Paylaş
İnsanların büyük telaşlarının olmadığına şahit oluyoruz...
Ve kavgalarına da...
Onlardaki bu duruma öylesine imreniyoruz ki...
“Biz o günleri görebilecek miyiz” diyerek umutlanıyoruz.
*
Pamuk ipliğine bağlı dostlukların yaşandığı büyük kentlerde kimin eli kimin cebinde belli değil.
İnsanı gel geç köprüsüne dönüştürmeyi çok sevmiş insanoğlu...
Hiç utanmamış...
Sıkılmamış.
Ve pişman dahi olmamış...
*
İnsan insana dost olmuş...
Arkadaş, sırdaş, yoldaş olmuş...
Veya kardeş...
Lakin her şey bir yere kadar...
Para, güç ve iktidar oyunlarının üçgeninde yaşanan çatışmaların hesaplaşma günü geldiğinde ise sırdaşının, yoldaşının celladı, çakalı ve kurdu olmuş.
Ve iplikten çözülenlerin kalabalığına karışarak kentlerin caddelerinde kaybolmuşlar...
Her şeyin bittiğini zannederek...
Oysa hesap günlerini ve geri dönüşümünü unutuyorlar...
Ve bir gün ötelerdeki yüzleşmeyi düşünmemişler...
*
Ortadoğu ve bizim gibi ülkelerdeki insanların kaderi bu...
Ve insanlardaki davranış modeli ile duruş çeşitliliği...
Bir günde göğe çıkarıp bir günde yerin dibine indirmeyi iyi bilen kalabalıklar tahterevalli dostluklarına sahip oluşları bu yüzden...
Siyaset, edebiyat, medya, iş dünyası, spor ve kısacası sanat dahil hayatımızın her alanına bu amansız hastalık yayılmış...
Kullan at tarzı bir davranış modelini benimseyenleri de atılarak hayatı yaşamaya çalışanların da hallerini gözlemliyoruz yıllardan beri...
Kullanarak yaşayanların duvarlara çarptığına çok şahit olduk...
Kullanıp attıklarını sandıkları insanlara da...
- Atılan olmak ağır bir travmadır...
- Hüzündür...
- Aldatılmak ağır bir yaradır...
Lakin aldatmak büyük bir keyif verirmiş insanoğlunun nefsine...
Uyuşturucu kullanmak gibi bir bağımlılıktır diyor uzmanlar...
*
İnsan öğüten değirmenlere dönüşüyor, işyerleri, üniversiteler...
Ve sınırlı ortamlarda mecburen bir arada bulunan insanlar, hayat yolculuğu boyunca kendilerini bekleyen sürprizlerden haberdar bile değiller.
Siyaset, menfaat, kazanmak, para, güç, oyun, ihanet, suç, aşk ve çıkar ağlarıyla örülmüş hayatlardaki karakter analizleriyle o kadar sık karşılaşıyoruz ki...
İnsan ruhunun derinliklerine inenlerin sayıları azalıyor.
Kişilerin yaptıklarıyla düşündükleri arasındaki köprüleri çok sağlam kuramayanların hayal kırıklıklarıyla kaç insan hayatın kıyılarına kendilerini çekti, bilmiyoruz.
*
Ramazan ayında her akşam televizyon ve radyolarda konuşan hocalar evliya menkıbeleriyle vakit dolduracaklarına günümüzdeki Müslüman’a adam gibi nasıl yaşanacağını ve kul hakkının ne olduğunu anlatsalar daha güzel olacak her şey...
Büyük telaşlara kapılarak kendilerini günah nehirlerine atanların sayısı her geçen gün artıyor.
Paylaş