Sosyal mesafesizlik

Sokağa çıkma yasağı ilan edildi, insanlarımız sokaklara döküldü...

Haberin Devamı

Beş dakika içinde İtalya’ya döndük adeta...

Marketlerin önünde kuyruklar oluştu...

*

Aylardan beri televizyonlarda ‘sosyal mesafe’ diyerek halkı uyaran tüm uzmanları gece yarılarına kadar ekran başında oturup izleyenlerin bir dakikada her şeyi unutarak maskesiz sokaklara dökülüp kuyruklara girdiklerini görünce “Biz niye değişemiyoruz?” diye sormadan duramıyoruz...

*

Sosyal mesafesizliğin zirvelerinde gezinmeye devam ediyoruz hâlâ...

Bu kadar uyarı kime idi?

Bilim Kurulu üyeleri aylardan beri kimleri uyarıyordu?

Gece yarılarına kadar televizyonların karşısında kimler izleniyordu?

Uzaylılara mı anlatıldı yani?

Ve adeta yeniden sıfır noktasındayız...

Diliyoruz ki, bu kuralsız yaşama alışkanlıklarımızın faturasını ağır ödemeyiz...

*

Sokaklara dökülenlerin kendilerince elbette bilmediğimiz ve sayısız haklı gerekçeleri olabilir.

Haberin Devamı

Sokağa çıkma yasağının iki gün ile sınırlı kalmayacağı, devamının gelebileceği korkusu olabilir...

Bir aydan beri, yani karantina günlerinde dahi bu duruma hiç hazırlık yapmayanların beş dakika içinde sokaklara dökülerek market kuyruklarına girme gerekçelerini yine de anlamakta zorlanıyoruz...

Açlık korkusu can korkusunun önüne geçmemeliydi...

Bilmeliyiz ki can gidince açlık derdi zaten kalmıyor...

*

Ve sokaklardaki kavga görüntülerini izledikçe daha çok üzülüyoruz...

Kimlerle bir arada yaşıyormuşuz!

Bu öfke patlaması neden?

Bize ne oldu sahi?

*

Kendi açlık korkularımız söz konusu olunca mesafe koymaktan bile vazgeçtik...

Düşünüyorum da etrafımızda yıllarca olup bitenlere karşı öylesine mesafe koymuştuk ki...

Yıllarca ekranlarda her akşam sayısız trajedinin görüntülerini izliyor ve “Aman, bize ne?” diyorduk...

Hiç dert edinmiyorduk, aldırış etmiyorduk, ağlamıyor ve isyan etmiyorduk...

Dünyanın her yerinde yaşanan haksızlıklara, savaşlara, katliamlara, yangınlara ve depremlere mesafeli duruyorduk...

*

Grozni, Kabil, Peşaver, Bağdat, Filistin, Şam ve Halep’in üzerine her gece bombalar yağarken, insanlar öldürülürken, evler yıkılırken, dünyanın bütün kalabalıkları film gibi seyrediyordu...

Haberin Devamı

Şimdi her akşam herkes kendi trajedisini izliyor gibi...

*

Her akşam ekranlarda binlerce mültecinin göç yolculuklarına şahit oluyorduk...

Denizlerde boğulanlara...

Sularda kaybolanlara...

Ve karaya vuran çocukların cesetlerine...

Olay yeri inceleme memurları gibi güvenlik şeridini çekip yaşanan her trajediye aramıza mesafe koyuyorduk...

Ya şimdi?

Dünyanın her kenti boşaltılmış, sular gibi çekilmiş insanlar dört duvar arasına...

Şimdi milyarlarca insan, sayısız ülke ve şehir birbirine karşı aşırı mesafeli...

Ve maskeli...

*

Saçlarına yıldız düşmüş, koparma anne” diyerek dünyanın her yerinde yaşanan savaşlara, zulme isyan eden Nevzat Çelik ise cezaevinin dört duvarı arasında mesafe koymadan şöyle yazıyordu:

Göçüyorlar

Haberin Devamı

sırt çantaları kavga yüklü

umutla ayıklanmış gözlerinde

çekincesiz ağlayış

göçüyorlar

yalnız bırakılmışlığın alnına

çakarak filistin türküsünü”

Ve şimdi dünya, alnına yazılmış yalnız bırakılmışlığın acısını çekiyor evlerinin duvarları arasında...

*

Kısacası, devletlerin aldığı kararlara itaatsizlik herkesin canını tehlikeye atabilir...

Elbette devletimizin milletini aç ve susuz bırakmayacağına inanmalıyız ve bunun için her tedbiri alacağını da bilmeliyiz...

Açlık korkusunu da içimizden söküp atmalıyız.

Bu kara günlerin gelip geçeceğine de inanmalıyız.

Yoksa içimize düşen bu korku ve panik hiçbir derdimizin ilacı olmayacak...

Kuralsız alışkanlıklarımıza artık son vermeliyiz ve sosyal mesafeyi korumalıyız ama bundan sonra dünyanın her yerinde yaşanan trajediye karşı da bir yabancı gibi mesafeli olmamayı öğrenmeliyiz...

Haberin Devamı

Çin’deki bir virüsün dünyayı nasıl duvarlar arasına mahkûm ettiğini görüyor ve yaşıyoruz işte...

Yazarın Tüm Yazıları