Travmatik günler

Gergin günler tedirgin bekleyişleri tetikliyor.

İdlib’de ateşkesi sona erdiren Suriye rejimi savaş uçaklarıyla Han Şeyhun bölgesini bombalayarak katliama devam ediyor...

Haber ajansları dünyaya unutulmayan fotoğraflarından birini daha geçiyor.

Bombalanan binaların enkazı altından küçük çocuğunu kucağına alarak kurtarmanın hüznü ve sevinciyle alabildiğine koşan bir babanın dramına bizleri şahit ediyor...

Ve gözyaşları içinde kalmış, çaresizliğin zirvelerinde çözümsüz kalmış bir babanın dramı bizlere savaşın çirkin yüzünü bir kez daha gösteriyor...

Suriye’deki asrın dramını izleyen küresel güçler hâlâ silah dağıtıyor, satıyor ve para kazanıyor...

Esad ve diğer terör örgütleri ise kendi halkını öldürmeye devam ediyor...

*

Ve İran...

ABD’ye ait İHA’ları düşüren İran’ın, Basra Körfezi’nde kaçak akaryakıt taşıyan iki Irak gemisine ve hangi ülkeye ait olduğu belli olmayan kaçak mal taşıyan iki tekneye el koymasıyla yeni krizlerin fitili ateşleniyordu...

- Bir yandan ABD ambargosuyla diğer yanda komşu ülkeleriyle sorunları büyüyen, büyütülen bir İran’da kazanların altına odun taşıyor birileri...

- Tahran sokaklarında cirit atan CIA ajanlarını yakalayan İran istihbaratı, bugüne kadar 17 kişiyi yakaladıklarını açıklayarak gelinen noktayı özetliyordu...

*

Ve Mısır...

Başkent Kahire’de iki gün önce bomba yüklü aracın infilak etmesiyle 20 kişi öldü ve 47 kişi yaralandı.

Darbeci Sisi ülkesini kanla sulamaya devam ediyordu hâlâ...

*

Ve belki de yüz yıllık bir kördüğüm...

Hindistan ile Pakistan arasında bir türlü çözülmeyen, çözdürülmeyen Keşmir sorunu...

- Nükleer silahlara sahip olan Hindistan ve Pakistan bir savaşın eşiğinde geziniyorlar...

Hindistan, Keşmir bölgesine binlerce asker göndermeye başladı...

- Bir İngiliz mirası olan Keşmir sorunu yıllardan beri çözülmüyor ve sayısız kez küçük savaşların yaşandığı, binlerce insanın hayatını kaybettiği bir sisler bulvarı...

Yüzde 45’ine Hindistan’ın, yüzde 35’ine Pakistan’ın sahip olduğu Keşmir’in yüzde 20’sine de Çin hâkim...

- ABD ise sorunlar büyüdüğünde sürekli devreye girip çıkıyor...

Kısacası, sorun çözülmüyor...

Üç ülkenin de nükleer silaha sahip olduğunu düşündüğümüzde olası bir savaşın yaşatacaklarını düşünmek bile istemiyoruz...

*

Hong Kong’da ise kargaşa günleri devam ediyor.

- Suçluların Çin’e iadesini kolaylaştıran yasa tasarısını protesto edenler genel grev kararı alınca işler daha da karmaşık hale geliyor...

Havayolu şirketleri büyük zararlara uğruyor.

Sokaklarda göstericiler ile polis arasında ağır çatışmalar yaşanıyor.

Ve nasıl sonuçlanacağını hâlâ kimse tahmin edemiyor...

*

Ve ABD...

Sürekli birilerinin cinnet geçirerek yaptığı katliamlarla yüzleşen halk, silahlara kolay ulaşıma karşı daha duyarlı hale geliyorlar.

Geçen hafta 3 ayrı silahlı saldırıda yaklaşık 30 kişinin öldürülmesiyle halk travmatik günler yaşıyor...

Kalabalık olan yerlere gitmemeye başlayan halk bireysel silahsızlanmaya karşı yeni yasal çözümler arıyor...

Çünkü kimin nerede, ne zaman bu tarz saldırıları düzenleyeceği belirsiz...

*

Ve Türkiye...

Fırat’ın doğusuna olası bir operasyon hazırlığındayız.

ABD tarafından PKK/PYD ve YPG terör örgütlerine dağıtılan silahlarla kurulan sözde orduyla başka hesapların yapıldığını fark eden Türkiye’nin uyarıları da hafife alınıyor.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun ABD’nin bu terör örgütleriyle Suriye’deki angajmanını bitirmesinin altının ısrarla çizmesi, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Fırat’ın doğusuna gireceğiz” sözleri de gelinen noktanın geri dönülmez bir yolda olduğunu bize gösteriyor...

Neden?

İçerdeki birliği, düzeni koruyabilmek için etrafımızda yaşanan tehlikeleri de yok etmek gerekiyor.

Yoksa bizleri de travmatik günler bekliyor.

*

Dünya travmatik günlerin eşiğinde geziniyor...

Artık dünyanın her yerinde insanlar inadına barış diye haykırıyor...