Paylaş
Şair Ümit İlter’in dediği gibi:
- Derine, hep derine kazıyoruz
Nerede çağımızın o altın kalbi
Çağımızın altın kalbini arıyoruz...
Ve hâlâ arıyoruz.
*
Ne kadar kazılırsa kazılsın derinlere...
Görüyoruz, kazdıkça dipsiz kuyulara düşülüyor.
Şairin “üzerimizde ağır bir yeryüzü” dediği iki metrelik çukurlara gömülen milyarlarca insan unutuldu...
Kemikleri, külleri kalsa da...
Ve mezar taşlarında kalan adları...
Unutuyoruz bir gün gideceğimizi.
*
Bizden önce 120 milyar insan yaşayıp gitmiş...
Ve binlerce insan tanıdık belki de...
- Bir selamlık da olsa...
- Kim bilir kaç bin hayata dokunduk, girdik...
- Ya misafir, ya dost ya da arkadaşça...
- Kaç kişi kaldı avuçlarımızda biliyor muyuz?
Bir avuç dost, akraba ve aile dışında kimselerin umurunda değiliz.
*
Neleri kazandığımızın hesaplarını yaparken neleri kaybettiğimizi hiç düşünmedik...
“Gökyüzünden uzakta, çok uzakta” bir yerlerde hesap günlerine hazırlıklı mıyız?
Vicdanıyla, adaletiyle, merhametiyle,
başı dik alnı açık gidebilmenin mutluluğu musalla taşında başlıyor...
Ve azabı da...
*
“Dünyanın her yanındayız
bu kan denizinin dalgalarıyla” boğuşarak yaşanılan hayata dair hesap defteri herkesin avuçlarında yazılı ve kaderinin çizgileri de...
Meçhule bir yolculuk değil bu...
Kim nasıl yaşıyorsa öyle ölüyor işte.
*
İnsanları öldürerek bitireceklerini düşünerek yaşayanlar büyük savaşların fitilini ateşlediklerinin farkında bile değil...
- Yitip giden,
- Sularda boğulan,
- Kurşunlanan çocukların hesabını hiç kimse veremeyecek...
Canavarlarıyla dolaşan her kanlı medeniyet bir gün çökmeye mahkûm.
*
“Derine, hep derine kazıyoruz” diyen şaire inat her yara mahsus derine kazılıyor...
Altın kalpli adamların iyi atlara binip gittiği bir gerçek.
Lakin bir gün geri gelmeleri de ihtimal dışı değil...
Dünyayı kana bulayanların da son durağı iki metrelik çukurlardır...
Ve o gün geldiğinde yaprak gibi dökülecekler...
*
“öfkeliyiz
kül savrulur, söz kalır, öfke büyür
büyüyor
yetti artık, yetti
bu hesap vakti geldi” hesabıyla bombalanan topraklarda yakıp yıkılan hayatların söyleyecekleri bitmedi daha...
Ve belki de hiç bitmeyecek...
Biz yine de yaraları derinlere kazmadan, inadına bir arada barış içinde yaşamalıyız, diyoruz...
Paylaş