Paylaş
Adresleri de kahvehanelerdi...
Kahve bir araya gelebilmenin bahanesiydi...
Dünyanın en etkili gazetesiydi...
Ve spekülasyonların birçoğu, buralardaki fısıltılardan yayılıyordu...
Yıllar sonra yerini sosyal medya adreslerine bıraktı...
Aynı koro, fısıltılarına sosyal medyada devam ediyor...
*
Sosyal medyayı kullanan herkesi aklı başında insanlar sanıyoruz...
Dünyanın sayılı istihbarat teşkilatlarını unutuyoruz.
Terör örgütlerini...
Organize suç şebekelerini...
Uyuşturucu baronlarını...
Mafyayı...
Ve belli bir amaca hizmet eden trolleri...
*
Bir polis şefi dostumuz diyordu ki:
- Eskiden teröristler gece yarılarında kentlerin duvarlarına sloganlar yazıyordu...
- Şimdi ise elinde telefonu olan herkes bir saniyede sosyal medyanın duvarlarına yalan, iftira, dedikodu ve kendi destanlarını yazabiliyor...
- Yalan, fitne, dedikodu rüzgârı hızıyla yayılıyor...
- Kontrolsüz spekülasyonların önüne geçmek için sosyal medya yasalarının önleyici olması lazım...
- Devletin iyi vatandaşlarını koruması gerekiyor ve bunun adı sansür değildir...
*
İyiler kötülerle mücadele edemiyor...
Çünkü hepsi ekmeğini eve götürebilmenin derdine düşmüş...
Kötülerin ise böyle bir derdi yok!
Dünyanın her ülkesindeki güvenlik güçleri kötülerle savaşabilmek için uğraşıyor...
Fısıltılarla başlayan spekülasyonların bir ülkeye açtığı zararları yazarak bitiremeyiz...
Özellikle siyasi ve ekonomi alanında kapanmayan yaralar açılıyor...
Birileri sürekli felaket tellallığı yapıyor ve bunun önüne geçilemiyor...
Eleştirinin çok ötesinde gizli hesaplar yapılıyor...
*
Zehirli para sarmaşığının kökü dünyanın hiçbir ülkesinde kurutulamıyor...
Emerson’a göre “Her duvar bir kapıdır.”
İnsanlığın tüm ilkelerine duvarlar örülüyor...
Yaşadığımız çağda insanlar sosyal medyanın duvarlarını karalayarak, okuyarak, yazarak, paylaşarak, beğenerek gün tüketiyor...
Kendilerini sosyal medya duvarlarının arkasına gizliyor.
Kimlerin ne zaman kapı, ne zaman duvar olacağı da belli değil...
*
Sosyal medya ile ilgili endişelerimizi yazmakla bitiremeyiz ama gelinen noktayı şair Yılmaz Odabaşı özetliyor...
Twitter’da bir kadın kullanıcı “Aaaaaaaaaaay” yazıyor ve 22 bin 400 beğeni alıyor...
Yılmaz Odabaşı ise diyor ki:
- Buraya ne yazarsam yazayım, bu kadının yazdığı şu tek kelime kadar etkili olmayacağını bildiğim için bazen bu ülkede sessizliğin daha makul, daha haklı itiraz biçimi olduğunu düşünüyorum...
*
Sosyal medyanın adreslerindeki şüpheli kalabalıkların içine düştüğü kör kuyulardan çizilen yol haritalarının neresindeyiz bilmiyoruz ama sonuca endeksli bir kalabalığın ortasında ve kontrolsüz spekülasyonların rüzgârlarında yalnız ve sessiz kaldığımızı söyleyebiliriz.
Ve iyi insanlar mağdur oluyor....
Paylaş