Paylaş
Batı, tıbbın, yeni tekniklerin nimetlerini ve özgürlükçü düşünceleri yayarak, ama aynı zamanda katliamlara, yağmalamalara ve sömürgeleştirmelere girişerek, aynı anda her yönde ve her alanda dünyayı fethe çıkmıştır.
*
Maalouf, “Neden biz bu kadar geri kaldık? Batı şimdi neden bu kadar ileride? Bunu nasıl başardı?” sorularının cevaplarını ararken içinde olduğumuz durumu da şöyle özetliyor:
Kapitalizm, komünizm, faşizm, psikanaliz, çevrecilik, elektrik, uçak, otomobil, atom bombası, telefon, televizyon, bilgi işlem, penisilin, doğum kontrol hapı, insan hakları ve de gaz odaları...
Evet, bütün bunlar, dünyanın mutluluğu ve felaketi, hepsi de Batı’dan geldi.
*
Orhan Pamuk ise yıllar önce televizyon programıma konuk olduğunda demişti ki:
Biz geleneksel İslam kültürüyle Batı kültürü arasında bir yerdeyiz. Bu ikisini birleştirmeye çalışıyoruz.
Radikal Doğucular ve radikal Batıcılar size diyorlar ki: “Sonuna kadar Doğulu olmalısın veya sonuna kadar Batılı olmalısın”.
Böyle diyen yüksek iktidar sahiplerine itibar etmeyelim...
Kaç asırdan beri ne Doğulu ne de Batılı olabildik!
Araf’ta kalmışlar gibiyiz...
*
Bin yıllık seyir defterini çıkarıp okuduğumuzda yaşadığımız coğrafyada kim dost kim düşman belli değil...
Menfaatperestlik dağların zirvesine çıkmış...
İşine geldiği kadar dürüst, adil ve demokrat...
İyilik ettiklerinin şerriyle savaşanların düştüğü bu durum ne ilk ve ne de sondu...
Hasır altı edilen ihanetlerin yüzleşme vakitlerinde herkes kaçıp gitti...
*
Bin yıldan beri ayakta durmaya çalışıyoruz.
Neden yıkıldığımızı anlatmıyoruz ve bilmiyoruz.
Abbasi Devleti’nin kurucusu Eba Müslim Horasani’ye Emevi Devleti’nin neden yıkıldığını sorduklarında diyor ki:
Onlar, dostlarının dostluğundan emin olduğu için dostlarını uzak tuttular...
Düşmanlarının dostluğunu kazanmak için yakın tuttular.
Uzaklaştırılan dost, düşman oldu...
Yakınlaştırılan düşman ise asla dost olmadı.
Herkes düşman safında birleşince yıkılmaları mukadder oldu.
*
Karantina günlerinde bin yılın muhasebesini çıkarıp defterlere yazmaya başladıkça aklımıza geliyor tüm ihanetlerin öyküsü...
Ve Araf’ta kaldığımız hikâyeleri dört duvarın arasında yazdıkça ‘Joker’ filmindeki gibi kendi kendimize ya gülüyor ya da ağlıyoruz işte...
*
Kısacası, bugünler de geçip gidecek elbette...
Dostumuz Mehmet Ali Bulut’un karantina günleri için söylediklerini düşünerek umutlanıyoruz...
Diyor ki:
Ebced hesabına göre 2021 Haziran ayına kadar sürecek!
Diliyoruz ki bu süreçte herkes şapkasını önüne koyup niye Araf’ta kaldığımızı ve nasıl çıkacağımızı bir kez daha düşünür...
Paylaş