Paylaş
Ağaçta kalan sevimli hayvanın kurtarıcısı, bayramda yalnız kalan yaşlıların umudu, milli günlerde şanlı bayrağın gururlu taşıyıcısıdır.
Güven verir, zorlukları aşmaya yardım eder.
Dost elini uzatan da sevgi çiçeklerini derleyip buket yapıp sunan da odur.
Yakışıklıdır, güzeldir, pırıl pırıldır tanıttığı ürün, marka, şirket kadar.
“Başın sıkıştığında beni ara” der, “Hallederiz” der, “Yeter ki işin görülsün, biz mal değil sevgi pazarlıyoruz abiler, ablalar, sevimli yavrular” der...
Elbette öyle olacaktır, normaldir, oyunun kuralı budur.
“Aslında derdimiz sana bu ürünü satmak abicim. Sana şunu satacağız, bunun için uğraşıyoruz burada. Paran var mı sen ondan bahset; yoksa bekleme yapma, uza...” diyecek hali yoktur.
Reklamlar bitip esas program, “gerçek hayat” başladığında ise işler değişebilir.
Mesela 2012’de Hakkâri’nin Çukurca ilçesinde şehit düşen uzman çavuş Mehmet Çiftçi’nin ailesinin GSM operatörüyle yaşadıkları hiç de reklamlardaki gibi sempatik, sevecen, anlayışlı, sevgi dolu, hamaset sosuna bandırılmış sentetik hislenmeli türden değildir.
Mehmet Çiftçi, teröristlerin yola yerleştirdikleri düzeneği patlatmaları neticesinde şehit düştü, Zap Suyu’nda bir hafta sonra bulundu cansız bedeni.
İzmir Karabağlar’da yaşayan ailesi acılarıyla baş başa kalmışken, “oğulları borçsuz yatsın” diyerek faturalarını ödemeye başladı.
Şehit Mehmet Çiftçi’nin kullandığı GSM operatörüne 300 TL borcu olduğunu öğrendiler, ödemek için başvurdular “Şehit olduğu için sistemden düşmüştür, bir borcunuz yoktur” cevabını aldılar.
Buraya kadar şahane, olması gerektiği gibi...
ARADIĞINIZ VİCDANA ULAŞILAMIYOR
Fakat aradan 5 yıl geçince baba Satılmış Çiftçi’ye önce bir SMS geldi, sonra da GSM operatörünün “hukuk işlerini” yürüten avukatlık bürosundan telefon.
O “Ödemenize gerek yok. Şehidin borcu mu olur” diyen şirket adına borç ve gecikme faiziyle birlikte 2 bin 300 TL ödemesi isteniyordu.
Yoksa “Kayıtlı ikametgâhınızda haciz işlemi başlatılacaktır” diyorlardı.
Şehidin ailesi “Borcumuz borçtur. Ödeyelim dedik ödetmediler. Şimdi faiziyle istiyorlar. Borcumuz borç, evladımız rahat uyusun. Ama faizini ödemek ağrımıza gidiyor” demiş...
Neredesin ey sempatik şirket, dost marka, huzur simsarı ürün?!
Neredesin saygı, neredesin vicdan, neredesin yüce duyguların taciri?
Sonunda Aile ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı devreye girdi de o borç silindi, haciz kaldırıldı. Çözüm müdür bilmem ama bakanlık bir ayıbı düzeltti. Böylece vicdani bir yol bulunmuş oldu.
Paylaş