Trajediye dönüş

Dünyaya savaşın çirkin yanlarını duyurduk da ne oldu?

Değişen bir şey olmadı...
     

Evet, bir savaşın, vahşetin çirkin yüzü canlı yayınlanarak dünyaya gösterildiğinde bile değişen bir şey olmuyor...

Şehirlere bombaların yağdırılışı yıllardan beri canlı yayınlarla gösteriliyor ama herkes sıcak odasının bir koltuğunda çekirdek çıtlatarak film seyreder gibi savaşları seyretmiyor mu?

Bir şey değişmedi, değişmiyor da...

Milletler, ülkelerini yönetenlerin vahşi duruşlarını değiştirmiyor.

Aksine, Avrupa ülkelerindeki gibi daha da ırkçı karakterler iktidara taşınıyor...

İnsanoğlu taraftarlık duruşunu değiştirmiyor...
     

Futbol taraftarı gibi olmuş...

Ve bu taraftarlığını da holiganizm boyutuna taşımayı başarmış...

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra liberal konsensüsün bittiğini söyleyen AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik:

Vahşet çağındayız artık!

Yeni Zelanda vahşetindeki gizlenen parmak izleri bulunmalı.

Trajediden uzaklaşamıyoruz.

Yönetmeye talip olanların kazanmak uğruna yapabilecekleri çılgınlıkların sınırlarını artık hayal bile edemiyoruz.

Düşüncelerimizin, eylemlerimizin geride bıraktığı derin izleri takip etmiyoruz.

Ne kadar doğru ve ne kadar yanlış şeyler yaptığımızın muhasebesini yapmıyoruz...
     

Dar görüşlülerin yığınlarından, değişmeyen yüzlerin kalabalığından yorulduk.

Gizli servisler neyi gizliyorlar, bilen var mı, bilmiyoruz.

Sınırsız bireyler, sınırlarını aşarak kendileriyle yarışıyorlar her geçen gün...

Trajedi günlerine geri dönüyoruz sanki...
 

Batı’nın ikiyüzlülüğünden bıkıp usanmışız.

Dalga geçer gibi bir davranış modeli geliştirmiş kendisine.

Mısır’da düzmece iddianamelerle idam edilen gençler için bir satır cümle dahi diyemedi...

Ve aksine sessiz duruş sergileyerek adaletsizliği alkışlamış oldu...
     

Batılı yazar ve çizerlerin bir şey diyemeyişi de düşündürücüdür...

İçimizdeki liberal yazarlar, çizerler de bir şey diyemedi...

İşin saklı yüzünü sözcü Ömer Çelik anlatıyor...

AB Bakanı iken İslamofobi ile ilgili yaptığı çalışmalara değinen Çelik:

Avrupa’da bir siyasi matruşkanın üretildiğini gördüm. En üstte Erdoğan düşmanlığı var. Onu kaldırdığınız zaman altından Türkiye düşmanlığı çıkıyor. Onu kaldırdığınız zaman altından İslam düşmanlığı çıkıyor.
   

Ve yıllar önce İstanbul’a gelen ABD’li senatör Torricelli, ünlü bir işadamının yalısındaki yemekli davete katılır...

Yemeğin sonunda Boğaz’a olan hayranlığını anlattıktan sonra der ki:

Dostum, güzel bir coğrafyadasınız ama yanlış dindesiniz!

İşte asırlar boyunca trajedinin gerçek yüzü bu sözde gizli...