Yüzleşme vakitleri

Bin yıllık bir şehir.

Ve belki de bin yıllık sorunlarıyla büyüyerek yaşayan bir şehir.

Ruhumuz yüzyılları kapsıyor.

Beethoven’ın dünyayı büyüleyen ıslığı çalınıyor sanki...

*

İçinden deniz geçen yeryüzünün tek şehri...

1981 yılında geldiğim İstanbul’da otuz sekiz yıl geçip gitmiş...

Gelen gidemiyor, giden dönemiyor sanki...

Bir tutku ve aşktır İstanbul’da yaşamak...

Bin yıldan beri yıkılıp yenilenen bir kent...

Ve yenilendikçe büyüyen...

Kimseler fark etmiyor...

*

Kentlerde yaşayanlar mevcutla asla yetinmiyor...

Kenti idare edenler de mevcutla hiç yetinmiyor...

Ve İstanbul ‘sürekli alacaklı’ durumundaki tefeciler gibi...

*

İnsanlar yaşadığı günlük hayatın telaşında İstanbul’daki değişimin sessiz şahitliğini yapıyor ama kendine anlatacak vakti bile bulamıyor.

Yüzleşemiyor yaşadığı gerçeklerle...

Fark etse de umursamıyor...

Kentler de insanlarla birlikte büyüyor ama büyüdüğünü fark etmiyor...

Saksıdaki çiçek, bahçedeki ağaç, evdeki çocuk gibi...

*

Kimse yaşadığı şehrin çığlığını duyamıyor.

Ve nereden nereye geldiğine dair bir muhasebe yapmıyor...

Oysa otuz yıl öncesini dün gibi hatırlıyorum...

Banyo küvetlerinde biriktirilen su, günlerce süren elektrik kesintileri, minibüs, otobüs ve dolmuş taksi duraklarında saatlerce bekleyişler unutulur mu?

Sigara dumanları içerisinde yapılan kent içindeki yolculuklar hâlâ hafızalarımızdaki yerini bir kâbus gibi koruyor...

Bugünkü nesil bunlardan habersizce yaşıyor.

Gecekondulardan geçilmeyen ilçeleri adeta teneke mahalleleri gibiydi...

*

Annesi ölen ünlü bir sanatçının sözleri aklımıza düşüyor:

Annem ölene kadar ben bir çocuktum... Annem öldüğü günden beri çocuk olmadığımı anladım... Artık çocuk değilim...

Evet, İstanbul da bir anne gibi...

Bir çocuk değil ama bizler de artık çocuk değiliz İstanbul’da...

Lakin büyüyen çocukların da kaderlerini düşünmek gerekiyor.

*

Kanal D’de ‘Seçim Özel’ programında ‘cumhur ittifakı’nın İstanbul büyükşehir belediye başkan adayı Binali Yıldırım’a bin yıllık bu şehrin sorunlarını nasıl çözeceğine dair projelerini sorduk.

Ulaşımda son yirmi yılda büyük projelere imza atan Binali Yıldırım’ın Ankara’nın da desteğiyle İstanbul’u çok iyi bir yere taşıyacağına, sorunları çözeceğine inanıyorum.

Çünkü kentin sorunlarını çok iyi biliyor, çözümleri de öyle lafla umut torbası değil, tamamen bilimsel ve matematiksel gerçeklerden yola çıkılarak düşünülmüş.

Ve İstanbul’a bugüne kadar yapılan yatırımları, projeleri anlatmaya kelime yetmez...

Görüyoruz ki yüzlerce yapılması gereken proje var.

İstanbul’a yapılanların hepsini bir ‘Yatırım Müzesi’nde sergilense nereden nereye gelindiği daha iyi görülecek.

*

Tabii ki son söz seçmenin hür iradesinde gizli...

Lakin Bukowski’nin “Her şeyin kenarları var” deyişini de düşünmek lazım.