Paylaş
Dünyanın ve ülkelerin gerçekleri artık siyasi ideolojiler etrafında dönüp duruyor...
İktidar veya muhalefetin kalabalıkları sadece oy kullanmakla yetinmiyor ve sosyal medya adreslerinde taraftarlığın ötesinde bilgi paylaşımı yerine öfke biriktiriyor...
Kimse başka birini ikna etmiyor...
Siyasi taraftarlık gittikçe fanatizme kayıyor...
Ki birçok yerde kaymış bile...
*
Futbol taraftarlığı ile aynı noktaya gelinmiş...
Karşılaşma öncesi, karşılaşma süreci ve karşılaşma sonrası yaşanan her duygunun siyasi arenaya taşındığı gibi...
Seçim öncesi, seçim süreci ve seçim sonrası...
Büyük kalabalıklar kendileriyle, işleriyle, idealleriyle uğraşmak yerine kendi dışındaki olayların etkisinde kalarak sözde gerçeklerin peşinde koşturuyor...
Ve detaylarını bilmediği sayısız savaşların bir parçası olmakla çok şeyi çözdüklerini sanıyor...
Oysa kendi geleceğini, umutlarını, hayallerini ve tüm yapacaklarını bir kenara bırakmış olduğunun farkına varamıyor...
Nereye kadar?
Tükendiğini görene dek...
O zaman da her şey için çok geç kaldığını anlayacak ama tüm trenler gitmiş olacak...
*
İnsanları “anlamın dışına itmiş, onları kitleler haline getirerek yabancılaştırmış ve benliklerinin kaybolmasına yol açmış” olduğunu vurgulayan Jean Baudrillard, günümüzde medyanın herkesi gözetleyen ve denetleyen “büyük ağabey” konumunda olduğunu söylüyor...
Ve aşırı anlam bolluğuyla, kusursuz bir anlamsızlığın arasında yaşadığımızı...
*
Medya terminali haline getirilen büyük kalabalıklar, anlamsızlığın bulantıları arasında her şeye kendisine sunulduğu gibi inanıyor...
Tepkisi ne oluyor?
Pazartesi günkü yazımızda...
Paylaş