatap olduğu kişiler çocuk haklarına duyarlı profesyoneller olsun. İşte bu yüzden, çocukla ilgili işlemler ‘çocuk şube’ tarafından yürütülür. Çocuk Koruma Kanunu’nun 4. maddesi gereğince bu tür işlemler ivedi yapılır.
Gelin görün ki polis, bu iki kız çocuğunu ilk günden çocuk şubeye götürmek yerine Ankara Emniyet Müdürlüğü’ne götürüyor. Tüm yetişkinlerin işlemleri bitince en son çocukların işlemleri yapılıyor ve yetişmedi diye gözaltı süresinin uzatılması isteniyor. İster mağdur, ister tanık, isterse de suça sürüklenen çocuk olsun, mutlaka aileye haber verilmesi gerekir. Bu iki kız çocuğunun ailesine haber verilmedi. Bu, görevi kötüye kullanmadır.
HATA 2: Şüpheli hakları CMK’da güvence altına alınmıştır. Emniyette derhal hakları anlatılır ve avukat çağrılır. Bu zorunludur. Bu çocukların durumunda bunlar yapılmadığı gibi, çocuklara gece bir de teşhis işlemi yaptırdılar.
HATA 3: Savcı, çocukların Ankara Emniyeti’nde yaşadıklarını, tutulma koşullarını görmezden gelmiş. Oysa hemen talimat verip “Ne işleri var o çocukların orada? Çocuk şubeye götürün” demesi gerekirdi. Ama Savcılık olan bitende hiç beis görmediği gibi, üstüne bir de emniyet müdürlüğünün gözaltı süresini uzatma talebine itiraz etmeyip uzattı, yine “Çocuk şubeye götürün” demedi.
HATA 4: Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı mağdurenin yanında davaya müdahil oldu; dolayısıyla suça sürüklenen bu iki kız çocuğunun karşısında. Oysa Aile Bakanlığı böyle dosyalarda müdahil olmamalı çünkü her iki tarafın da bakanlığı. Çünkü her iki taraf da çocuk. O hem suça sürüklenen çocuğun hem de mağdur çocuğun bakanlığı. Her ikisini de koruması gerekiyor. Ama bakanlık şu durumda “Bu iki kız çocuğu cezalandırılsın” demiş oluyor. Oysa, suça sürüklenen bu çocukların da rehabilitasyona, desteğe, savunulmaya ihtiyacı var.
*
EN VAHİM HATA: Bu davada suça sürüklenenler de çocuk ve bu süreç içerisinde onlar da mağdur. Belli bir yaştan itibaren kandırılmışlar. İnsan tacirlerinin yöntemlerinden biri, duygusal ilişki kurarak istediklerini yaptırmaktır. Masaj salonu işletmecisi kızlardan birini sevgili olduklarına inandırmış ama bir yandan da kızı müşterilerine ‘pazarlamış’.
Ve fakat, inanamayacaksınız ama...
Şu anda masaj salonunun işletmecisi ve yardımcısı insan ticaretinden yargılanmıyor; onlara sadece cinsel istismardan dava açıldı. Ama çocuklar insan taciri muamelesi görüyor.
Çocuğu hem kendisi istismar eden hem de başkalarına pazarlayan adam dururken, fuhşa zorlanan çocuk mu insan taciri?
Pes!
Paylaş