Paylaş
Hiç kimse bu savaşa açık taraf olmak istemiyor...
Çünkü daha büyük bir savaşa dönüşebileceğini biliyorlar...
Büyük kalabalıklar savaş istemiyor ama yönetenler de savaşı izlemekle yetiniyor...
*
Çin de fırsattan istifade durumdan vazife çıkartıyor...
Tehdit edercesine savaş gemilerini Tayvan karasularında yüzdürüyor...
Ve kimse bir şey diyemiyor...
NATO, AB ve ABD ise aynı şarkıyı söylemeye devam ediyor.
Ekonomik ve finansal yaptırımların dışında daha büyük bir savaşa dahil olmak istemiyorlar...
Önleyici ve caydırıcı bir güç olma görevini yerine getiremiyorsa varlığı da anlamsızlaşıyor...
*
G-7, G-20, BM ve NATO dahil önleyici tedbirler ve silahsızlanmayı uluslararası hukuk yoluyla durduramıyor...
Savaşı önleyici çözümler bulmak yerine, orduların modern silahlarla donatılmasana ve büyük savaşlara hazırlık yapılmasına ve başka ülkelere trilyonlarca dolarlık silah satılmasına da seyirci kaldılar...
Ve, nükleer silahların ve savunma sanayinin geliştirilmesine sürekli milyarlarca dolar harcanmasına da katkı sundular...
Suudi Arabistan’la 100 milyar dolarlık silah anlaşması yapan ABD’ye ne NATO ne de BM bir şey diyemedi...
*
Bir yandan silah sanayisini güçlendirecek, trilyonlarca dolarlık silah satışı yapılacak diğer yandan ise barış türküleri söylenecek...
Kim inanıyor bu masala?
Kitle imha silahlarından, nükleer başlıklı füzelerden hiç kimse vazgeçmedikçe dünyaya barış ve ‘yeni düzen’ zor gelecek...
Barut kokuyor vakitler...
Bu sis, bu duman birilerine yarıyor...
Ve beyaz geceler kararıyor sanki...
‘Yüzyıllık Yalnızlık’ belki de böyle bir şey galiba...
*
Bu savaşın ardından herkes farklı bir hikâye yine anlatacak, yazacak ama Türkiye’nin savaşı durdurma çabaları ve insani yardımları ise belki de hiç unutulmayacak...
Birileri düzenbaz ilişkileriyle dünya düzenini bozanları anlatmasa ve yazmasa da...
Paylaş