Paylaş
*
13 ülkede 64 bin kişiyle yapılan bir anket ortaya koyuyor ki, insanların 3’te 2’si “Erkekler daha çok kadınlar gibi düşünse dünya daha iyi bir yer olur” diye düşünüyor.
İnsanlar artık ‘Kazanan hepsini alır’ gibi erkeksi tutumlardan bıktı. Herkes farkında ki, bu dünyanın halkları daha iyisini hak ediyor.
John Gerzema ve Michael D’Antonio’nun sonradan ‘The Athena Doctrine’ adıyla kitaplaştırdıkları bu anket, insanlığın memnuniyet seviyesini ortaya koyuyor.
*
Ankete göre, kaygı çağında yaşıyoruz. Katılımcıların çoğu, çocuklarının kendilerinden daha iyi bir hayat yaşayacağına inanmıyor. Yüzde 74’ü ise dünyanın giderek daha adaletsiz bir yer olduğunu düşünüyor.
İşsizlik, ekonomik durgunluk, iklim değişikliği gibi devasa sorunların ortasında dünyadaki liderler ve kurumlar hiç de iyi bir sınav vermiyor, skandallara bulaşıp yenilgilere imza atıyorlar.
Eskiden istikrarlı olduğu düşünülen büyük bankalar battı.
Wikileaks, hükümetlerin kirli çamaşırlarını ortaya döktü.
Raporlar din adamlarının istismarcı olduklarını kanıtladı.
Ankete göre, son finansal krizden beri insanlar 4 şirketten sadece birine güveniyor. Bu girdabın nedenleri araştırıldığında, insanların sadece hükümetlerden ve ekonomiden değil, genel anlamda erkeklerin davranışlarından tatminsizliği de tespit edildi.
Dünyadaki insanların büyük çoğunluğu erkeklerin davranışlarından mutsuz; Japonya ve Güney Kore’dekilerin yüzde 79’u, ABD, Endonezya ve Meksika’dakilerin 3’te 2’si.
Ve sanmayın ki sadece kadınlar böyle düşünüyor; erkeklerin tutumlarına dair tatminsizlik oranı erkekler ve kadınlarda aşağı yukarı aynı.
Gençler de toplumda kadınların rolünü daha fazla önemsiyor. Gençlerin 3’te 2’si erkeklerin davranışlarını eleştiriyor.
*
Anlayacağınız, insanlar artık erkeksi düşünce ve davranış kodlarının dünyaya ağırlığını koymasından memnun değil.
Kontrol, rekabet, saldırganlık, siyah-beyaz düşünme gibi erkeksi tutumların günümüzde savaşlardan gelir adaletsizliğine, karşı karşıya olduğumuz pek çok soruna katkı yaptığının farkındalar.
Yaş, gelir veya milliyet fark etmeksizin, Japonya’dan Fransa’ya, Brezilya’dan Almanya’ya kadınların ve erkeklerin çoğunluğu, dünyayı artık kadın gibi düşünebilen ve davrananların yönetmesini istiyor.
Duygularını daha açık ve dürüstçe yansıtabilen, ideoloji yerine sağduyuyla hareket eden, menfaatleri için diklenmek yerine uzun vadeli sürdürülebilir çözümler getiren liderler hayal ediyorlar. Bunlar hep kadınlarla özdeşleştirdikleri özellikler. Ekonomideki saldırganlık ve kontrol gibi erkeksi özellikleri işbirliği ve paylaşım gibi kadınsı değerlere kıyasla daha etkisiz buluyorlar.
Kendine odaklanmak yerine faydaya odaklanmanın liderlerde arandığı günlerde yaşıyoruz.
*
Ankette liderlik, başarı, ahlak ve mutluluk için ne olması gerektiği sorulduğunda yine kadınlara atfedilen davranışların öne geçtiği görülüyor. İnsanlığın çoğunluğu için, diğerlerine saygı paradan, nezaket ve empati saldırganlıktan, sadakat ve fayda açgözlülük, yozlaşma ve kişisel çıkardan, bilgi ve etki zenginlikten daha önemli.
İnsanlar ülkeleri kadınların yönetmesinin güven ve adalete inancı artıracağına, savaş ve skandalları azaltacağına inanıyor.
İşin ilginç yanı, liderlerde görülmek istenen özelliklerden biri de yine kadınlarla özdeşleşen kırılganlık. Bu onlara, liderlerinin de insan olmaya cesareti olduğunu ve hata yapabileceğini gösteriyor.
*
Velhasılıkelam...
21’inci yüzyılda gelişme için ‘işletim sistemi’ kadınsı değerler.
Siyasi sorunları çözmek, demokrasi ve eşitliği sağlamak ve en önemlisi barış için sahneyi kadınlara açmak gerekiyor.
Siz açmasanız da...
Onlar sahneye atlıyor zaten.
Paylaş