Paylaş
Sosyal medyanın duvarlarına her saniye yazılan yalan, iftira, hakaret, dalkavukluk ve operasyonel davranışlara karşıyız...
Hukukun üstünlüğünü kabul ediyorsak, başkalarına hakaret edilmesini kimse ifade özgürlüğünden sayamaz...
Bir ülkenin vatandaşlarını yalandan, iftiradan, hakaretten devlet ve hukuk koruyamıyorsa suçlulara ayrıcalık tanınıyor demektir... Kimsenin böyle bir suç işleme ayrıcalığı yoktur... Eşitlik sadece suçların karşısında verilecek cezada vardır... Mal, mülk, para, iş ve makam paylaşımında eşitlik arayanların en büyük yanılgısı da budur.
*
Vergisiz ve hukuki sorumluluğu olmayan sosyal medya adreslerinin ülkemizdeki hali budur... Kimin eli kimin cebinde belli değil...
Sosyal medyanın duvarlarında yapılan her tür rezalete yasalarla bir son verilmeli...
Gece yarılarında yüzleri maskeli, elleri silahlı militanların kentlerin duvarlarına yazdıkları sloganlar bile bunların yaptıklarının yanında masum kalıyor...
Reklam alıyor, para kazanıyorlar ama vergi ödemiyorlar, hukuksuz alanda her gün binlerce kişiyi mağdur ediyorlar ve suçluların suçlarına ortak oluyorlar...
İfade hürriyeti başkalarının namusuna, şerefine leke sürmek, söz söylemek, hakaret içerikli yazılar yazmak demek değildir... Böyle bir hürriyet ilkel kabilelerde bile yoktur...
*
Birileri iktidarı öven bir şeyler yazıyor, muhalifler iktidarın trolleri diye suçluyor...
Birileri muhalefeti eleştiren bir şeyler söylüyor, muhalifler iktidarın trolleri diye suçluyor... Birileri iktidarı suçluyor muhaliflerin bakış açısı değişiyor ve hemen karalama kampanyalarını yapanlara Z kuşağı diyor...
Böylesine bir çifte standart anlayışıyla bir yere varılamayacağını kimseye anlatamıyoruz... Sosyal medyayı terörize eden, sahte yüz ve kimlikleriyle sosyal medya bağımlılarına yasal olarak dur denilme zamanı gelmiştir...
Ve sosyal medya patronlarının, kurumlarının ülkemizde ofislerini açması, vergilerini ödemesi, hukuk karşısında da sorumlu olmaları gerekiyor...
*
Başkalarına sabahtan akşama kadar hakaret edenler, başkalarını ağır sözlerle eleştirdiklerini zannedenler, dalkavukluk yapanlar, methiye dizenler, şiddet, tehdit ve küfür içeren tepkileri gösterenler de öncelikle kendilerini sorguya çekmeli...
Üç satır methiye dizmekle iyi bir insan olunmuyor...
Herkesin kendi aynalarına bakıp kendi günahlarını ve kendi işledikleri suçları, ihanetleri, yalanları, dolandırıcılıkları, ikiyüzlülükleri ve aldatmalarını hatırlamalı...
Kendisinde olmayan ahlakı başkalarına hatırlatarak güçlü bir karakter sahibi olunmuyor...
Yedi düveli aldatanların sosyal medya paylaşımlarındaki sözlerini okuduğumda sadece gülüyorum... Çünkü, birileri çıkıp kendilerinin yaptıklarını anlatsa, yazsa veya söylese sokağa bile çıkamazlar...
Böyle ikiyüzlü insanların oyuncağı haline gelmiş sosyal medya duvarları artık beyaza boyanmalı ve karalayanlar ise hukuk karşısında hesap vermeli...
*
Karakter bozukluğuna sahip kişilerin geçmiş yıllardaki sosyal medya adreslerinde yaptıkları paylaşımlara bakıyoruz dün kara dediğine üç yıl sonra beyaz dediklerini de unutmayalım...
Terör örgütlerinin elebaşlarına sosyal medya hesaplarından methiye dizenlerin daha sonraları çıkıp güldüklerini de...
Bilgi, fikir, eleştiri paylaşımı yapanlara, yasalar çerçevesi içerisinde kalarak ifade hürriyetini sosyal medya hesaplarında kullananlara ise bir sözümüz yok...
*
Herkes bir şeyler pazarlıyor...
Kendini beğenmişlerin toplandığı yere dönüştü...
Ölçüsüzlüklere sığınarak herkes farkındalık oluşturmaya çalışıyor...
Tribünlerdeki taraftarların kamplaşması gibi koro halinde slogan atmanın adı ifade hürriyeti değildir...
*
Bil Gates bile sosyal medyadan şikâyetçi... ABD’de virüsün hızla yayılmasının nedenlerinden birinin de sosyal medyadaki sahte bilgiler yüzünden olduğunu söyleyen Gates, Facebook ve benzeri platformların virüs hakkında yanlış bilgiyle mücadelede etkisiz kaldığını vurguluyor...
NE DEĞİŞTİ?
“PKK’ya bir ilgimiz yok” diyor HDP’li Mithat Sancar...
Bu sözü siyasi ittifakların önündeki psikolojik engellerin kaldırılmasına yönelik bir hareket olarak algılıyoruz...
Nobel ödülü alan Aziz Sancar’a ne kadar saygı duyuyorsak...
Mithat Sancar’ın sözlerinden de bir o kadar şüphe ediyoruz...
*
Millet ittifakı dedikleri organizasyonun içinde zehirli çıban gibi duran HDP’yi aklama çabasından başka bir şey değil diye düşünüyoruz...
HDP’liler değişmedi...
Aynı kişiler, aynı söylemlerine TBMM’de bile devam ettiğine göre...
Geriye tek şey kalıyor, ittifakı aklamak... Ya da yeni arayışlara yelken açılıyor...
Paylaş